Üç Yılda 120 Kitap, 23 Hikâye ve 347 Takipçi - Sayılar Ne Anlatıyor?
Taslaklarımda 5 kitap yazım da hazır aslında. Beşini de okuyup bitirmişim ve paylaşacağım alıntıları hazırlamışım. Sadece onları toparlayıp bağlamak ve yazı için kapak fotoğrafı bulmam gerekiyor. Tabii bir de kitabın atmosferine giriş yapmam lazım. Onun için de ufak çaplı bir arama yapıyorum ve bulabildiğim inceleme videolarını seyrediyorum. Bazen yazarın katıldığı paneller falan oluyor. Bazen de kitabın filmi çekilmiş oluyor ve vaktim varsa onlara da göz atıyorum.
Şu an halihazırda okuduğum bir kitap var onun da yarısı bitmek üzere. Murakami’nin yazdığı ve çıkar çıkmaz listeme aldığım Mesleğim Yazarlık kitabı, beni bu yazıyı yazmaya iten etkenlerden biri de o oldu. Onu da sayarsam 6 kitap yazımın içeriği belli diyebilirim. Ama baktığım zaman tam 61 tane taslağım var burada. Kalan 55 taslağın biri zaten roman taslağım ve onu burada yayınlamayı düşünmüyorum. Birkaç tanesi üzerinde biraz çalışmam gereken kısa hikâyeler ve kalanları da can sıkıntısından yazmaya başladığım ve gerisini getiremediğim hikâye fikirleri ve sonra tekrar okurum diye bıraktığım kitaplar. Bütün bunlar hep üzerimde bir yük ve bazen altında eziliyorum. Buna rağmen yazmaya devam etmeye çalışıyorum. Çünkü bu sayede ortaya yeni hikâyeler çıkıyor.
Senede 40 kitap okumak çok zor bir şey değil bence ve bundan çok daha fazla sayıda kitap okuyan arkadaşlarım var. Benim de daha çok okuduğum yıllar oldu ama daha önce hiç bu kadar kısa hikâye yazmamıştım. Gerçi bitirdiğim kursların payı çok fazla bu hikâyelerde ama bence bu yazma pratiğinin de getirisi yadsınamaz. Her hafta bir yazı yazma fikri artık eskisi kadar korkutucu gelmiyor bana. Hatta bu yazarken kapıldığımız o zamanın akışı içinde kaybolma hissini yaşatıyor bana bazen.
Biliyorsunuz, genelde yapılan yorumlara cevap yazmaya çalışıyorum ama geçenlerde öyle bir yorum aldım ki içimden hiç cevap yazmak gelmedi çünkü soru biraz moralimi bozmuştu:
“Ne kadar görüntülenme aldın?”
İlk aklıma gelen bu cevabın altına “Hiç” diye yazmak oldu çünkü bu soru nedense bana biraz itici gelmişti. Hiç derken de görüntülenme satın almadım anlamında diyecektim bunu ama belki de sadece yazılarımın ne kadar okunduğunu merak eden saf bir soruydu bu. Ben bunlara takılmıyordum ama bunları önemseyenler de olabilirdi ve bu gayet normal bir şeydi. Bu yüzden o cevabı yazmadım ve aylar sonra yeniden göz attım istatistiklere. Çok bir şey değişmemişti. Yine en çok görüntülenen üç yazım hikâyelerim ya da hakkında yazdığım kitaplar değildi.
<img src="https://cdn-images-1.medium.com/max/800/1*bY0JR73o427mdZC15StPIg.jpeg">
Bunlar hep kişisel gelişim tadında yazılardı. Yani bir hikâye ya da kitap hakkında değildi. Hatta buradaki ilk senemde can sıkıntısından konu bulamadığım için yazdığım şeylerdi. Ben bunların bu kadar tıklandığını görünce bir daha bu tarzda yazmamaya karar vermiştim. Çünkü benim amacım sadece görüntülenmek değildi.
Şimdi en çok okunan üç yazıma bakalım isterseniz çünkü değişen pek bir şey yok. Üstelik sayılar inanılmaz şekilde düşüyor. Hemen yanında okuma oranını gösteren bir yüzde var ama ne anlama geliyor bilemiyorum.
<img src="https://cdn-images-1.medium.com/max/800/1*zBZnD4Kv5gQNlNd2eErvdg.jpeg">
Çok önemli değil bence bunlar ama yine de bilenler yazarsa sevinirim. Çünkü ben tahmin yürütmeye başlarsam kafam daha çok karışacak.
300 kişinin 100'ü okuyacak kadar sayfada kaldı ama bunların da sadece %30'u yazının tamamını okudu!
Gibi şeyler geliyor aklıma mesela İrade Terbiyesi’nin rakamlarına bakınca. Toplamda 9 kişi beğenmiş mesela o da güzel bir rakam benim için. Sahi bir de alkışlayanlar var. Hani en altta var ya bir buton 50'ye kadar üzerinde bekleyebiliyorsunuz falan. Yazarı inanılmaz motive eden bir şey. Özellikle durduk yerde eski bir yazınızın alkışlandığını görmek, ister istemez size o yazıyı yazdığınız zamanı hatırlatıyor. Okuru da görüyor ve ne düşündüğünü merak ediyorsunuz ama yorum yazan olmuyor pek. İnsanların işi gücü var.
2–3 dakikalık videolar bile artık insanlara çok uzun geliyormuş. Bu yüzden bütün dünya 10–15 saniyelik kısa görüntülere yöneliyormuş bugünlerde.
Yanlış anlamayım burada şikayet etmiyorum kesinlikle. Burada bazen 10 dakikada bile okunamayacak kadar uzun yazılar yazıyorum. Ona rağmen üşenmeyip okuyanlar çıkıyor. Asıl benim onları ayakta alkışlamam lazım ama en çok beğenilen yazım aslında bütün yazılarım diyerek bitireyim:
<img src="https://cdn-images-1.medium.com/max/800/1*i37e_M-3Rr9X2dQ0Xn_r7g.jpeg">
Bunları geç, bizim asıl merak ettiğimiz kaç para kazandığın diyorsanız bu ay için en çok gelir getiren üç yazımı da paylaşayım. İstediğiniz kadar okunun sadece premium üyeler yazınızı okuduğunda bu gelir geliyor o yüzden bunun bir matematiği yok. Bu zamana kadar benim sayemde medium’a üye olup premium olan sadece bir kişi var ve sanırım en çok o okuyor yazılarımı. Ona da bu vesileyle ayrıca teşekkür ediyorum.
<img src="https://cdn-images-1.medium.com/max/800/1*-ZsojkUaZo2sFsIhXuzXFA.jpeg">
Birkaç ay sonra her şey planladığım gibi giderse yazmak için çok daha fazla zamanım olacak. Gerçi bu daha çok yazacağım anlamına gelmiyordur belki. İnsan bazen az zamanda daha çok iş yapabiliyor çünkü. Neyse yine yazı uzuyor, noktayı koyamıyorum bir türlü. Görüşmek üzere.
2
Bu rakamlar buraya ait değil, medium sitesinden. Aynı yazıları burada da paylaşıyorum yıllardır. O yüzden paylaşayım dedim. Burada hemen başlığın altında; beğeni, görüntülenme ve yorum sayısını görebiliyorsunuz. Daha ayrıntılı bakabiliyor muyuz ben de bilmiyorum.