Epik Tiyatro Kavramı Üzerinden Haldun Taner'i Yeniden Okumak
GÜNÜN ADAMI ve KEŞANLI ALİ DESTANI’NIN EPİK TİYATRO ÖGELERİYLE YENİDEN YORUMLANMASI
Haldun Taner’in ilk oyunu olan ve kendisini denemek için kaleme aldığını söylediği Günün Adamı ve onun ikinci oyunu, epik tiyatronun Türk tiyatrosunda ilk örneği olan Keşanlı Ali Destanı’nı inceledik. Bu bölümde iki oyunun benzerlikleri ve farklılıkları ele alınacak; epik tiyatro ögeleri de dikkata alınarak iki oyun karşılaştırılacaktır.
İlk olarak, epik tiyatronun ana ögeleri olan, yabancılaştırma kavramına bakabalım. Günün Adamı oyunununda oyuncunun seyirci ile diyalog halinde olduğunu görmeyiz. Gerçekçi tiyatroda olduğu gibi, oyuncular seyirci ile aralarında bir dördüncü duvar varmışçasına oynarlar. Oyun, seyirciyi, ana karakterin yaşadığı iç çatışmaya dahil ederek, duygusal yönden ana karakter ile yakınlık kurmasını ister. Bu yabancılaştırmayı zorlaştıran bir durumdur. Keşanlı Ali Destanı’na baktığımızda, yabancılaştırmanın bizzat oyuncunun seyirci ile konuşmasında ya da koronun işlevsel kullanılmasında görürüz. Bu farklılıkla beraber; yabancılaştırma ögesinin, Günün Adamı’nda da var olduğunu söyleyebiliriz. Oyunda tüm olayların bir düş sahnesiyle sonlanması, seyirciyi oyundan uzaklaştırarak ona eleştirel bir tutum kazandırmaktadır.
Dilin kullanımı: Epik tiyatroda dil işlevsel olarak, karakterin tarihsel ve sosyal arkaplanına ışık tutar. Karakterin vücut ve konuşma dilini anlayabilmemiz için onun sınıfsal konumunu anlamamız gerekmektedir. Günün Adamı oyununda, dil kullanımında belli bir farklılaştırma göremiyoruz, bu benzer sınıfların oyun içinde var olması, sadece burjuva sınıfı göstermesiyle alakalı da olabilir ama eğer Taner dil kullanımını sınıfsal olarak yansıtmak isteseydi uşak karakterinin dilini farklılaştırabilirdi. Keşanlı Ali Destanı’na bakacak olursak, farklı sınıfsal toplulukların kendilerine ait dilleri olduğunu ama bu dillerin de seyirciden oldukça uzak, idealize edilmiş bir şekilde verildiğini söyleyebiliriz. Farklı diller, farklı sınıfsal toplulukları anlatmak için kullanılmıştır.
Müzik ve koronun kullanımı: Günün Adamı oyununda belli bir müzik veya koro kullanımına rastlamıyoruz. Keşanlı Ali Destanı’nda ise koronun işlevinin durumları aydınlatmak, somutlaştırmak olduğunu görüyoruz.
Dekor kullanımı: Günün Adamı oyununda gerçekçi tiyatronun dekor kullanımı alışkanlığından çıkışmamıştır. Keşanlı Ali Destanı’nda ise az dekorla çok şey anımsatmak üzerine, işlevsel bir dekor kullanımı güdülmüştür.
Vurgulanmak istenen nokta: Her iki oyun da teknik olarak birbirlerinden farklıdırlar fakat her iki onunun da vermek istediği bir ana mesaj, bir ideoloji çizdiklerini görürüz. Günün Adamı’nda politize olmanın sakıncalarından söz edilir ve seyircinin dikkatini çekmeye çalışılırken Keşanlı Ali Destanı’nda örgünletmenin önemi ve yanlış koşullanmanın zararları üzerinde durulması istenmiştir. Yani her iki oyunun da belli bir ideolojisinin olduğunu söylemek mümkündür.
SONUÇ
Haldun Taner’in tiyatrosunu bir bütün olarak yorumlamak için onun dünya görüşünü, tiyatro sanatına yaklaşımını ele almamız gerekmektedir. Haldun Taner’in Tiyatrosunu anlamlandırabilmek için epik tiyatronun ana hatlarıyla incelenmesi ve yorumlanması gerekmektedir. Bu yazı Haldun Taner’in ilk iki oyunu, Günün Adamı ve Keşanlı Ali Destanı’nın epik tiyatro ögeleriyle yorumlanmasını amaçlamıştır. Taner’in bu iki oyunu, teknik açılardan birbirlerinden farklılaşsalar da topluma eleştirel bir bakış açısı kazandırmak ve ona verileni olduğu gibi kabul etmek yerine gerçekliğini sorgulatmayı amaçlaması yönünden epik tiyatronun dünya görüşünü yansıtmaktadırlar.
KAYNAKÇA
Başbuğ, Esra Dicle. “Günün Adamı Üzerine Göstergebilimsel Bir İnceleme”, Tiyatro Araştırmaları Dergisi, 21:2006.
Nutku, Özdemir "Keşanlı Ali Destanı", Türk Dili, C. 13, nr. 155, Ağustos 1964, s. 859-864
Taner, Haldun. Günün Adamı, Bilge Yayınevi, Ankara 1990.
Taner, Haldun. Keşanlı Ali Destanı, Bilge Yayınevi, Ankara 1971.
Henüz hiç yorum yapılmamış.