Emine Nur Çobanbaşı @Nuroloji

Ölümsüzlüğün sırrı çözüldü mü ?

Ölümsüzlük, insanların yıllardır hayal ettiği ve araştırdığı bir konudur. Bununla birlikte, bugüne kadar ölümsüzlüğün gerçekleştirilmesi için yapılan çalışmalar henüz başarılı olamamıştır.Peki ya başarılı olduysa ?
Birçok araştırmacı, ölümsüzlüğün gerçekleştirilmesi için biyolojik, genetik ve tıbbi yolları araştırmaktadır. Örneğin, genetik müdahalelerle hücrelerin ölümünü geciktirmek veya telomere uzatma teknikleri kullanarak hücrelerin ömürlerini uzatmak mümkün olabilir. Aynı şekilde, anti-aging araştırmaları ve ilaçları da ölümsüzlük için bir yol olarak görülebilir.
Diğer yandan, ölümsüzlük için yapılan çalışmalar arasında, insan beyninin kaydedilmesi ve daha sonra başka bir vücuda aktarması (brain uploading) gibi futuristik fikirler de yer almaktadır.
Bununla birlikte, ölümsüzlük için yapılan çalışmaların çoğu henüz araştırma aşamasında olup, gerçekleştirilmiş biruygulama yoktur.-Ya da bu bilgiyi bizlerden sakladılar ,kim bilir...!- Yapılan çalışmalar devam etmektedir ve belki bir gün ölümsüzlük gerçekleşebilir. Ölümsüzlük ile ilgili çalışmalar, bilim insanlarının geniş bir yelpazesinde yapılmıştır. Ancak, özellikle ölümsüzlük ile ilgili çalışmalar yapan bilim insanları arasında şunları sayabiliriz :
-Aubrey de Grey, Cambridge Üniversitesi'nde gerontoloji profesördür ve ölümsüzlük ile ilgili çalışmalar yapmaktadır. De Grey, "Strategies for Engineered Negligible Senescence (SENS)" adlı bir çalışma yürütmektedir ve bu çalışma, hücresel ve doku hasarlarının iyileştirilmesi yoluyla ölümsüzlük elde etmeyi amaçlamaktadır.
-Cynthia Kenyon, California Üniversitesi San Francisco'da profesördür ve ölümsüzlük ile ilgili çalışmalar yapmaktadır. Kenyon, nematodlar (C. elegans) üzerinde genetik manipülasyon çalışmaları yürütmektedir ve bu çalışmalar, hücrelerin ölümünü geciktirmeyi veya engellemeyi amaçlamaktadır.
-Elizabeth Blackburn, California Üniversitesi San Francisco'da profesördür ve ölümsüzlük ile ilgili çalışmalar yapmaktadır. Blackburn, telomerler (DNA uçları) üzerinde çalışmalar yürütmektedir ve bu çalışmalar, hücrelerin ölümünü geciktirmeyi veya engellemeyi amaçlamaktadır.
-David Sinclair, Harvard Tıp Okulu'nda profesördür ve ölümsüzlük ile ilgili çalışmalar yapmaktadır. Sinclair, NAD+ metabolizması üzerinde çalışmalar yürütmektedir ve bu çalışmalar, hücrelerin ölümünü geciktirmeyi veya engellemeyi amaçlamaktadır.
Bu bilim insanları sadece birkaç örnek olup ölümsüzlük ile ilgili çalışmalar yapan çok sayıda bilim insanı vardır. Bu konuda yapılan çalışmalar halen ileri aşamada olup kesin sonuçlar elde edilmemiştir. Araştırmalarım sonucunda gördüğümüz gibi ölümsüzlük konusundaki araştırmalar daha çok hücresel boyuttadır.
Ölümsüzlük ile ilgili yapılan çalışmalar daha çok insan ömrünü uzatmak amacıyla başlamıştır. Bununla birlikte zaman içerisinde , bilim insanlarının kafasında “Acaba daha fazlası mümkün mü ?”sorusu belirmiştir. Bu nasıl mümkün olabilirdi ki ? Bu süreç 1970'lerde Amerikalı hematolog Dr. Irving Weissman ın HSC hücrelerini keşfi ile başlamıştır. Dr. Weissman, kandaki tüm hücrelerin yerleştiği kök hücrelerin varlığını keşfetmiş ve bunların HSC hücreleri olduğunu tespit etmiştir. Hematopoetik System Cell (HSC) hücreleri, kandaki tüm hücrelerin yerleştiği kök hücrelerdir. HSC hücreleri, kandaki tüm hücreleri oluşturmak için kullanılır ve aynı zamanda hematopoetik (kan oluşumu) sistemi için de önemlidir. Dr. Weissman bu alanda öncü çalışmalar yapmıştır. Bu keşif, kanser tedavisi ve kök hücre nakli gibi alanlarda da çok önemli sonuçlar doğurmuştur.
HSC'ler, vücudun kendini iyileştirmesine yardımcı olarak, doku ve organların yenilenmesine veya onarılmasına olanak tanıyabilir. Özellikle, HSC'ler kullanılarak yaşlanma ile ilişkili hastalıkların tedavisi veya önlenmesi amaçlanmaktadır.
