Örge Sarızeybek @Orge_Sarizeybek_325

OM Nedir?

OM Upanişadlarda; Mandukya, Svetasvatara ve Katha Upanişad ve Bhagvad Gita ve Patanjali Sutraları’nda anlatılır.


Mandukya Upanishad şöyle başlar:

Sarvam Omkāra eva:

Gerçekten, her şey OM’dur.

kelime değil, ya da dile geldiğinde yaratılan bir kelime değildir.


Om, hiç bir şeye vurgu yaparak her şey olmasından dolayı kendi hakkıyla zaten var olur. Om, kozmik bir titreşimdir. Om bizim tarafımızdan söylenen, yaratılan, keşfedilen değildir. O zaman


neden OM mantrasını söyleriz? Kendi hakkı gereği var olan, kendi özümüzle olan bağı kurmak için. Bu bağ kendisini ses titreşimi olarak OM formunda ifade eder.


Yüce Gerçeklik OM formunda (rupa; form) bir isimdir (nama; isim). Dünyadaki şeylerin hep bir isimi vardır. Ailemizdekilerin, iş yerimizdeki şeylerin, insanların ve nesnelerin isimleri vardır... Tanrı’ya da Tanrı (Ishvara) diyerek bir isim vermişizdir. Hatta bize verilen bazı isimler bizi memnun (maharaj) veya memnunsuz hissettirebilir. Örneğin siz bu yazıyı okurken, biri çıkıp birden Yılan! Diye bağırsa birden aklınızda büyük bir dalgalanma başlar çünkü isimlerin kendi algımıza göre zihnimizde bir anlam karşılığı vardır. Dünyadaki her formun bir ismi ve ona bağlı bir anlamı vardır.


OM evrensel titreşimdir. Bir müzik kutusunda A, B, C ... vs tuşlarına bastığınızda kendisine has sesleri çıkarırlar, OM tuşuna bastığınızda ise tüm müzik kutusu harmoni içinde titreşir.


Hastalık, çirkinlik, deprem, atom bombası, savaş kelimeleri söylendiğinde zihninizde ona bağlı anlamlar uyanır ve sistemimizde ona bağlı titreşimi yaratır. OM böyle sıradan kelimeler gibi değildir, OM yaratılışın başlangıcındaki sestir, evrensel titreşimin kendisidir.


OM’un tefekkürü ile kendi titreşimimiz evrensel titreşimle aynı anda harmoni içinde akar. Kendimii evrenden uzaklaştırmak yerine, ona doğru, onunla harmoni içinde oluruz.


OM tekrarlarla söylenirken, akılda evrensellik üzerinde odaklanmalıdır. Burada japa her zaman OM’dur çünkü zamansızdır. Ne geçmiş, ne gelecek ne de şimdidir. Geçici ve Sonsuz olandır.


Düşüncelerimize ses vererek onları kelimelere dönüştürürüz. Yani, düşüncenin tezahürü kullanılan kelimelerdir. Kelimeler her dilde farklı anlamlar kazansa da, bunu ortak bir paydada toplayan hecenin AUM olduğuna kanaat getirilmiş ve AUM tüm toplumlar tarafından binlerce yıldır kabul edilmiştir.


AUM doğanın her seviyesine titreşimsel olarak ; A ışık (satva) , U dinamik yaratıcılık (rajas) ve M mükemmel hareketsizlik (tamas) tanımlarına karşılık gelir.


Ses açısından incelendiğinde, önce A, sonra U, sonra da M sesinin çıkarılması gerekir. Bildiğiniz tüm sesleri deneyin, A sesinden M sesine ancak U ile geçiş yapabileceğinizi (ağız hareketlerinizi iyi takip ederek) göreceksiniz.


A sesi (A-kara) kök sestir ve dile ve damağa dokunmadan, ağız açıkken kolayca çıkarılır. Bir şey söyleyeceğimiz zamanda önce ağzımızı açmamız gerekir. Ağzın açık olma hali, sadhakaida açıklık hissini yükseltir.


Enerjisel anlamda şu şekilde desteklenir:

Hindistan'da varlığına inanılan Brahma tanrısıyla A sesi bağdaştırılır. Brahma, yaratılışın tanrısıdır. Tüm yaratımdan sorumludur. A sesinin yarattığı titreşim, Brahma'yı temsil eder. Kısaca, A sesini çıkarmak için ağzınızı açmanız gerekir, aynı hayatınızda bir şeye önce başlamanız veya onu yaratmanız gerektiği gibi: Her şey doğar. Sattva Guna


Her ses bizi farklı bir bilinç seviyesine taşır.


