Özgür K. @Ozgur_K._1391

Birkaç Parça Yazı

Zamanın başından beri her adımda değişmiş, gelişmiş ve hayata tutunmak için hayata karşı bir savaş vermişiz. Bu savaşta, doğal seçilimde, adaptasyon başarılı olmuş ve organizmayı yaşatmıştır. Kökleri derinlere ulaşan bitki kurak bir toprakta, kamufle olan böcek ormanlarda, avını yakalayan memeli bozkırlarda hayatta kalmıştır.


Adaptasyonu sadece biyolojik varlıklar özelinde değil, varlığın her karesinde görebiliriz. Sanat akımlarındaki değişim, dünyanın insan ruhunda yarattığı değişimlerle uyumlu bir şekilde ilerlemiş; teknoloji, insanları yepyeni dünyalara sürüklerken kullanıcı beklentileri ise teknoloji firmalarını daha iyiye, daha işlevsele, daha doğa dostu olmaya itmiş, bu sürece ayak uyduramayanlar yok olmuş/olmaktadır.


Değişim, biz farkında olmadan sarmalamıştır bizi bir koza misali. Bilmemiz gereken en önemli şey Herakleitos’un şu sözleridir: Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.


Bu görünmeyen itki, günümüz gerçeği olarak tüm dünyada kendini hissettirdi: Pandemi.


Beklenmedik bir anda ortaya çıkıp insanlığı büyük bir değişime sürükleyen bu salgınla fark ediyoruz adaptasyon gücümüzü, hayatımızın aniden bir değişime uğradığını ve bunun bizi yepyeni bir yola sürüklediğini. Düşünmeden yaşadığımız kimi “normaller”in artık yanlış olduğunu, yarattığımız “yeni normaller” ile hayatımıza devam etmemiz gerektiğini anladığımız, değişimin artık gözle görülür bir boyut kazandığı günleri yaşıyoruz.


Yüzleşmek zorunda olduğumuz pandemi gerçeğinin bizler üzerindeki değişim gücü, çağın bilim, sosyoloji, felsefe, siyaset ve birçok alandaki ilerleyişini etkileyeceği gibi sanatta da büyük değişimlere sebep olacaktır.


Bu büyük değişimin başladığı zamanda üretilecek olan proje için daha güçlü bir konu olamayacağını düşünmekteyim.


Özetle konsept önerisi şudur: Pandeminin bizler üzerindeki değişim yaratma etkisi ve zamanın başından beri bizi destekleyen adaptasyonun yaşatan gücü. 



05.11.2020