Şahane Hatalar, Bandersnatch ve Orphan Black
Yazarı Heather Mcelhatton’ı daha önce hiç duymamıştım. Zaten bu kitabı da hiç bilmiyordum ama ilk başta incelemek isteme sebebim, sanki daha önce böyle bir kitap hatırlıyor olmamdı. Hani ilginç hatalar sonucu yapılmış büyük keşifler, icatlar olur ya. Onlarla ilgili geniş bir araştırma, büyük bir çalışma zannettim. Ben de o tarz kitapları okumayı çok severim. Ama bu kitap öyle bir kitap değil. Farklı bir teknikte yazılmış uçuk kaçık bir macera romanı diyebilirim kısaca.
Bunu daha ilk sayfasında belirtiyor zaten. Peki ben neden buna rağmen bu kitabı okuma kararı aldım? Şahane bir hata da ben yapayım dedim kendi kendime. Çocukken bu teknikle yazılmış bir kitabı çok sevdiğimi ve o kadar aramama rağmen onun gibi bir kitap bulamadığım günleri hatırladım. Şimdi bir hata sonucu da olsa karşıma çıkmıştı. Kaç sayfa olduğu önemli değildi artık.
Bu arada fazla uzatmadan kitabın yapısından bahsetmem gerekiyor sanırım. Kitabımız her bölüm sonunda bize iki seçenek sunuyor ve hangisini seçeceğinize bir okur olarak siz karar veriyorsunuz. Söylenen bölüme gidince eğer ölmediyseniz yine iki seçenekle karşılaşıyorsunuz. Benim bu türde okuduğum kitap Mısır piramitlerinde geçiyordu. Oraya gidiyorduk ve başımıza gelmeyen kalmıyordu. Bazı seçenekler sonucu feci şekilde ölüyor, bazılarında hayatta kalıyorduk. Hatta bir tanesinde zengin oluyorduk. En başarılı sonuç da oydu galiba ama yapı olarak bir çocuk kitabından öteye gitmeyecek bir olay örgüsü vardı. İşte bu kitap onun yetişkin versiyonu gibi diyebilirim.
Böyle bir kitabı okumaya başlamadan önce tıpkı bölüm sonlarında size sunduğu seçeneklere karar verirken olduğu gibi, nasıl okuyacağınıza da karar vermeniz gerekiyor. Bir kere bitirince en baştan tekrar okuyarak farklı seçenekleri denemek bana biraz sıkıcı geldiği için hikaye bitince sürekli olarak bir önceki denemediğim seçeneğe döndüm. Böylece daha yeni okuduğum giriş ve gelişme kısımlarını yeniden okumak zorunda kalmadım. Ama tabii biraz zor oldu olay örgüsünü takip etmesi.
Ana kahramanımız liseyi yeni bitirmiş bir genç kız ve ilk bölüm, üniversiteye gitmek mi yoksa dünyayı dolaşmak mı gibi birbirinden alabildiğine uzak ama aslında kıyısından köşesinden bile olsa her lise son öğrencisinin düşündüğü bir ikilemle bitiyor. Ben önce sıkıcı olabilecek bölümleri bir an evvel bitireyim diye hep akla mantığa yatan seçenekleri seçtim ve birkaç bölüm sonra karşıma sevdiğim biri çıktı, seni seviyorum diyecek misin demeyecek misin gibi bir şekilde bitti bölüm.
Dediğim gibi her bölümden sonra sadece iki seçenek sunuluyor. Benim okuduğum eski kitapta bazen 3 seçenek sunulduğu da oluyordu diye hatırlıyorum ama emin değilim. Ve hiç sizi geriye döndürmüyor, bu yanlış bir tercih şu bölüme geri dön gibi bir şey yok, en fazla ölüyorsunuz. Her seçenek birbirinden alabildiğine farklı sonuçlara gebe. Ben de dediğim gibi önce mantıklı seçenekleri seçmiştim ve bakın başıma ne geldi:
“Seni seviyorum ifadesini asla kullanmamak sizin kendi seçiminizdi. Ama şimdi hasta yatağınızdan dinleyen herkese bağıra bağıra seni seviyorum diyorsunuz. Hemşirelere, hademelere, doktorlara.”