A – metaryal dünyanın sesidir, bilincin sesidir. Uyanık olandır. Fiziksel çevredir.

Bedenin alt ekstremitesi üzerinde (ayaklar, bilekler, dizler, bacaklar, kalçalar, omurganın alt kısmı, bel, ve karnın alt bölümü) direk etkilidir. A diye bağırmak dünyaya ilk geldiğimizde yaptığımız eylemdir. Yaşam A sesi ile başlar.


M sesi (M-kara) ise, fonetik açıdan incelendiğinde tamamen ağızın kapalı olması gerekir. Ağzınız kapalıyken başka bir ses söyleyemezsiniz. Bir deneyin, Mmm sesini çıkardıktan sonra başka bir heceye geçilemez çünkü M sesi çıkarmak için ağzın tamamen kapalı olması gereklidir. M zihnin de ötesine geçen sestir. Enerji ve aklın ötesinde ne vardır? M sesi süptil olandır. Boyundan yukarı, baş bölgesini ve başın tepesini kapsar.

Derin uykudur M sesi.


Spiritüel olarak bu görüş şöyle açıklanır:

Başlanılan her iş ve şey doğası gereği yok olur. Yok oluş Şiva tanrısıyla temsil edilir. Hayatımızda ne kaybolur, yok olursa bu Şiva’nın işidir. Şiva yok eder ki yerine yenisi gelebilsin diyedir. Şiva, dönüştürmek için yıkar. Aslında, transformasyondan (dönüşümden) sorumludur. Yoga da kişiye dönüşüm sağladığı için yoganın tanrısı da Şiva olarak adlandırabilir. Burada hecenin sonu, yani yok oluş'a bir göndermedir: Her şey ölür. Tamas Guna

M- zihnin ötesindedir, enerjinin ötesindedir. Başın tepesinden yukarıya doğru uzanır. M- kara bedenin baş bölgesi üzerinde direk etkilidir.


U sesi (U-kara) ise, fonetik olarak, M sesine geçebilmek için ara sestir. A sesinden M sesine, sadece U sesi ile geçiş yapılabilir çünkü U sesi, ağızdaki ses zeminini başından sonuna dek geçer. U rajas gunadır. U, bedende gövdedir. Baş ve kalça arasında etkilidir: İç organlar da dahildir. U zihindir. Rüya görendir. Spiritüel olarak U sesi, Vişnu tanrısıyla bağdaştırılmıştır. Vişnu, koruyucu tanrıdır. Yaşamın devamlılığını sembolize eder: Her şey doğar, büyür ve ölür.


Bu nedenlerle, OM sesi tüm seslerin bütününü ifade eder. Bir şeye başlamak için önce ağzınızı açmanız gerekir, yani A sesi, bir şeye devam etmek için (geçiş ses olduğu için) U sesini çıkarırız, ve bir şeyi bitirmek için M sesini çıkarırız çünkü ağzımızı tamamen kapamamız gereken ses bu sestir. Tüm çeşitli ses matrislerinin doğal sembolü bu nedenle AUM'dur. Böylelikle, olası tüm dizilimleri ve söylenebilecek olası tüm kelimeleri ifade etmiş oluruz.


AUM sesinin sonu, sessizliktir. Yani AUM hecesinin 4. hecesi sessizliği sembolize eder. (1-A, 2-U, 3-M, 4-Sessizlik) AUM için sessizliğinin sesi denmesi de sebeplerinden biri de budur. OM her şeyi kapsar. Evrenin sesidir. Ses, sessizlikten doğar. Bunca sesin içinde, zihninizi arka plandaki sessizliğe odakladığınızda sessizliğin hep orada, ses ile birlikte olduğuna şahit olursunuz. İyilik ve kötülüğün iç içe olması gibi. Sessizlik de ses ile var olabilir.


AUM’u öğrenen, tam idrak eden başka bir şey öğrenmeye ihtiyaç duymaz.