Ayrıca, HSC'ler kullanılarak hücre tedavisi yoluyla vücudun ölümsüzlük için iyileştirilmesi amaçlanmaktadır. Örneğin, HSC'ler kullanılarak, hücrelerin ömürlerinin uzatılması veya hücrelerin ölümünü geciktirilmesi mümkün olabilir.
Bununla birlikte, ölümsüzlük için HSC'ler kullanılarak gerçekleştirilmiş bir uygulama yoktur ve halen araştırma aşamasında olup, bu araştırma yapılmaya devam etmektedir ve belki bir gün ölümsüzlük gerçekleşebilir. Ancak, ölümsüzlük gerçekleştirilirse bile, bu sadece belirli bir düzeyde ve belirli hastalıklar için geçerli olacaktır.
Hematopoetik Sistem Cell (HSC) hücreleri, özellikle kemik iliği, kordon kanı veya periferik kan içinde bulunur. Kemik iliği, HSC hücrelerinin en yaygın olarak bulunduğu yerdir. Kemik iliği, vücudun kalça, omurga veya sternum gibi kemiklerin içinde yer alır ve HSC hücreleri burada yerleşir. Kemik iliğindeki HSC hücreleri, kandaki tüm hücreleri oluşturmak için kullanılabilir.
Kordon kanı, doğumda bebeğin plasentadan alınan kanıdır ve HSC hücreleri içerir. Bu hücreler, bebeklerde kandaki tüm hücreleri oluşturmak için kullanılabilir ve bazı durumlarda, kök hücre nakli için kullanılır.
HSC hücreleri genellikle yetişkinlerde kemik iliğinde bulunur, ama bebeklerde kordon kanında, çocuklarda ise kemik iliğinde veya periferik kanında bulunabilir.
Bebek kanı, genç hücrelerin yer aldığı ve özellikle yüksek düzeyde hematopoietik sistem hücreleri içeren bir doku tipidir. Bu nedenle, bebek kanı hücreleri ölümsüzlük için araştırmalar yapılmaktadır.
Özellikle, bebek kanı hücreleri kullanılarak yaşlanma ile ilişkili hastalıkların tedavisi veya önlenmesi amaçlanmaktadır. Bebek kanı hücreleri, vücudun kendini iyileştirmesine yardımcı olarak, doku ve organların yenilenmesine veya onarılmasına olanak tanıyabilir.
Ayrıca, bebek kanı hücreleri kullanılarak, hücre tedavisi yoluyla vücudun ölümsüzlük için iyileştirilmesi amaçlanmaktadır. Bu nedenle, bebek kanı hücreleri ile yapılan çalışmalar, ölümsüzlük için potansiyel bir yol olarak görülebilir. Ancak, bebek kanı hücreleri ile yapılan çalışmalar halen araştırma aşamasında olup, gerçekleştirilmiş uygulamalar yoktur.
Bebek laboratuvarları ve HSC üretimi arasındaki ilişki, infertilite tedavisi ve genetik müdahale gibi amaçlar için kullanılan yollar olarak görülebilir.
In vitro fertilizasyon (IVF) yöntemi ile, bebek laboratuvarlarında embriyolar üretilir ve daha sonra kadının rahmine transfer edilir. Bu süreçte, embriyolarda HSC'lerin üretimi gerçekleşebilir. Bu nedenle, bebek laboratuvarlarındaki HSC üretimi, infertilite tedavisi için bir yol olarak kullanılabilir.
Ayrıca, bebek laboratuvarlarında genetik müdahale yapılabilir. Örneğin, embriyoların genetik analizi yapılır ve belirli genetik bozuklukları taşıyan embriyolar atılabilir. Aynı şekilde, embriyolara genetik materyal eklenerek, belirli özelliklerin eklenmesi amaçlanabilir. Bu işlemler sırasında HSC üretimi de gerçekleşebilir.
Bebek laboratuvarlarındaki HSC üretimi, infertilite tedavisi ve genetik müdahale gibi amaçlar için önemli bir seçenek sağlamaktadır. Ancak, bebek laboratuvarlarındaki HSC üretimi aynı zamanda etik ve moral konularını da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle, bebek laboratuvarlarındaki HSC üretimi ile ilgili yapılan çalışmalar ve uygulamalar sürekli olarak gözden geçirilmekte ve denetlenmektedir.
Son zamanlarda ,bebek laboratuvarları ve yapay rahim üzerine yapılan çalışmaların artması ,bu alana yapılan ciddi yatırımlar , aklımızda soru işaretleri bırakıyor …!
Bu konu ile ilgili sizin düşünceleriniz neler ?

2
Mücahit Muhammet Karakuş @Mucahit_Muhammet_Karakus

Bence bu dünyada belli bir yaştan sonra yaşamak bile başlı başına bir sorun. Çok uzun yaşamış bir karakter düşünmüştüm bir keresinde, işin içinden çıkamamıştım mesela. Hem fiziksel hem zihinsel olarak yaşlanmaman da gerekiyor yoksa uzun yaşam ceza gibi bir şey olur. Ama yaşamak da bir yandan yıpranmak demek. İnsanlar ölmeyince hele dünya nüfusu vs nasıl olur hiç düşünemiyorum bile.

Yorum yazmak için giriş yapmanız gerekli