Şükran @Sahtekarlar
Şükran @Sahtekarlar

SERİNLETİCİ KÖPÜK: AYRAN

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, rüzgarın kekik kokularını taşıdığı uzak zamanlarda, gökyüzü kadar özgür ve toprak kadar kadim bir halk olan Yörükler yaşardı.Yörükler Anadolu’nun bereketli topraklarında obalarda konaklar, kıl çadırlarda yaşar, keçileriyle diyar diyar dolaşır, yıldızlar altında uyur ve güneşle uyanırlardı. Yörüklerin hayatı tıpkı dağların yamacından inen bir ırmak gibi akıcı, doğal ve her zaman hareketliydi. Bu Yörük obalarının birinde Halime Ana adında, gözleri yıldızlar kadar parlak, kalbi Toroslar kadar heybetli çalışkan bir kadın yaşardı.Halime Ana sabahın ilk ışıklarıyla uyanır, keçilerin çan sesleriyle güne başlardı. Keçilerini otlatıp keçilerinden sağdığı taptaze sütü, yoğurt yapardı. Gençliğinde ninesinden öğrendiği mayalama sırlarını büyük bir özenle uygular, her yoğurt mayaladığında dualar fısıldardı. Ancak Halime Ana’nın yaptığı yoğurt, yaz aylarının kavurucu sıcağında bazen ekşir, bazen tadı ağırlaşır, bazen de bozulurdu. Halime Ana, yıllardır özenle mayaladığı yoğurdun sıcağa yenik düşmesine üzülür ve ‘Keşke bu lezzeti korumanın bir yolu olsa’ diye iç geçirip çareler düşünürdü.Yine bir yaz günü Yörükler güneşin yakıcılığından bunalıp bitkin düşmüşlerdi. Halime Ana sedirde oturmuş yüzünde hafif bir tebessüm ile obanın üzerinde dumanı tüten ocakları, koşturan çocukla...

1