Esmanur @Esmanur_1384

'Yazma Sanatı' Hakkında

Yazı yazabilmenin tek çaresinin yazmak, yazmak ve biraz daha yazmak olduğuna dair inancımın yanı sıra tanıdığım kimi yazarların ve şairlerin bu işi nasıl yaptıklarını hep merak etmişimdir. Her kitabında bir insanın hayal gücünün ne kadar sınırsız olabileceğine şahit olduğum ve kariyerinde yazma işini öğretmek için yaratıcı yazarlık dersleri de veren Stephen King’in yazma serüvenini okuyucuyla paylaştığı bu kitabını okuma nedenim de aynı meraktan kaynaklandı.


Kitabın önsözünde yazarlığın insanca, editörlüğün ise tanrısal bir eylem olduğunu söyleyen ve bu yüzden editörüne teşekkür etmeyi de unutmayan King, ‘Yazma Sanatı’ ismini verdiği kitaba kendi hayat hikâyesini anlatmakla başlıyor. İlk öyküsünü ilkokul birinci sınıfta Combat Casey öykülerini taklit ederek yazar ve bu öyküyü annesine okutur. Annesi “Bu çizgi roman dergileri çok saçma sapan şeyler, iddiaya girerim sen bundan daha iyisini yaparsın Stevie” diyerek yeni bir öyküyü de tek başına yazmasını ister. King, kendi yaşadığı yazma deneyiminin yazarlığın özünde olduğunu ve diğer yazarların da benzer aşamalardan geçtiğini “yaratıcılıktan önce taklitçilik vardır” sözleriyle ifade ediyor.

King’in yazıyla ilişkisi neredeyse hiç kesilmiyor; okul gazeteleri, öyküler, sadece aile üyeleri ve akrabaların satın aldığı evin bodrumunda basılan gazete ve dergiler… Bu yüzden iyi bir yazar olmak için iki tavsiyesi var; Çok okumak ve çok yazmak!


Ben bu işi çok ciddi nedenlerle yapıyorum; aşk, para ve tutku.


Gençlik yıllarında aldığı ret cevaplarını, bir tahtada biriktirdiği günlerde bir yazısı reddedilince tahtaya yeni bir çivi daha çaktığını ve arkasına yaslanıp Fats Domino’dan “I’m ready” şarkısını dinlediğini söylerken şunu da eklemeyi unutmuyor: “Aslına bakılırsa kendimi iyi hissediyordum. Henüz tıraş olamayacak kadar gençseniz, iyimserlik başarısızlığa mükemmel bir yasal yanıt oluşturuyor.”


Kitap boyunca oldukça sık bahsettiği eşi Tabitha ile üniversitenin okul kütüphanesinde karşılaşırlar ve aynı yazarlık atölyesine giderler. Tanıştıktan bir buçuk yıl kadar sonra evlenirler. King her yazarın somut ya da soyut bir ‘ideal okuru’ olduğunu söyler. Kendisi de bir kurgu yazarı olan eşi Tabitha King onun ideal okurudur. Öykülerinin bazı kısımlarını eşini etkilemek için yazdığını ya da bir kısmı yazarken eşinin tepkisini hayal ettiğini söylüyor.


Yazdığı birçok öykünün yahut öyküdeki mekânların gerçekliği ile ilgili çok fazla soru aldığını söyleyen King, bunlara şöyle cevap vermektedir: “İyi öykü fikirleri kelimenin tam anlamıyla yoktan var oluyorlar. Boş bir gökyüzünde dosdoğru üstünüze geliyorlar, daha evvelden birbiriyle hiç ilişkisi olmayan iki fikir bir araya gelip güneşin altında yepyeni bir şey oluşturuyorlar. Sizin işiniz bu fikirleri bulmak değil, fakat kendilerini gösterdikleri anda onları tanımaktır”


Yazarken fikir avcılığına soyunup etrafta flanör gibi gezmenin çok da elzem olmadığından bahsetmiştik. Kimi yazarlar için yazı yazdığı yer minik bir çay ocağı, kimisi için bir sokak bankı, kimisi içinse bir kütüphane masası olabilir. Yazı yazdığınız yerin, çok uzağı görebildiğiniz yer olması gerekmekte ve bunun için çaba harcamalısınız. Yazmak her zaman bir telepati işi olmuştur. King’in de dediği gibi; “Siz kendi uzağı gören mekânınızı inşa ederseniz bunu bir ağacın tepesinde, Dünya Ticaret Merkezinin çatısında veya büyük kanyonun kenarında oluşturabilirsiniz.” Önemli olan keşif budur diyebiliriz, yoksa yoldan geçen bir kadının hikayesini bilmeseniz de olur.


