Mücahit Muhammet Karakuş @Mucahit_Muhammet_Karakus

"Bitmeyecek Öykü" Ne Anlatıyor

Momo’yu eski bir arkadaşımdan ödünç alıp okumuştum ve sonrasında onunla kitap üzerine konuşmuştuk uzun uzun. O yüzden yeri bende ayrıdır. Rafta onu görünce keşke onu hiç okumamış olsaydım da şimdi ona başlasaydım diye düşünmüştüm. Bu sırada hemen yanındaki kitaba gözüm kaydı, yazarı yine aynıydı…

İsmi halihazırda yazmaya çalıştığım kısa hikayeye gönderme gibiydi. Momo zaten zamanının ötesinde bir kitaptı. Bitmeyecek Öykü ona birazcık bile benziyorsa yeterliydi benim için. Sahi o kitabı o kadar beğenip de nasıl bu kitaptan bihaberdim böyle? Çünkü o zamanlar okuduğum kitaplar hakkında yazmıyor, yazarları hakkında araştırma yapmıyordum. Şimdi burada keşkelerime girmek istemiyorum ama özellikle bu platformda yazmak isteyip de konu arayışında olanlara mutlaka okudukları kitaplar hakkında yazmalarını öneriyorum.

Bitmeyecek Öykü’yü alıp eve geçene kadar içimdeki merak öyle büyüdü ki hemen kitaba başlamaya karar verdim. Gerçekten değişik bir kitaptı. Daha önce hiç böyle kırmızı harflerle yazılmış bir kitap okumuş muydum diye düşündüm. Ben bu soruma bir cevap bulamamışken kitap kendisiyle karşılaştı ve yazıların rengi yeşile döndü birden. Sofie’nin Dünyası geldi aklıma o zaman ve yeniden inanılmaz bir dünyaya adım attığımı fark ettim.

İkinci bölüm büyük bir B harfiyle başlayınca, her bölümün ardışık yeni bir harfle başladığını fark ettim. Böyle yazınca da matematik problemi gibi oldu, A’dan başlayıp Z’ye kadar gidiyor dersem daha anlaşılır olacak sanırım. Ve bu her yeni bölümde harfler tam bir sayfaya kocaman yazılmış ve arkasında da bölümde anlatılan bir durum resmedilmiş. 

Henüz okuma yazma bilmiyorken bile çizgi romanların hastası olan beni tabii ki hiç rahatsız etmedi bu durum. Hatta okurken dönüp dönüp baktığım resimler oldu. Karakterleri hayal ederken acaba beyaz perdeye taşınmış mıdır bu kitap diye düşündüm ve sonradan da öğrendim ki bu kitabın bir değil tam üç filmi çekilmiş. Üç film derken, üçleme demek daha uygun olur sanırım çünkü tıpkı Yüzüklerin Efendisi gibi birbirinin devamı üç filmi var, ilki 1984 yapımı. 2001 yılında da iki sezonluk dizisi çıkmış HBO’da. Sadece bu bilgiler bile kitabın ne kadar orijinal bir hikayesi olduğunun kanıtı niteliğinde.

Bu arada ben de bir yazımda bu şekilde her paragrafa yeni bir harfle başlamayı çalışmış ve dördüncü paragrafa kadar ilerlemiştim. Sıradaki harf Ç mi olmayı yoksa D mi diye uzun uzun düşünmüş, en sonunda da üç iyidir diyerek bırakmıştım. Zaten bir şeyi yapmak yerine uzun uzun düşünmeye başlarsanız eğer aklınızda bulunsun önünde sonunda olacağı budur, bırakmak. 

Kitabımızda şiirler de yer alıyor zaman zaman, hatta sadece şiirle konuşabilen ve duyabilen bir karakter de vardı yanlış hatırlamıyorsam. Ben çevirmenlerden bahsetmeyi bazen unutuyorum ama Saadet Özkal gerçekten çok zorlu bir işin altından büyük bir başarıyla çıkmış. Eminim gayet akıcı ve anlaşılır olan bu kitapta onun da katkısı büyüktür.

Baş karakterimiz Bastian Balthasar Bux, kitapta anlatılan gizemli ülke Fantazya’ya yok oluşun yayılmasını engellemek istiyor. Daha doğrusu kitaba başlarken ilk olarak bunu istiyordu. Ancak başına öyle olaylar geliyor ki, tıpkı yok oluşun yayılması gibi kendisinin de her gün bir tarafı, bir şeyleri eksiliyor sanki.

Biz de aslında gün geçtikçe hatıralarımızı, bize yaşattıkları duyguları unutmuyor muyuz? Bitmeyecek Öykü kimilerince çocuk kitabı olarak sınıflandırılmış ama bence kesinlikle herkesin büyük dersler çıkarabileceği bir eser. Aynı zamanda büyük bir maceraya da atılıyoruz. Yine de bu kitabı ilkokul çağlarımda okumak isterdim. Kim bilir o zaman ne çok etkilenirdim. 

Bu arada bu yazıda doğrudan bir alıntı yapmamaya çalışacağım ama yine de yazının devamı spoiler içeriyor. Şimdiden uyarayım.



Verilen görevi yapmak yeterli mi?

Kitapta ana kahramanımız bana sorarsanız Atreju isimli 10 yaşındaki çocuk. Bastian’a biraz da o yüzden karakter dedim az önce, kahraman demek gelmedi içimden. Atreju yaşına başına bakmadan verilen görevi kabul ediyor ama yolun sonuna gelince de düşünmeden edemiyor, verilen görevi yerine getirmek yeterli olacak mı diye. Çünkü daha fazlasını yapabilmek istiyor. Oysa yapabileceği başka bir şey yok. Hiç böyle bir durumda kaldınız mı daha önce? Kaldıysanız bilirsiniz, geri dönmek çok zordur. Yine de acaba başarısız mı oldum diye düşünse bile geri dönüyor Atreju, gerçek bir kahraman gibi.

