Berkant @berkanthrli

YANLIŞLIKLA SEÇTİĞİM BÖLÜM NASIL MESLEĞİM HALİNE GELDİ

Merhaba ben Berkant Özkuş, İstanbul Medipol Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı 2. Sınıf öğrencisiyim.  Okuduğum bu bölümü isteyerek tercih etmedim fakat sonucu benim için güzel ilerleyen bir sürece dönüştü.


Bu blogu yazmaktaki en büyük sebebim benim gibi istemediği bir bölümde olup o alanı nasıl sevebileceği ve okuduğum şu anki bölüm hakkında sizleri bilgilendirme isteğimdir.


2022 yılında girdiğim üniversite sınavı sonucum ile mezuna kalmak istedim. Sıralamam gerçekte istediğim ve bunun için çalıştığım psikoloji bölümüne özel üniversitelerde yetiyordu fakat devlette okuma isteğimden dolayı bu yönü tercih ettim. 2023 yılında gireceğim sınava 2022 de hazırlandığımdan daha da az hazırlandım çünkü mezuna bırakıp yeniden sınava hazırlanma süreci modumu oldukça düşürmekteydi. Öte yandan, arkadaşlarımın hayalini kurdukları bölümlere yerleştiğini görmek, devlet üniversitesinde okuma isteğimi sorgulamama neden oldu. İlk başta benim için olmazsa olmaz gibi görünen bu kriter, zamanla gereksiz bir takıntı gibi hissettirmeye başladı. Güzel bir tatilin ardından yeniden sınava hazırlanma ve dershaneye gitmek ise zulüm hissi veriyordu. Özellikle sabahın erken saatlerinde kalkıp tekrar aynı tempoya girmek, konu tekrarları yapmak ve deneme sınavlarına girmek beni hem fiziksel hem de zihinsel olarak yıpratmaya başlamıştı. Bu noktada önümde iki seçenek vardı: Ya sıkı bir şekilde sınava çalışıp hedefime ulaşacaktım ya da hayatımdaki yönü değiştirecek yeni alternatifler arayacaktım. İlkini seçtiğimi düşünüyordum, ancak kaderin benim için çok daha farklı bir planı varmış. Ben bu seçeneklerden ilkini seçtiğimi düşünüyordum oysa kaderin benim için çizdiği yol çok daha farklıydı.


IMG_4890.jpeg


2. kez sınava hazırlık sürecim olduğundan altyapım sağlamdı, üstüne katarak ilerledim. Netlerim artıyor, ders çalışmama isteğim ise azalıyordu. Tabii ki bu süreç peri masalı gibi kusursuz ve pürüzsüz bir şekilde ilerlemedi. Zaman zaman motivasyonum düştü, hayal kırıklıkları yaşadım ve hatta kendime olan inancımı kaybettiğim anlar bile oldu. Netlerim düşmeye, isteğimin azalmaya başladığı hatta ‘’Aman ne olacak elbet bir yer tutar’’ hissim bile gelmişti. Bu noktada sınava az bir zaman kalması ve bulunduğum noktanın gelişiminden dolayı kendimi sürece biraz daha adapte tutabildim.


IMG_5023.jpeg


Gün sınav gününe geldiğinde çok talihsiz bir olay yaşandı ve sınava yaklaşık 15 dakika koşarak yetiştim. Kalp atışımın hızı ve tedirginlik hissi beni karanlığa çekiyordu. Sınavın başlamasına son dakikalar kaldığında ben sınıfımı bulmuştum ve derin bir nefesle yerime oturup sınavın başlamasını bekledim. Sınav sürecim iyi geçmiş olacak ki ilk yılımdan çok daha iyi bir sıralama yapmıştım. Tabii o yılda da sınavda yığılmalar gerçekleştiği için eskisi kadar kötü olmasa da yeterli olması beni tedirgin eden bir sıralama yaptım. Tercih dönemi boyunca nerede psikoloji okusam, hangi okulun eğitim kadrosu daha iyi, evime en yakın neresi olacak derken kendime içime sinen 2 3 üniversite bulmuştum. Bu süreçte artık mezuna kalmak istemediğim için rehber hocama devamını doldurabileceğini ve yerleştirme belgemi onaylayabileceğini söyledim. Her şey ne kadar güzel derken tercih sonuçları açıklandı. ‘’YERLEŞİLEN OKUL VE BÖLÜM – İSTANBUL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR VE MİMARLIK FAKÜLTESİ GÖRSEL İLETİŞİM TASARIMI’’


