"Anlatamıyorum galiba!" diyordu, gözlerimin içine bakarak ve konuşmanın başından beri gittikçe büyüyen gözleri daha da kızarırken. Varoluşunun tek sebebi içimden çıkabilecek en tiz sesi yaratmak olan tel öyle bir titredi ki izahı yeryüzünde yaratılmış hiçbir dilde yoktur...

 

"Anlatamıyorum galiba!" diyen, yahu ne zamandır anlatmaya çalışıyorsun, bir düşünsene. Bir düşünsene en son ne zaman 'gerçekten' bir şey anlatmaya kalktın? En son ne zaman 'gerçekten' kendini baştan sona izah ettin? En son ne zaman doğumundan, geldiğin o son ana kadar eksiksiz olarak bütün yaşadıklarını kendi gözlerinden başka bir insanın gözlerinde canlandırabilmesi için çaba harcadın da kendini 'gerçekten' bir şey anlatmış hissettin? En son ne zaman bir şey anlatabilmiş olduğunu 'gerçekten' hissettin? En son ne zaman ya da hayatında hiç, 'gerçekten' bir şey anlatabilmiş oldun mu sen? Sen, ne sevincini ne üzüntünü ne kederini ne derdini ne mutluluğunu ne aşkını ne arzularını ne hayallerini ne de hayatında senin hormonlarını harekete geçirebilecek herhangi bir şeyi anlatmayı 'gerçekten' denedin mi? 'Gerçekten' başarabildin mi? Daha acizi, sana bu 'gerçekten' öğretildi mi? Sana kimse bunu 'gerçekten' anlattı mı? Kimse karşına çıkıp da, "Biz insanlar, hani duygusal yaratıklar, hepimiz apayrı yaşantılardan dolayı bambaşka bakış açılarına sahip farklı algı kutuları olarak bir başkasını anlayabilme konusunda o kadar aciziz ki kimi zaman 'gerçekten' birisini anlamak için bir ömür yetmez. O yüzden çabalayacağınız şey anlatmak değil, paylaşmak olsun." dedi mi?

 

Evet, anlatamıyordun. Anlatamıyordun, anlatamazdın ve vakti gelse dahi zaten anlatamayacaktın. Gözlerinin çaresizce büyümesinin tek sebebi bu acizlikti zaten. Adeta içeri daha fazla ışık girmesi ve beyninin kör olması ümidiyle açılıyordu o gözler. O kadar çaresizdin.

 

Ben hiç sevmem o sözleri. " Anlatamıyorum galiba, anlatabildim mi" gibi sözler, en boktanları onlardır. Sor direkt karşındakine "Anladın mı?" diye. Karşındakinin zekasını test etmek için sormuyorsan bu soruyu sormaktan geri durmanın ne anlamı var!? "Anladım." diyorsa ve gene de anlamayıp aslında sadece seni geçiştiriyorsa hesap da sor! Anlamak zorunda olmayan ile anlatan arasında yersiz bir geçiştirme oyunu başlarsa o oyun o iki kişinin iletişiminin önce savaşı sonra mezarı olur, 'gerçekten'. Ve tekrardan hatırlatmak gibi olmasın ama şöyle söyleyeyim:Mezarlıklar 'gerçekten' çok sessiz yerlerdir, bilmem anlatabildim mi?