Hem güldüm bu sona hem de bu mu yani dedim. Kitaba başlayalı bir saat bile olmamıştı ve koca kitap bitti. Muhtemelen en kötü ve en kısa sonu bulmuştum. Bu arada kitap kesinlikle çocuklara uygun bir içerikte değil, kısaca +18 diyeyim ben. Yine de diğer seçenekleri merak edip hızlı hızlı okudum, bitirdim bu kitabı.
Bazı bölümler bitince ölmekle de kalmıyor, cennete ya da cehenneme gittiğinizi bile anlatıyor yazar şakacı bir üslupla. Yani birçok açıdan yetişkinleri de rahatsız edecek şeyler var ama bence hiçbir şeklide ciddiye alınarak okunması gereken bir kitap değil. Öyle yaparsanız siz de rahatsız olursunuz. Çerezlik filmler olur ya onların roman versiyonu gibi okudum ben hızlıca. Zaten 640 sayfalık bu kitap başka türlü 2 günde bitmezdi.
Kitabı okurken şimdiden benim için efsane dizi Black Mirror’ın en kötü bölümü olan Bandersnatch’ı hatırladım. Ondan da pek tat alamamıştım ben ve bu kitap da bence o ayardaydı. Hangi seçeneği seçerseniz seçin aslında yine yazarın hayal dünyasından öteye gidemiyorsunuz. Hatta çoğu zaman seçeceğiniz yolun pek bir önemi olmayabiliyor.
Öte yandan bazen yol ayrımları çok belirleyici oluyor. Maalesef bunu önceden bilemiyorsunuz. Bazı hikayelerin sonunda karakterimiz öyle farklı şekilleniyor ki, bu kadar da olmaz diye düşünürken aklıma yeni bitirdiğim Orphan Black dizisi geldi. Buralarda okuduğum bir yazı sayesinde keşfettiğim o dizideki karakterin birbirlerinden alabildiğine farklı olduğunu görünce kitabı o kadar yadırgamamaya başladım. Bu arada o dizide favori karakterim tabii ki Helena’ydı ve son bölümde kitabının isminin neden Orphan Black olduğunu açıklamaya çalışması çok güzeldi. Çok gülmüştüm ona, bu kitapta da bazı sonlarda çok gülüyorsunuz.
Şu an biten ama hakkında yazamadığım 4 kitap var ve en kolay tamamlayabildiğim bu olur diye düşündüm. Yoksa bu kitaptan hiç bahsetmesem mi acaba diye tereddütteydim. Ama bir şeye tekrar değinirim bu vesileyle dedim: Ben kitap tavsiyesi ya da incelemesi yazmıyorum, sadece bu hafta bunu okudum diye not düşüyorum. Bir yandan da sohbet, deneme, günlük ya da anı karışımı bir şeyler yazmış oluyorum. Başlıktaki diziler de aynı şekilde tavsiye değildir. Herkese hitap etmeyebilir. Zaten meraklıları seyretmiştir çoktan diye düşünüyorum.
Ben de yazıyı yazar gibi size iki seçenek sunarak bitireyim: Siz hiç bu yöntemle yazılmış bir kitap okudunuz mu? Okuduysanız yorum olarak paylaşın lütfen. Okumadıysanız sizce böyle bir kitap mı yoksa onlarca farklı kısa hikaye mi okumak daha güzel olurdu? Çünkü ben bazı sonları gerçekten beğendim ve onlardan daha iyi tek bir hikaye çıkabilirdi diye düşündüm okurken. Şimdiden bütün yorumlarınız için teşekkür ediyorum.
Eğer bu platforma hâlâ üye değilseniz buradan ücretsiz üye olabilir,
her gün yazılan yazılardan notlar alabilir ve beğendiğiniz yazıları listeleyebilirsiniz. Hatta isterseniz siz de yazmaya başlayabilirsiniz…
Dün gibi hatırlarım ben de bir gün böyle tek bir yazıyla başlamıştım yazmaya.
1
Teşekkürler, şu an Murakami'nin Sahilde Kafka'sını okuyorum. Bu kadar güzel başlayacağını bilsem bu kitabı hiç okumadan direkt onu alırdım.