S Koray Uğurlu @S_Koray_Ugurlu

Ben Babamın En Kötü Yatırımıyım - Öykü 02

Hani denir ya, "nereden başlasam anlatmaya". Tam da şu andan başlıyorum: yıl 2015, ay Ekim, gün 1, saat 04.05. Geçmişin ve geleceğin eşit adımlarla ilerlediği ve ikisinin de ayağının üzerinde olmadığı an, şu anda. Gözünüzün önüne uçsuz bucaksız bir çöl gelsin, rüzgârın kumları ahenkli savurduğu. Gerideki her adım silinmeye mahkûm, üzerinden yeterince zaman geçmesi şartıyla. İlerideki her adım çöle işlenmeye mecbur, çöl var olduğu sürece; ki bildiğim kadarıyla çöller kolay kolay yok olan şeyler değiller.

Şu anda bunları yazıyorum ve geçmişte yazdıklarım ile gelecekte yazdıklarımı bir arada tutmaya çalışıyorum çünkü her anlatının bir kurgusu olması gerek. Ayak izleri varsa burada görünürde, geride de görünenlerinin olması gerekir, biraz silik de olsa.

Fazla değil, biraz geçmişten bir anımı anlatarak başlıycam size anlatacaklarımı.


Kadıköy'de Moda Sahili, 2013 Kasım'ının ortaları; yıkılan çok fazla duvarım var ve beynimin içine artık güneş sızıyor. En dibe vurmadan yükselemezmişsin; hayır, farkına varacak kadar düşmeden tutunmaya cesaret gösteremezsin çünkü dünya öyle bir yer ki her zaman daha dibi var ve her zaman kaybedebileceğin daha fazla şey var. Hatta sadece yaşayanların değil, ölülerin ve anıların bile.

Bir derbeder gördüm, bağırıyordu "Cesaret edin lan, korkmayın amına koyim, şımarık korkaklar, lan korkmayın oğlum, en fazla biraz daha kaybedersiniz!". "Sen!" dedi bir çocuğa, "Sünnet oldun ama hâlâ sikiş peşindesin; korkmayınca korkmuyor işte insan, yeter ki istesin!".

Açıkçası ben cesaret edemezdim ama o geldi yanıma, "Kağıt paran var mı, moruk?" dedi. Ellerim ceplerimi tedirginlikle karıştırırken, "Bozuk olsa olmaz mı?" diyebildim. "Onlar ısıtmıyor be" dedi. O kadar boş bakmışım ki izah etmeye başladı, "Tamam, bi' Ferrarimi satmadım ama para sikimde değil, üşüyorum!” dedi. Bakışını benden eğip, burnunu çekti, “Ağaç yakmaya da kıyamıyorum.” diye devam etti, söylerken yapmışcasına üzüldü sanki. Sonra o ruh hâlini üstünden silkelercesine heyecanla bana doğru kaldırdı bakışını, “Zaten ağaca en büyük hakaret de para yapılması değil mi; yakalım da onurunu kurtaralım be moruk!". Mırıldanamadım bile. Paralel evrende sıradan bir aziz, Lidya'da takas edilen son tavuk, çölde yüzyıl sonra yağan yağmurun ilk damlası olabilecekken şu anda burada bir tür dilenci olmuş.

Buna benzer birkaç saçma şey daha aklımdan geçerken "Abi" dedim, "Gel şu ileride bir bankamatik var, biraz yakacak çekelim".




FullSepp Sponsorluğu:
Bu güzel platformun güzel sponsorundan da bir ufak bahsedelim. Özellikle İstanbul'a yakın olmasıyla birlikte bütün Marmara Bölgesi için orta nokta sayılabilecek konumda, hem doğada hem de konforlu bir tatil için ideal bir yer. Biraz sakince bir vakit geçirmek istiyorsanız kesinlikle tavsiye edebilirim.