Burada Olmak da En Az Olmamak Kadar Zor
Sisyphus ve Sisyphus’çu Çaba kavramlarını yüksek lisans tezimi yazarken internetin derinliklerinde denk geldiğim bir makale sayesinde öğrenmiştim. Ben Antik Yunan Felsefesi ile yakından ilgiliydim ama Mitolojisi’yle pek işim yoktu. Ama makale de kısaydı zaten, dedim ki okuyayım bari kimmiş, neymiş bu Sisyphus. İyiki de okumuşum.
Antik Yunan Mitolojosi’ne göre Sisyphus, bugün Yunanistan’ın doğusunda Adriyatik Denizi kıyısında yer alan Corinth (eski adıyla Ephyra) şehrinin kralıdır. Fakat kendisi bu ününden daha da büyük bir mitolojik olayla hatırlanır. Ölümü kandırmış olmasıyla. Bu konuda farklı versiyonlar olmasına rağmen, çoğu mit Sisyphus’un kıvrak zekası, devasa egosu ve özgüveniyle ölümden onu kandırarak kaçtığını anlatır.
En bilindik hali şu şekilde: Zeus, Aegina adlı bir nehir tanrıçasını kaçırırken Sisyphus bu olaya tanıklık eder. Bunun üzerine Zeus, Sisyphus’a bu durumun aralarında bir sır olarak kalması için söz verdirir. Fakat Sisyphus, Asopos’a yani Aegina’nın babasına, kızını Zeus’un kaçırdığını söyler. Zeus bunu öğrendikten sonra Sisyphus’a ölüm cezası verir. İşte bütün olay burada başlıyor. Zeus bu ölümü gerçekleştirmesi için Thanatos’u yani mitolojiye göre „Ölüm“ün, faniler arasında vücut bulmuş halini görevlendirir. Ama aslında bu görev Charon adında bir ruha aittir. Hades’in emrinde çalışan ve yeni ölenlerin ruhlarını Styx nehrinden ahirete taşıyan bir “Sandalcı”dır aslında. Sisyphus karşısında Charon değil de Thanatos’u görünce kıvrak zekasını ve manipülasyon gücünü kullanarak onu kandırır ve zincirler. Thanatos yeraltı dünyasında zincirlenmiş halde olduğundan yeryüzünde ölüm diye bir kavramdan söz edilemez olur. E durum böyle olunca yeryüzündeki hayatın bir anlam kaymasına uğramış olması işten bile değil tabi. Hayatın amacı, kader anlayışı ve zaman gibi kavramlar birer birer anlamlarını yitirir ve tam olarak kaos sayılmayan ama son derece muğlak ve düzensiz bir durumun ortaya çıkması Tanrıları da kızdırır.
Burada bir de oldukça komik ve ironik olan bir nokta var ki o da Ares’in yani savaş tanrısının bütün esprisini kaybetmiş olması ve bu duruma çok sinirlenerek Zeus’a şikâyete çıkması. Zira savaşlarda kimse ölemediği için ortada savaşacak bir amaç kalmadığı gibi, düşmanlık kavramının var olması, durumu daha da kilit bir hale getirmiştir. Bir Tanrı’nın varoluşsal kriz yaşaması oldukça ilginç bir deneyim olsa gerek.
Peki, ne ceza aldı bu Sisyphus? Ares, yeraltı dünyasına inerek Thanatos’u serbest bırakır ve sonrasında Sisyphus’u yakalayarak Thanatos’a teslim eder. Hades ona, çok ağır bir kaya parçasını, oldukça dik bir yamacın tepesine kadar itme görevi vermiştir. Fakat Hades o kaya parçasını, her tepeye yaklaştığında devrilecek şekilde büyülediği için bu çaba, sonsuza kadar süren bir görev halini almıştır.
Henüz hiç yorum yapılmamış.