Özgür K. @Ozgur_K._1391
Özgür K. @Ozgur_K._1391

Ölüm Üzerine 01


Ölümü beklediğiniz hastalıklar vardır. Tedavisi olmayan, yapılan şeylerin ise kalan kısa ömrünüzü birazcık daha uzatabilmek için yapıldığı. Çevrenizden mucize hikayeleri dinlersiniz bu dönemde. Herkes anlatır, tavsiyeler verir hasta yakınlarına. Dediğim gibi, yapılacak bir şey yoktur.


Birçok kez ölmek üzerine fanteziler kurmuşluğum vardır. Ölüm benim için güzel bir kaçış gibiydi çoğu zaman, hayattan, üzüntülerden, hayal kırıklıklarından… Çoğu kişinin düşünmek istemediği bir konuda bu şekilde rahat konuşmam bundandır.


Şimdi ise ölümün tamamen farklı bir yerindeyim. Ölüm döşeği kavramını derinden hissediyorum. Annem yatıyor, tedavisi ile ilgili bir umudum yok. Ama hala yaşamaya çalışıyor, istemediği bir hayata tutunuyor. Hayatı boyunca yaptığı gibi. Hayattan hiçbir güzellik almadan yaşamış, sırf bir imtihan diyerek, bir tanrıya tutunarak, acılara göz yumarak.

Beni farklı bir yerde gibi hissettiren ise ona karşı tutumum. Hiç sevememiştim onu. Hep ölmesini istemiştim. Hayatımı ona benzememeye, onun yaptığı hataları yapmamaya adamıştım. Beni ben yapan şeyleri böyle böyle inşa etmiştim. Şimdiyse, son birkaç yılda yaşanan değişiklikler sebebiyle daha farklı bir ilişkimiz var. Artık birbirimizi anlamaya çalışıyoruz. Daha doğrusu onun şu an bir şeyleri anlayabilecek gücü olmasa da, güçten düşmeden az bir zaman önce anlamaya yeltenmesi sebebiyle ona olan duygularım değişmeye başladı. Ona benzememek için geliştirdiğim merhamet, hoşgörü ve önyargısızlığı önceleri kendimi sevmek için kullandım, şimdilerde ise onu sevmek için kullanmaya çalışıyorum. Çünkü ona benzememek için kendime kazandırdığım bu değerleri ondan esirgeseydim, bana hissettirdiklerini ona yaşatmaktan başka bir şey yapmamış olacaktım. Bu da beni, tüm amacımın büyük mağlubiyeti altında paramparça edecekti her şey için çok geç olduğu bir zamanda.


Önceden ondan nefret ederek ölümünü istiyordum. Hayatımda olmasını istemediğim bir karakterdi o. Niye böylesine kin tutmuştum? Sevmedi diye mi? İlgi göstermedi diye mi? Yalnız hissettirdi diye mi? Yaptığı hataların ve sevmediği hayatının yankılarına maruz bıraktığı için mi? Bilmiyorum. Belki hiçbiri belki hepsi. Ama biliyorum ki defalarca diledim tanrıdan, ölmesini. Hiçbir duama karşılık bulamadım. Sonraları dua etmeyi de bıraktım zaten. Beni o hayatın içine atıp kaçan, herkese bunca acı yaşatan tanrıdan hiçbir şey dilemek gelmedi içimden. Tanrıdan da tanrıcıklarımdan da vazgeçmiştim.