IMG_1449.jpeg


Tercih sonuçlarını gördüğüm anda şoka girdim. Ekranla ne kadar süre boyunca donakaldığımı ben bile hatırlamıyorum, sanki zaman bir anlığına durdu. Önce bir yanlışlık olduğunu düşündüm, tekrar tekrar kontrol ettim. Ancak değişen bir şey yoktu; psikoloji beklerken kendimi tasarım dünyasının içinde bulmuştum. Şaşıran belli ki bir tek ben değildim, ailem de benimle beraber ekrana kitlenmiş durumdaydılar. Bu haber ile bölümü, okulu, fakülteyi ve eğitim kadrosunu araştırmaya başladık. Çok kısa bir zaman içinde bu kadar bilgiyi araştırıp ulaşmak bizi mental olarak o kadar yormuş olacak ki okulu gezmek yeter diye konuşup sonuç sayfasını kapattık ve hayatımıza olduğumuz yerden devam ettik. Okulu gezmek ve nasıl olduğunu öğrenmek için gittiğimizde ise hepimizin içine sindi ve Medipol görsel iletişim tasarımı bölümünü okumaya karar verdim. İlk yıl başladığında okula heyecanlı ve meraklı bir şekilde gelmiştim. Acaba nasıl bir ortam beni bekliyor? Herkesin isteyerek geldiğini sandığım bu bölümde düşüncelerim her anlamda yanlış çıktı. Öncelikle çoğu kişi ya puanı tuttuğu için ya da başka seçeneğe karar veremediği için gelmişti. Hatta bölümü isteyerek gelen kişi sayısı çok azdı. Tabii herkes bu bölümü bir noktada istemişti fakat bu istek onların tercih listesinde ilk üçe yansımamıştı. Hızlıca arkadaş edinip yıla başlamak istiyordum. Genel olarak insanlar renkli karakterlerdi. Üniversitede isteyebileceğiniz, o arkadaşları bulabileceğiniz bir topluluk… Dersleri ise şöyle anlatabilirim ki başta tam olarak ne olduğunu neler yapacağımızı kafam almadı. Bunun sebebi derslerin içeriğinin çok zor ya da karmaşık olması değildi, asıl mesele tempo ve adaptasyon süreciydi. Sıkıntı derslerin yoğun ve arka arkaya oluşuydu. Sabah resim çiz, psikoloji dersi al, dijital içerik üret, ingilizce, tasarım kuramları, tasarım temelleri, tasarıma giriş ve bunun gibi birçok ders. Beş günlük ve sabahtan akşama süren yoğun bir program ve bu programda farklı dalları deneyimleyebileceğiniz birçok konu.



IMG_1668.JPG


Dersler, tam da beklendiği gibi hem yoğun hem de oldukça keyifliydi. Özellikle yaratıcı düşünmeye dayalı projeler ve pratik odaklı çalışmalar, süreci daha heyecan verici hale getiriyordu. Farklı aktiviteler yapmayı ve workshopları seven biriyseniz ders programı size zevk verecektir. Tabi bu güzelliklerin yanında sıkıntılarımız da var. Öncelikle proje teslim tabanlı bir bölüm olduğu için zamanında projeleri göstermeniz, feedback almanız ve bu bilgilere göre projenizi en iyi duruma getirmek çok önemli. Bu koşturmaya yetişmenizin en etkili yolu ise çok az uyumaktan ve planlı olmaktan geçiyor. Sosyal bir insan olarak, önceki yıllarda oldukça hareketli bir hayatım vardı. Ancak o yıl, sosyal aktivitelerimi büyük ölçüde okulla sınırlamak zorunda kaldım. Aksi takdirde, yoğun proje temposuna yetişmek neredeyse imkânsız olacaktı. Çünkü diğer türlü hiçbir şekilde ne projeleriniz içinize siniyor ne de dinlenmiş hissediyorsunuz. Yorgun ve kalitesiz bir işle çıktığınız bu yol çok hızlı bitebilir. İpleri bu konuda elinize almanız gerekiyor. Bazen zorlandım, bazen bocaladım, hatta pes etmeyi düşündüğüm anlar bile oldu. Ancak tüm bu iniş çıkışlara rağmen yoluma devam etmeyi başardım.


IMG_4290.JPG


En eğlendiğim projelerden biri olan kitap tasarımı ilk başta duyduğumda en sevmeyeceğim konu olacağı hissini veriyordu. Bu sebeptendir ki ilk kitap tasarımıma şu anda bakınca düz ve özenilmemiş bir iş olduğunu hemen anlayabiliyorum. Ancak o dönem, bu işi neden sevemediğimi fark ettiğimde tasarım sürecine bakış açımı değiştirmeye başladım. Kitap tasarımının sadece görsel değil, aynı zamanda hikaye anlatımının bir parçası olduğunu anlamam uzun sürmedi. O zamanki sıkılmış bunalmış halde yapılmış isteksiz bir çalışma. İlk kitap projesinden sonra diğer projelerimde de istemsiz bir şekilde kitap tasarımına yönelmeye devam ettim. Başlangıçta bunun bir tesadüf olduğunu düşünsem de zamanla, aslında bilinçaltımın bu alana ilgimi yönlendirdiğini fark ettim. Her projede yeni bir şey öğrendikçe, bu alana karşı duyduğum ilgi de giderek arttı. Grup projemiz olan %50 duyma engeli olan çocuklar için yaz kiti projesinde de kitap tasarımlarını yapmak istedim ve bu görevi aldım. Bu proje benim için sadece bir tasarım çalışması değil, aynı zamanda sosyal sorumluluk bilincimi artıran bir deneyimdi. Görsel unsurların, işitsel engeli olan bireyler için nasıl daha anlaşılır hale getirilebileceğini araştırmak, tasarım sürecinde beni farklı düşünmeye itti. Sonunda ortaya çıkan iş, benim için sadece bir proje değil, aynı zamanda gelişimimin bir kanıtı oldu. En sevdiğim işlerimden ikisi bu projeden çıktı.


