İmamoğlu'nun siyasi geleceği, Türkiye'nin siyasi dinamikleri açısından büyük bir merak konusu.

AKP açısından bakıldığında, İmamoğlu'nun kontrol edilebilir bir dönüşüm ihtimalini simgelediği düşünülüyor. Erdoğan sonrası dönemde, kutuplaşma yerine kontrollü geçişe uygun aktörler aranacak. İmamoğlu, sağ-muhafazakâr seçmenle kurduğu sembolik yakınlık ve pragmatik yönetim anlayışıyla bu role aday olabilir.

Ancak asıl mesele, İmamoğlu'nun CHP'li olup olmadığı ya da CHP'nin içinde doğmuş yeni bir 'merkez sağ' figürü olup olmadığıdır. Bu soru, partisel sadakatten çok daha fazlasını içeriyor.

İmamoğlu, bu eşikte bir karar vermek zorunda: Tarih onu bir 'geçiş figürü' olarak mı yazacak, yoksa yeni bir paradigmanın kurucusu olarak mı?

Eğer CHP kimliğini içeriden dönüştürerek yeni bir siyasal tahayyül inşa edemezse, bu durum, onun AKP sonrası dönemin kontrollü liderlerinden biri hâline gelmesiyle sonuçlanabilir.