EmirhanSenyurek @EmirhanSenyurek_1006

Ortaçağ - Rönesans Halk Kültüründe Karnaval ve Kamusal Alan İlişkisi

resmi bayramlarda ve karnaval dönemleri haricindeki günlük yaşam içerisinde bu durumu var olan doğal anlamının dışında kullanarak yönetimi sağlarlar. Oysa karnaval en çok korkulan ölümü bile yeryüzüne indirerek normalleştirir. Zıtlıkları bir arada barındıran bu dünya içerisinde korkulan her şey hayatın olağan bir parçası olarak algılanır. Karnaval meydanı her anlamda var olan korkunun yenildiği yerdir bu anlamda etkinliği en yüksek kamusal alanlardan biridir. Bunlar sonucunda ruhun değil bedenin, düzenin değil özgürlüğün kutsanması gerçekleşir. Sınıf öncesi toplumda ölüm korkusu da doğa karşısında duyulan korkunun bir parçasıdır. Korkuyla baş etmenin bir yolu kork kaynağına karşı birlikte gülmedir. Bu yön Rabelais’nin eserindeki “ neşeli ölüm” tasvirlerinin grotesk niteliğinde açıkça görülür. Antik kompleks içerisinde ölüm, “yeni yaşamın doğuşu”, “doğurganlık” ve “büyüme” gibi pozitif ögelerle ilişkilidir. Rabelaisci gülme de ölüm karşısındaki korkuyu dağıtır ve var olanı olumlar. (İlim. 2017. S166). Sonuç: Halk kültürünün ve edebiyatın kamusal alan üzerindeki etkilerine yukarıda değindik. Bu durum bir karşı kültür olan karnavalların sonraki dönemlerde geçirdiği evrim ile birlikte toplumsal devrimler gerçekleştirebilecek güçte bir kavram olduğunu gösteriyor. Halk kültürünün merkezi saran ve kesinlikle pasif bir durumda var olmayan özellikleri sayesinde üst yapıda da değişimlere sebep olmuştur. Öyle ki karnavala has olan samimi dil sonraki dönemlerde ruhban sınıfınca da yer yer benimsenmiştir. Öyle ki, bazı rahipler vaazlarını halk dilinde ve hatta küfürler eşliğinde vermeye başlamışlardır.2 “Dar anlamıyla parodi değil, grotesk gerçekçiliğe giren bütün diğer biçimler, işledikleri konuyu itibarsızlaştırır, onları yukarıdan alıp dünyaya indirir, ete kemiğe büründürür. Bu, bu türü, Ortaçağ’ın bütün yüksek sanat ve edebiyat biçimlerinden ayıran kendine özgü bir özelliktir. (Bahtin. 2019. S46).” Bu bağlamda karnavallar ve halk kültürü elinde bulunan çeşitli araçlar ile kamusal alan denilen şeyin içerisinde var olmak bir yana onun kendisi haline gelmiştir. Günümüzde bu olguyu bu şekilde algılamıyoruz. Karnaval ortamı her ne kadar kendi iktidarını hiçbir zaman kuramamış ve devrim niteliğinde toplumsal değişimler yaratamamış olsa da, egemen güçleri her zaman eleştirmiş, onları tekrar yeryüzüne indirmiş ve çeşitli değişimlere sebep olmuştur. Rabelais’in hayal ettiği insan belki de hiçbir zaman var olmayacak bir ideadır, fakat hal kültürünün karnaval ortamında bir gelenek halinde doğurduğu, Rabelais’in eserlerinde gelen nesillere aktarılan saklı güç kendisini Rönesans ile gösterdi ve belki de hala belirli kavramların içerisinde gizlenmiş bir şekilde gücünü korumaktadır. Bahtin, Rabelais ve Dünyası adlı eserinde bu tartışmaları geniş bir şekilde işler ve karnaval her ne kadar kendi iktidarını


2 İlim. Bahtin. (2019: S.182).