Futbol'un Akademisi: Köşe Yazılarıma Ön Söz
Spor, akademisyenlik gerektirir. Oysa bizim ülkemizde inşaatçılık ve şantiyecilik gerektiriyor. Daha doğrusu rantiyecilik gerektiriyor. Profesyonel düzeylerde yer alması mümkün olmayan birçok kulüp, 3'e alıp 5'e satma hayaliyle kendi kendini ayakta tutmaya çalışıyor.
Olan, kamu kaynaklarına oluyor hâliyle. Çünkü ne harcanan para ne de geleceği ön görülen o para, hiçbir zaman var olmadı ve olmayacak da.
Tek zevki uykusundan feragat ederek futbol maçı izlemek olan biriyle futbol konuşulmaz. Futbolu anlamak için hayatın içinde olmak gerekir. Oysa modern Türk, kafasının ve sosyal medyanın içinden dışarıya çıkamıyor. Bu yüzden kafasını sosyal medya ile dolduruyor. Bir algı ile yaşıyor, bir algı ile mutlu oluyor veya bir algı ile üzülüyor.
Gençlerin "sınıfsal" olarak adlandırdığı bu hayatın dışında olma -bak. "Biz bu hayatı izlemeye gelmişiz."- aslında "algısal" bir duygu-durumdan ibaret.
Çünkü Tolstoy'un da ifade ettiği gibi: "Eğer bir otorite olmazsa insanların birbirini gırtlaklayacağı, dolayısıyla en kötü otoritenin bile otoritesizlikten iyi olduğu da otoritenin yalanlarından biri." Dolayısıyla iktidarın, muhalefet gelirse ülkenin harap olacağı söylemi ne kadar gerçek değilse muhalefetin iktidar olduğunda "her şey çok güzel olacak" sözü de o kadar yalandır.
Eğer biz, yeterince iyi olabilirsek o zaman gerçekten bir otoriteye ihtiyaç duymayacak hâle gelmiş oluruz. Evet, bugün, hâlâ kötü de olsa bir otoriteye ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü berbat hâldeyiz. Berbat hâldeyiz ve iktidarı elinde bulunduranlar da iktidarı elinde bulundurmak isteyenler de bunu bize sürekli hatırlatıyor ve bundan faydalanmak istiyor. Siyasetçinin varoluşu iktidar olmak üzerinedir.
Binanenaleyh devlet tekelinde olan bir spor basınında doğru bilgiye ulaşmak mümkün değildir. Bizim ise kimseden iyi olmasını dileyecek hâlimiz yoktur. Onların algıcı olmaları, onların problemidir. Bizim ise doğru bilgiyi arayıp bulmak gibi bir sorumluluğumuz vardır.
Socrates: "Bilgi erdemdir." der. Kant'a göre bilgi, ahlaklı olmanın en yüksek ilkesini bulmaktır. Karl Popper bunu: "Bilmek, ahlakî bir sorumluluktur." olarak açıklar. Şüphesiz hiç kimse Sokrates etiğini bu kadar güzel şerh etmemiştir.
Dede Korkut bugün yaşasaydı mutlaka futbol hakkında bir şeyler söyler, futbolla yönetilen ve kutuplaştırılan bir ülkede mutlaka futbol hakkında bir şeyler söylerdi.
Önce bu işin felsefesine dair bir şeyler yazdım. Sonra maç analizine daldım. Eksik kalan tarafın spor köşe yazarlığı olduğunu düşünüyorum. Bundan sonra fırsat buldukça bu sitede spor üzerine köşe yazıları yazacağım. Böylelikle bir spor köşe yazarının nasıl olması gerektiğini de hep birlikte bulacağız.
Şu konuya da değinmeden geçemeyeceğim: Benim "henüz" spor üzerine herhangi bir belgeye sahip değilim. Bugün futbol üzerine bir şeyler söyleyebiliyorsam bu; akledişime, gözlemlerime, okuduklarıma, Beşikdüzü Anadolu Öğretmen Lisesi'nde ve nihayetinde Atatürk Eğitim Fakültesi'nde aldığım eğitim sayesindedir.
Beni başarılı bir halkbilimci yapacak olan şey, sporla ilgileniyor olmamdır. Spor yapmak, bir amaç değil araçtır. Oysa bizim ülkemizde spor, bir amaç olarak görülmektedir. Gençler, vücut geliştireceğim diye sağlıksız yaşamakta ve birtakım kimyasallara başvurmaktadır. Çünkü çoğumuz, sporla ilgilenecek veya yapacak refah seviyesine sahip değildir. Burada bilinçli olmaktan çok sosyolojik ve siyasal bir vakayla karşı karşıya kalıyoruz. Şu anlık bizim, iyi ve güçlü bir devlete ihtiyacımız var. Eğer devletler de yerlerini manipülator faizcilere bırakmak istemiyorsa sağlıklı vatandaşlarının üreteceği doğru bilgiye muhtaç. Yüzyıllardır yalnızca bir dine inanması ve sistemi devam ettirmesi için dünyaya gelen insanlardan bugün muhakemesini tam fonksiyonlu bir şekilde kullanması beklenemez. Eğer bu serbestiyet her şeye rağmen bugün âniden tüm insanlara verilirse kültürel gecikmenin yaratıcığı bazı sorunlar, geçmişten gelen bir kültürel birikimin târumar edilmesine yol açar. Bundan sonra başvurulacak tek yol ise bir şeyleri yeniden kurmak olur.
Dolayısıyla bizler hep birlikte bu köşe yazılarını yazarak sporu ve futbolu yeniden kurmaya çalışacağız. Her ne kadar bir tek kişinin çabası göle maya çalmak kabilinden görülse de bunun şahsî bir aydınlanmanın insanlara ilham olması için paylaşılması olarak değerlendirilmesi daha doğru olacaktır. Yoksa bizim kimseye tavsiye verecek veya telkinde bulanacak ne hâlimiz ne de vaktimiz vardır.
Keyifli okumalar dilerim..
Henüz hiç yorum yapılmamış.