Birkaç ay önce, hayatında gerçekleşecek değişimlerin ilk dalgaları kıyıya vurunca, aramızdaki ilişki de değişmeye başlayınca, ona olan duygularım da değişmişti. Artık kendisi için bir hayat kurabilirdi ve bu onu mutlu edebilirdi. Özgürlüğü tadacaktı, belki sevmeyi ve sevilmeyi. Bunu gerçekten istedim onun için. Kırk yılı devirdiği hayatından bir kez olsun tat almasını… Bize verememiş olabilirdi sevgisini, bunu hiç sevilmemesine bağlamak istedim, bir bahane bulmaya ihtiyacım vardı çünkü. Ama kendi için bir şeyler yapınca tüm bunlar değişecek diye düşündüm. Hayata karşı tutumu, sevgisini yaşama biçimi, bize tavırları; değişecekti de. Ama geç kalındı galiba tüm bunlar için. Çünkü şimdi ölümü bekleyen bir hasta oldu. Onun için hayalini kurduğum çoğu değişimi yaşayamadan çökmeye başladı vücudu. Yine özgür olamadı, ama en azından artık yanında ben varım. Yaşayamadığımız şeylerin yerini asla dolduramayacağız, şimdi önemli olan yine bir şeyleri keşke yaşansaydı demeyecek şekilde yaşamaya çalışmak.


Hep bastırdığı kimi özellikleri ortaya çıkıyor yavaş yavaş, pişmanlıkları, üzüntüleri, kırıklıkları. Kendisi için yaşaması gerektiğini yeni fark ediyor, belki yeni dile getirebiliyor. Ancak bir şeylere katlanacak gücü ve hayatı kalmayınca katlanmaktan vaz geçmesi ise, onun kendine yaptığı en büyük kötülük. Onun yüzüne vurmak istediğim tonlarca hatası var, söylemek istediğim kırıklıklar, üzüntüler, benden çaldığı anne sevgisi, sevilme umudu, güven… Ama yapamıyorum. Onu sevmeye çalışmak isteği daha ağır basıyor şimdi, belki göreceğim ufak sevgi kırıntılarının beklentisi. Beni değiştiren şey tam olarak ne bilmiyorum, bilemeyeceğim de.


Önceleri keşkem doğmamış olmaktı, onun kızı olmak istememekti, bu hayatı yaşamak istememekti. Şimdi ise keşke daha farklı olsaydı diyorum. Keşke hakkını verebilseydik yaşarken. Keşke kendini biraz olsun sevebilseydi, bizi de böyle bir sevgisizlikle sınamasaydı.


Beni ilk defa ojeli görüyor, çok hoşuna gittiğini söylüyor her seferinde. Giydiğim elbiseler, etekler… Gözündeki özlemi görebiliyorum. Keşke onunla yaşarken de böyle olabilseydim diye düşünüyor. Biricik kızı, onunlayken asla kendisi olamamıştı, onu sevmemişti. Sonra kendi hayatını çizmeye başlayınca değişmişti. Ama bunlarda onun hiçbir emeği, katkısı ve desteği olmamıştı. Buna üzülüyor belki de. Anne olarak hiçbir iyi değişimimi görmemiş, yanımda olmamıştı. Çünkü onun önceki hayatında tüm bu değişimler birer yanlıştı.


Geçen gün kendisine oje sürmemi istedi. Hala çekiniyordu abdest namaz meseleleri yüzünden ama içinden gelen bu isteği bastıramadı. Yirmi bir yaşındayım ve anneme ilk defa oje sürdüm. O an keşke her şey daha farklı olsaydı diye geçirdim içimden. Keşke bunu yıllar önce yaşasaydık. Baş başa içtiğimiz bu kahve, yediğimiz bu tatlı, hayatımla ilgili ona anlattığım şeyler, keşke daha farklı bir zamanda yaşansaydı.


Şimdi yine ölmesini istiyorum içten içe. Ama çok farklı bir sebeple. Artık bu acıları çekmesini istemediğimden, ona üzüldüğümden ve onu sevdiğimden. Bu kadar dertle o yatakta yatmasına gönlüm el vermediğinden. Şimdi, sevdiği birkaç insan yanındayken, daha fazla derdi olmadan, daha fazla elden ayaktan düşerek başkalarına muhtaç olmanın getireceği üzüntüyü yaşamadan kurtulsun istiyorum bu hayattan. Yeterince acı çekti. Daha kötüsünü görmesini istemiyorum, görmek istemiyorum.