cfa0cb2c-f197-4c2f-acba-d83da73b2721.JPG


Uzun lafın kısası, ilk yıl benim için hem yoğun hem de oldukça zahmetli bir süreçti. Ama aynı zamanda, kendimi tanıdığım, sınırlarımı zorladığım ve gelecekte ne yapmak istediğimi sorguladığım bir dönemdi. Resim çiziminde gelişmem çok uzun sürdü, uygulamaları öğrenmek zamanımı aldı, okula alışmak, insanlara alışmak hepsi uzun bir süreç istedi. Özellikle ikinci dönem çok daha fazla rahatladım. Bulunduğum ortama alışmıştım, artık derslerde kullandığımız teknikler ve uygulamalar alışkın olduğum şeylerdi, yeni arkadaşlıklar kurmanın verdiği stres gitmişti onun yerine keyifli zaman geçirebildiğimi bildiğim kişiler algısı gelmişti. Belki de beni en çok rahatlatan şey buydu. Çünkü artık bu bölüme ait hissetmeye başlamıştım. Zorlandığım, bocaladığım ve hatta pes etmeyi düşündüğüm anlar olsa da artık yolumu daha net görüyordum. Artık ilk yıl bitmişti. Derin bir nefes almak için uzun bir zamanımın olması beni çok rahat hissettirdi. İsteğimde bile olmayan bir bölümü nasıl olduğunu anlamadan bir yıl okumuştum ve bir yılın sonunda da düşünmeye başladım. Bu bölüm bana gerçekten bir şeyler kattı mı, bulunduğum yerden mutlu muyum, ilerde bu işi yapmak ister miyim? Sonrasında eski istek ve düşüncelerim geldi aklıma. Psikolog olup online seanslar yapmak. Baktığımda yine online üzerinden çalıştığım bir alandaydım. Üstelik, psikoloji ve tasarımın kesiştiği noktaları keşfettikçe bu bölümü daha anlamlı bulmaya başladım. İnsanların görsel algılarını nasıl yönlendirebileceğimi, renklerin psikolojisini ve iletişimde tasarımın etkisini öğrenmek beni heyecanlandırıyordu. Ayrıca insan psikolojisiyle de bağlantılı bir bölümümün olması bana istediğim şeylerin burada da olduğunu fark ettirdi. Bu şekilde kendimi olduğum bölüme ikna ettim ve okumaya devam ettim. İkinci sınıfta ileri derslerimin yanında ekstradan fotoğrafçılık dersleri aldım. Alan olarak retouch kısmına yönelmek istediğim için öncelikle çekim kısmını öğrenmem gerekiyordu. Bundan dolayı bu ders benim için çok yardımcı oldu. Diğer ikinci sınıf dersleri ise hem teknik bilgi hem de yaratıcı bakış açımı geliştirmem için çok faydalı oldu. Bu süreçte sadece tasarım becerilerimi değil, aynı zamanda problem çözme yeteneğimi de güçlendirdim. Her geçen gün kendimi bu alanda daha iyi hissediyor, tasarımın bana kattığı değerleri daha net görebiliyordum.

IMG_3190.jpg


Şu an dönüp baktığımda, ilk başta istemeden seçtiğim bir bölümün bana bu kadar şey katacağını asla tahmin etmezdim. Başlangıçta yaşadığım tüm tereddütlere ve zorluklara rağmen, bu süreçte kendimi yeniden keşfettim. Tasarımın sadece estetikle ilgili olmadığını, insanlarla iletişim kurmanın, duyguları ve düşünceleri aktarmanın güçlü bir yolu olduğunu fark ettim.  Her şeyin üstesinden gelmek için sabretmek, kendime inanmak ve sürekli öğrenmek gerektiğini öğrendim. Şimdi, bir zamanlar şans eseri girdiğimi düşündüğüm bu bölümde gerçekten kendime bir yer edindiğimi hissediyorum. Belki de hayat bazen bizi en beklemediğimiz yollara sürükler, ama önemli olan bu yolları nasıl yürüdüğümüzdür. Eğer şu an istemediğiniz bir bölümde okuyorsanız veya geleceğiniz hakkında kaygılarınız varsa, şunu bilmelisiniz ki bazen en güzel keşifler, en büyük tereddütlerin ardından gelir. İçinizdeki merakı ve öğrenme isteğini kaybetmezseniz, her yol sizi bir şekilde doğru yere götürecektir. Ben de yolculuğuma burada devam ediyorum ve her geçen gün, tasarımın bana kattığı yeni anlamları keşfetmeye devam ediyorum. Belki de başta yanlışlıkla seçtiğimi düşündüğüm bu bölüm, aslında beni en doğru yere getirdi.

Henüz hiç yorum yapılmamış.

Yorum yazmak için giriş yapmanız gerekli