Yazarlıkta acemiler, betimlemenin etkili bir yazı için önemli olduğu fikrine kör bir inançla bağlı olabiliyorlar. King’in romanlarında da kullandığı betimleyici dil de dikkat çeker ama yazar bunda da bir sınır gözetilmesi gerektiğini savunmaktadır. “Kaba mukayeseler yaparken dikkatsizlik etmek kolaydır, fakat ayrıntılarla kılı kırk yaran bir titizlikle yaklaşmak da yazmanın bütün eğlencesini alıp götürür. Ne yani masanın üzerinde doksan altı santim uzunluğunda, altmış santim eninde, elli santim yüksekliğinde bir kafes duruyor mu diyeceğim? Bu bir yazı değil, kullanma talimatı olur ancak.”


King, yazma işine başlarken önemli saydığımız uğraşlarımızda olduğu gibi ciddi bir tutum sergilenmesi gerektiğini savunmaktadır. Yazma işlemine başlarken sinirli, heyecanlı, umutsuz, çaresiz hatta yüreğinizde asla aktaramayacağınız bir duyguyla da oturursanız oturun, asla o boş kâğıdın başına hafife alarak oturmayın. Bir kızla evlenmek istediğiniz için ya da dünyayı değiştirmek için yazıyor olabilirsiniz. Ancak ciddiye alırsanız işimizi yapabiliriz.


Yazı yazmak için insanda bulunması gereken birikimi marangoz dedesinin alet kutusuna benzetiyor yazarımız. Yeteneklerinizi en iyi biçimde ortaya koyarak yazmanız için kendi alet kutunuzu oluşturmanız ve onu hep yanınızda taşıyabilmek için gerekli kasları geliştirmeniz gerekiyor. Bu kasların neler olduğunu az çok tahmin edersiniz. Fakat King bir cömertlik daha ederek alet kutusunun düzeni ile ilgili de bilgi veriyor. “Kelime dağarcığınızı alet kutunuzun en üst rafına yerleştirin ve onu geliştirmek için hiçbir bilinçli çaba harcamayın.” Yazınıza yapılabilecek en büyük kötülük söyleminizi kelimelerle süslemeye kalkmak ya da kısa ifadeleri basit gördüğünüz için uzun cümle arayışlarına girmek olabilir. “Alet kutunuzun üst raflarında gramer de olsun; grameri öğrenemiyorum bahanesinin arkasına da sakın saklanmayın. Her ne yazıyorsanız yazın okunabilir bir şeyler yazmak için dil bilgisine ihtiyacınız olacak.” Dil bilgisi ve kurallarına uygun olmayan bir yazı, değilse çeviri mutlaka okumuşsunuzdur ve sadece sıkıcı değil okunamaz örneklerinin de olduğuna hak verirsiniz. Ancak yazar bir gerçeğin de altını çiziyor ki; kendine has dağınıklığın çekici bir yanı vardır. Ben bunun yazmak gibi hayatın bir çok alanında olduğuna da inanıyorum. 


Ayrıca bir sahneyi anlatmanın yazı dışındaki yollarından biri de fotoğraflamak olabilir. Her iki üretimin alet çantaları farklı olmakla birlikte dünyanın ilk görüntü işleme ile rota planlaması yapabildiğiniz masaüstü kamera taşıma robotunu incelemek isterseniz bu linkten detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.


9
Esmanur @Esmanur_1384

Teşekkür ederim

Mücahit Muhammet Karakuş @Mucahit_Muhammet_Karakus

Uzun zamandır merak ettiğim bir kitap hakkında olunca biraz da tereddüt ettim başlığa tıklarken ama çok güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık.

1

Yorum yazmak için giriş yapmanız gerekli