Kuantum Kaçış Protokolü
Hayal ediyorum: bir anda Tokyo’da ramen yiyip, iki saat sonra Afrika’da aslanların kükremesini izlemek, ardından Paris’te bir kahve içmek. Puf! Kimse nerede olduğunu bilmesin, ama seni yakaladıklarını sansınlar. Ve en güzeli, tüm o zincirler—para, vize, fatura, vergi, iş stresi, "nitelik" diye diye insanı robot yerine koyan sistem—hepsi yok. Bu, ışınlanmadan çok daha öte, tam bir özgürlük fantezisi. Hadi, bu hayali biraz daha kurcalayalım, madem "olsaydı" dedik, dibine kadar gidelim!
Bu dünyada her şeye bir sınır çizilmiş. Vize diye bir kağıt parçası olmadan başka bir ülkeye adım atamıyorsun. Uçak bileti al, taksi bul, otel rezervasyonu yap, yetmez, bir de döviz bürosunda kazıklan. Sonra faturalar, vergiler, "aa senin diploman yetmez, bir de şu sertifikayı al" muhabbetleri. İşe girsen köpek gibi çalıştırıyorlar, "aman, eleman çok, beğenmezsen kapı orada." Bu sistem insanı bir kafese tıkıyor, üstüne bir de "özgürsün" diye yalan söylüyor. Ama ışınlanma? Oh, işte o her şeyi paramparça eder. Ne vize lazım, ne para, ne patronun saçma sapan konuşmaları. Bir an kapana kısılmış gibi hissediyorsun, sonra hop! Namibya’da çöldesin, yıldızları izliyorsun. Kimse sana dokunamaz. Çamur mu atacaklar? Atsınlar, sen çoktan başka bir kıtadasın, keyfine bakıyorsun.
Diyelim ki bir teknoloji var, mesela bir cihaz ya da doğaüstü bir yetenek. Cebinde küçük bir düğme, bastın mı, zihninle seçtiğin yere gidiyorsun. Ya da belki bir uygulama. Evet, kulağa komik geliyor ama düşün: “Işınlanma App.” Haritadan bir yer seç, “Git” de, hoop! Oradasın. Tokyo’nun neon ışıklı sokaklarında bir ramen tezgahındasın, kimse seni tanımıyor, sadece anın tadını çıkarıyorsun. Sonra canın sıkıldı, Afrika’nın savanına ışınlan, bir aslanın kükremesini dinle. Kimse seni bulamaz, çünkü sen bir gölgesin, ama kaçmıyorsun da..
Para? Gerek yok. Işınlanıyorsun, naber! Yiyecek mi lazım? Bir tropik adaya git, hindistancevizi topla.
Vize? Hangi sınır, hangi pasaport? Sen zaten oradasın.
İş? Belki bir süre çalışmazsın, ama istersen bir gün New York’ta bir kafede garsonluk yaparsın, ertesi gün Bali’de sörf öğretirsin. Kimse sana “CV’n nerde” demez, çünkü sen sistemin dışındasın.
Faturalar, vergiler? Haha, hangi adres? Sen bir hayalet gibisin, ama en havalısından.
“Hani nerede bu adam?” diye aranırlar, ama sen çoktan başka bir yerde, başka bir hayat yaşıyorsun. Kurgu mu, gerçek mi, anlamazlar. Mesela, seni bir toplantıda köşeye sıkıştırdılar, patronun bağırıyor, “Bu raporu niye bitirmedin?” Sen cool bir gülüş atıyorsun, “Bitirdim, ama başka bir boyutta,” deyip puf! Kayboluyorsun. Adamın ağzı açık kalır. Ya da biri dedikodu mu yapıyor, seni karalamaya mı çalışıyor? Sen orada bile değilsin ki.. Bu, süper güçten öte bir şey.
Fiziksel dünyada tutarsız izler bırakırsan, algoritmalar seni "veri kirliliği" olarak işaretleyip takipten vazgeçer.
Holografik Alter-Ego🐦
"İnsanlar neden köpekbalıkları gibi sürekli yüzmeyi bırakıp düşünüyor?"
"Platon neden NFT'leri yasakladı?"
KafkaOS 2.0 Yüklemesi 😳
"Kahveni 23.5 derece açıyla iç."
(Absürtlük, gerçekliğin sınırlarını aşındırır.)
Henüz hiç yorum yapılmamış.