Çünkü sadece kahramanlar başarısızlığı göze alabilir.

Fantazya öyle bir ülke ki, Çocuk İmparatoriçe’nin liderliğinde neredeyse her bölümde tanıştığımız yeni türlerin yanında yüzlerce varlığın yaşadığı olağanüstü bir yer. Bunlardan aklımda kalan biri de G’mork, hiçliğin içinde kendisi de ölmek üzere olan devasa bir kurt. Aslında yarı gerçek yarı hayal bir karakter. Atreju’yu yolundan döndürmek için bir sürü şey söylüyor. Tabii ki Atreju onu dinlemiyor. Biliyor ki söylediklerinin yalnızca yarısı gerçek, tıpkı kendisi gibi.

Bastian ilk başta sadece bir okur, daha fazlası için Çocuk İmparatoriçe’ye bir isim bulması gerekiyor. Bu onun için çocuk oyuncağı aslında. Ama tabii ilk başta bunu yapamıyor. Atreju ise bunu bir türlü anlayamıyor. Madem yapabilecek gücü var, neden yapmıyor diye soruyor imparatoriçeye. Acaba cesarete mi ihtiyacı var? Benim adımı söylemek cesaret mi gerektirir, diyor imparatoriçe. O zaman bir ihtimal daha geliyor Atreju’nun aklına. İstemiyor! Halbuki Bastian açısından bakarsak bunun gerçekle uzaktan yakından alâkası yok. Ancak dışarıdan bakınca ne kadar da mantıklı geliyor değil mi?

Belki sizin de adını koyamadığınız işleriniz, ilişkileriniz, hayalleriniz vardır ama o adımı atmaya cesaretiniz yoktur. Evet cesaretiniz yoktur çünkü aksi takdirde o çok istediğinizi sandığınız şeyi aslında istemiyorsunuz demektir. En azından dışarıdan böyle görünüyor. 

Bir diğer önemli şey de Bastian’ın ilk dileğinin gerçekleşmesi sonrası yaşadığı anlık da olsa pişmanlık. Neyi dilediğinize dikkat edin, bir gün gerçekleşebilir, diye bir söz vardı. Bunu anlatıyordur belki de. Gerçekten nasılsa olmaz diye düşünüp bol keseden atıyor muyuz bir şey isterken? 

Peki olmayacağına inanarak bir şeyi istemek ne kadar sağlıklı? Ya da buna gerçekten istemek diyebilir miyiz?

Gerçeklerden söz etmişken, bir de insanın kendini inandırmaya çalıştığı gerçeklikler var. En çok da birine iyilik yaparken karşılaşıyoruz sanırım bu durumla. O yüzden bir iyiliğin ne zaman ve ne koşullarda yapıldığı büyük önem taşıyor. Bastian’da bunu hantal katırı Yika’yı bırakırken aslında ona iyilik yaptığını düşünmeye çalışarak yaşıyor. Ama içten içe de biliyor hata yaptığını. Bu yüzden belki de daha çok rahatsız oluyor.

Inside Out diye bir animasyonda çok güzel işleniyordu insanın anıları, hatıraları, yaşanmışlıkları ve sonrasında yeni tecrübelerle o anıların nasıl taban tabana değişebileceği. Ne zaman buna benzer bir şey okusam hep o aklıma gelir. Eğer henüz onu seyretmediyseniz, bu yazıyı burada bırakıp filme geçin diyorum. İnanın hiç alınmam. Bu kitapta da insanın anıları olmadan hiçbir şey dileyemeyeceğini savunuyor. Bilmiyorum siz ne düşünürsünüz bu konuda?

İnsan gerçekten anıları olmadan bir şey dileyemez mi?

Dileklerden çok anılara odaklandığım için yanlış yaklaşmış olabilirim ben bu soruya. O da şimdi dikkatimi çekti. Burada asıl düşünmemiz gereken dileklerimizdi belki de. Zaten bence bu kitapta ne istersek olabileceği fikrinden ziyade en çok ne isteyebileceğimizi düşündürüyor yazar bize. Böyle olunca da ister istemez siz de düşünüyorsunuz bu zamana kadar hayatta en çok ne istedim diye. Anılarınıza göz atıyorsunuz, geçmişe gidiyorsunuz. İşte o yolculukta tıpkı Bastian gibi en güçlü, en akıllı ya da en güzel olmanın aslında asıl isteğimiz olmadığını fark ediyorsunuz. 

İnsanın en büyük isteğinin en zayıf, en aptal ya da en çirkin olduğu anlarda bile kabul görmek, hatta sırf bunlar yüzünden sevilmek olduğunu anlıyorsunuz.

Bitmeyecek Öykü, tam ilkokul çağlarındaki çocuklara hediye edilebilecek nitelikte bir kitap aynı zamanda. Şahsen o yaşlarda olsam çok sevinirdim böyle bir hediyeye. İnsan kitaplarla bağ kurduğu kadar o kitapla tanıştığı insanlarla da bağ kuruyor. İnanın bir çocuğa okuma sevgisi aşılayarak onun hayatını değiştirebilirsiniz.
2

Henüz hiç yorum yapılmamış.

Yorum yazmak için giriş yapmanız gerekli