Samkhya Felsefesine göre, Atharva Veda’da, Praçna Upanishad OM için,

Bilge Pippalada’ya sorarlar ‘Öleceği güne kadar AUM sesini zikreden hangi makamların sahibi olur?’ diye. Bilge şöyle cevap verir:ii


‘Eğer OM’u zikreden tek bir harfine odaklanır ve tefekküre bu tek harf ile dalarsa, ölümünden hemen sonra hayata geri döner. Rigvedalar onu insanların dünyasında keşiş hayatı süren, Brahman eğitimi alan ve inancını takip eden biri olarak sürdürdüğü bu hayatın bütün nimetlerinden faydalanır. Ve bulunduğu mertebenin keyfini sürer.


Eğer kişi ‘AUM’ sesinin ikisine odaklanır ve tefekküre bu iki harf ile dalarsa, ölümünden sonra Yajur vedalar onu yükselterek, Soma (Ay’a) götürür. Ve orada bu dünyanın tüm güzelliklerinin tadını çıkartır ve sonra dünyaya geri döner.


Eğer kişi ‘AUM’ sesinin üç harfine birden odaklanır, ve tefekküre (meditasyon) bu üç harfi düşünerek dalarsa, ki bu en yüce olanın kendisi demektir, o zaman ölümden sonra ruhu ışığın kendisine yani güneşe gider. Yılanın kötü olan deriyi sıyırıp atması gibi, o da tüm günahlarını (toksik düşünceler) kendinden sıyırıp öyle atar. Sama Vedalar, onu gökyüzünde Brahman’ın krallığına çıkarır. Ve orada Evrenin kendisinden, içinde yaşanmış olduğu dünyanın kendisinden, bir zamanlar kendisine bahşedilmiş olan hayatın kendisinden daha yüce ve eşsiz olan saf ışıktan olan ruhu izler. ‘


Bu üç harflerin ister başına ister sonuna odaklan, ister hepsine bu aklını susturmaya yeter. Maitrayana Upanishad der ki; ‘O öğreti üzerine yaşar ve Aum sesiyle, bütün değişimleri durdurur veya Bu sesle bütün değişimler birbirini yok ederse, O Yoga yolundadır. ‘ ve ekler, Bu sesin en üst mertebesi sözün olmadığı, değişimin olmadığı, sakin, sıkıntısız, hareketsiz, mutlu, ebedi, korkusuz olandır.


OM Mantrası bireysel olan (zihin,ego) ile evrensel olanın bir araya (yoga) gelişidir. O yüzden OM beni, biz yapar, etrafımızdakilerle olan bağlantımızı ve ilişkimizi kuvvetlendirir.


OM Mantrasının Fizyolojik Faydaları*



Son zamanlarda yapılan klinik çalışmalara göre:

- Depresyon ve Epilepsi tedavisinde etkili Vagus sinirini stimule eder. (VNS: Vagal Nerve Stimulation)

- Sinir Sistemini dengeler.

- Konsantrasyonu artırır.

- Om mantrası Limbik sistemi deaktive ederek, sistemi sakinleştirir. - Kan akışını yavaşlatr.

- Om’un tekrarı kardiyovasküler sistemi düzenler: kalp atım hızını ve nefes sayısını düşürür.

- Solunum kapasitesini artırır.

- Fizyolojik uyarıları beyin daha keskin algılar: Duyusal sinir iletimini kuvvetlendirerek, zihin keskin bir netlik kazanır.

- Pulmoner dolaşımı destekler, kronik bronşit ve astıma yardımcıdır. - Aklı sakinleştirir. Rahatlık, gevşeklik getirir.

- OM sesinin titreşimi omurga hattını güçlendirir.

- Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.


Om kelimesinin tekrarının ve üzerine tefekkürün amacı içe dönüş gücünün artıracağı yönündedir. Çünkü aklınızı bir heceye odaklı hale getirebilirsiniz. Bu aynı zamanda bir odaklanma çalışmasıdır. Bir kitap okurken bile odağımızı kaybettiğimiz olur. Bu gibi OM mantra çalışmalarının uygulanmasıyla odak güçlenir.


Sadhana (İç Çalışma) :

Başlangıç Seviyesinde Uygulama:

Her gün, günde 3 kez OM Mantrasını rahat bir oturuşta tekrar ediniz. Nefes verişin uzunluğu kadar ve tonlama araştırması yaparak 3-9-12 kez olarak artırarak çalışmada derinleşebilirsiniz.


5
Ayşe Aslan @Ayse_Aslan_2469

Ne güzel anlatmışsınız. Hiçbir fikrim olmayan bir konuyu keyifle okudum sayenizde. Diğer yazılarınızı heyecanla bekliyorum :)

Yorum yazmak için giriş yapmanız gerekli