Neden platonik aşk demişler?
Roman, birbiri ardına mitolojileri sıralayarak. Önce hikâyenin geçtiği dönemin çerçevesini çiziyor. Ondan sonrası ise felsefi dokunuşlarla örülmüş satırlarla bir aşk hikâyesinin peşi sıra akıp gidiyor. Romanı okurken Sokrates ve Platon’un felsefesi üzerine herkesin anlayabileceği basitlikte pek çok şey öğreniyorsunuz ve acaba Platon’un hangi eseriyle onu okumaya başlasam diye düşünüyorsunuz. Kitapta Platon sadece filozof olarak değil aynı zamanda sanki bir sufi gibi karşımıza çıkıyor.
Platon'un Aşkı, antik çağa ve felsefesine dair okuyucusuna pek çok şey katıyor. Yazar, edebiyata olduğu kadar felsefeye hâkimiyetiyle de hayranlık uyandırıyor. Öte yandan Rafet Elçi’nin her romanında olduğu gibi bu romanında da aşk var ki özellikle "platonik aşk" lafının nereden geldiğini merak edenler okumalı.
Romanın konusu kısaca şöyle: Hocasının öldürülmesinin ardından Atina’yı terk eden Platon, İtalya’nın güneyindeki sahil şehri Taras’a gelir. Burada felsefesinin temellerini atmak niyetindedir. Fakat misafir olduğu evde Harmonia ile karşılaşır; Taras’ın filozof kraliçesi Harmonia ile… İkisi de bu karşılaşmanın neticelerinin farkındadır. Yüzyıllarca konuşulacak bir aşk doğar. Fakat aralarında bir engel vardır; Platon’un idealleri. İşte bu yüzden Platonik bir aşktır bu. Platonik aşka adını veren aşktır... Platon’un idealleri uğruna sevdiği kadından vazgeçmesi ve bu aşkın Harmonia üzerindeki dönüştürücü etkisi ile kavuşmalarını ölüme bırakmaları kitabın en etkileyici kısımlarından.
Kitap, her biri kendi içinde kısımlara ayrılmış dört bölümden oluşuyor. İlk bölümde Harmonia'nın dünyaya gelişi ve anne babasıyla olan ilişkisi; ikinci bölümde Platon'un Sokrates'in öğrencisi olma serüveni; üçüncü bölümde felsefesini ve hocası Sokrates'i anlatmak için oradan oraya gezen Platon'un Harmonia ile karşılaşması işleniyor. Son bölüm ise kapanış niteliğinde, bütün olaylar nihayete eriyor.
Kitapta altı çizilecek pek çok cümle var. İlk satırlarında Herakleitos’un “İnsanın karakteri kaderidir” sözüne yer veren kitabın devam eden pasajlarında “Bedeli ödenmiş bir ahlak gerçek bir ahlaktır” gibi yazarımızın kendi fikirlerini özdeyişe çevirdiği pek çok cümle daha var. Romanı okumaya ara verdirip bir süre düşünmeye sevk eden etkili cümlelerden biri de
“Şayet Kötü, İyilik'te korkulacak bir şey görmüyorsa, o İyi'den korkmak gerekir” lafzı. “Bir gün gelip bitecek bu hayatın içinde bu sonsuz arzuların sebebi ne?” diye soran yazarın başka bir yerde kahramanına “Yücelik bulaşıcı bir şeydir dostlarım” diye seslenmesi ise insanlık adına umut aşılayıcı.
Metni vurucu hale getiren ise Sokrates ve Platon’un fikirlerinin yanı sıra Harmonia'nın Platon’a olan soruları. Öyle ya; cevapları etkili kılan, her şeyden ziyade soruların niteliği ve güçlü oluşudur.
Rafet Elçi romanını ölümsüz aşka inananlara ve idealleri için yaşayanlara adamış. O halde biz de; daha çok asker istediği için evliliği yasaklayan Roma hükümdarına karşı durup sevenleri gizli saklı evlendirmesi nedeniyle yakalanarak öldürülen Aziz Valentine’ni selamlayalım. Zira 14 Şubat tarihi onun ansına sevgililer günü ilan edilmiş.