muhammeddönmez @muhammed

EŞEK KULAKLI ASLAN

EŞEK KULAKLI ASLAN
 
 
 
Bazı aslanlar akılsızdır…
 
 
 
 
Günlerden bir gün yemyeşil ormana öyle bir kar yağmış ki ağaçlar, göller ve dağların tamamı bembeyaz bir örtüyle kaplanmış. Günlerdir minik bir kar tanesi bile yere değmemişken, tüm orman bir anda bembeyaz olmuş. Bu sırada kar yağışının altında ilerleyen bir aslan göze çarpıyordu. Diğer tüm hayvanlar sıcacık evlerinde otururken bu aslanın dışarıda ne işi olabilirdi? Soğuktan titreyen aslan, garip bir ses duydu! Bu garip ses midesinden geliyor ve karnı gurulduyordu; çünkü günlerdir aç geziyordu. Başını kaldırıp gökyüzüne baktı. Kar taneleri öylesine hızlı düşüyordu ki bir an şaşırıp kaldı. Yeniden etrafına bakmak istedi fakat bembeyaz karlardan başka bir şey göremiyordu. Aç karnını doyurmak için titreyerek yoluna devam etti. Kar yağıyor olsa da ilerlemek zorundaydı, çünkü günlerdir midesine tek bir lokma girmemişti.
Bembeyaz karların üzerinde ilerleyen aslan, az sonra gördüğü şey karşısında çok mutlu oldu! Sonunda aç karnını doyuracağını hissederek karşısında gördüğü evlere doğru ilerledi. Bu evler, ormandaki diğer hayvanların yuvalarıydı…
İlk önce tavşanın kapısını çaldı ve beklemeye başladı. Tavşan kapıyı açtığında içerideki nefis yemeklerin kokusu, aslanın burnuna doluverdi. Masum bakışlı tavşan konuştu:
-         Aslan kardeş hoş geldin! Şu karlı günde neden dışarıda gezersin? Seni hangi rüzgar buralara kadar getirdi?
Aslan aç karnını tutarak konuşmaya başladı:
-         Sorma tavşan kardeş! Günlerdir aç geziyorum. Eğer sende yiyecek bir şeyler varsa getirir misin? Bu iyiliğini asla unutmam!
Aslana acıyan tavşan koşarak içeri girdi ve biraz sonra elinde leziz mi leziz, turuncu mu turuncu nefis bir havuçla geri geldi.
-         İşte! Bu havuç karnını doyurur aslan kardeş.
Diyen yardımsever tavşan, elindeki havucu gülümseyerek aslana uzatmıştı. Oysa aslan hiç memnun olmamıştı. Çünkü o sadece et yerdi! Tavşanın et getireceğini düşünen aslan, karşısında havuç görünce sinirlendi. Aç karnının da etkisiyle daha fazla dayanamadı ve karşısındaki tavşanı tek hamlede yutuverdi…
Tavşanı mideye indiren aslan ne yazık ki doymamıştı. Hemen yan taraftaki köstebeğin evine yöneldi. Kapıyı çaldı ve beklemeye başladı. Biraz sonra simsiyah gözlü şirin bir köstebek kapıyı açtı ve konuşmaya başladı:
-         Değerli aslan kardeş hoş geldin. Bu kış günü neden kapımı çaldın? Seni nasıl mutlu edebilirim? Yoksa yardıma mı ihtiyacın var? Benim gibi minik bir köstebek sana nasıl yardımcı olabilir ki?
Dedi ve masum bakışlarını aslana yöneltti. Aslan, tıpkı biraz önce tavşana yaptığı gibi kendini acındırdı ve karnının aç olduğunu söyledi. Bunu duyan iyiliksever köstebek de biraz önce tavşanın yaptığı gibi koşarak içeri girdi. Aslanın burnuna içeriden yine nefis kokular geliyordu. Bu defa karnını güzelce doyuracağını düşündü. Biraz sonra köstebek elinde minik bir şeker pancarıyla kapıda görününce aslanın canı sıkıldı. Küçücük bir şeker pancarıyla karnını doyuramayacağı için ağzını kocaman açtı ve karşısındaki köstebeği mideye indirdi…
Hem tavşanı hem köstebeği mideye indiren aslan yine de doymamıştı ve kendini daha fazla aç hissediyordu. Bu yüzden hemen yan taraftaki sincabın kapısını çalmaya karar verdi. Sincapların akıllı hayvanlar olduğunu bildiğinden birazdan minik sincabın ona leziz bir et vereceğini tahmin ederek kapıyı çaldı. Az sonra tatlı mı tatlı, parlak bakışlı bir sincap kapıda göründü. Aslanı karşısında gördüğü için sevinmişe benziyordu ve neşeyle konuştu:
-         Aslan kardeş hoş geldin! Kapıma gelip beni sevindirdin. Sen, bu ormandaki en sevdiğim hayvansın. Bu kış günü neden kapıma geldin? Sana nasıl yardımcı olabilirim?
Aslan, üzgün numarası yaparak konuşmaya başladı:
-         Sincap kardeş günlerdir bir şey yemedim, karnım çok aç! Ne olur bu aç aslana bir yardım…
Numaracı aslan, konuşmasını bitirir bitirmez sincap tıpkı diğerleri gibi hızla içeri girdi ve gözden kayboldu. İçeriden mis gibi kokular yayılıyordu. Sincap biraz sonra elinde minicik bir fındıkla belirince aslanın siniri iyice bozuldu. Parlak bakışlı sincap, aslana büyük bir iyilik yaptığını düşünerek elindeki iri fındığı ona doğru uzatıyordu. Bu fındık aslında sincaba göre çok büyüktü! Hatta evindeki en büyük fındığı getirmişti, aslanı mutlu edebilmek için… Fakat aslan daha fazla dayanamadı ve parlak bakışlı sincabı mideye indiriverdi…
Tavşanı, köstebeği ve sincabı yiyen aslan doymak nedir bilmiyordu. Hızla sonuncu evin kapısını çaldı ve beklemeye başladı. Burası, ormanda kurnazlığıyla tanınan bir tilkinin eviydi! Az sonra kapı açıldı. Kurnaz tilki, karşısında aslanı görünce neye uğradığını şaşırdı. Eğer bir aslan, bir hayvanın kapısını çalıyorsa birazdan onu yiyecek demektir! Kurnaz tilki bunu çok iyi biliyordu ve bu yüzden bir adım geriledi. Korkmaya başlamıştı. Bakışlarını aslandan ayırmadan konuşmaya başladı:
-         Merhaba aslan kardeş, bu kış günü neden kapımı çaldın?
Kurnaz tilki, aslanın gözlerine bakarken aslında birazdan başına gelecekleri biliyordu. Hemen aklını çalıştırarak düşünmeye başladı. Acaba ne yapsa da etse, bu aslanı oyuna getirse?
Aslan, aç olduğunu söyleyince kurnaz tilki onun numara yaptığını anladı ve biraz zaman kazanmak için içeri girdi. Bu sırada kapıyı kapatmayı da unutmadı tabi! Bir aslan kapının önündeyse, kapı asla açık bırakılmazdı…
İçeri giren tilki hızlıca düşünmeye başladı. Bu aslanı oyuna getirecekti, ama nasıl? Biraz sonra gözleri parladı! Aklına güzel bir fikir gelmişti. Hemen mutfağa koştu! Masadaki yarısı su dolu bardağı eline aldı ve gülümsedi. Bir gün önce eşek dostu tilkiyi ziyarete gelmiş ve bu bardaktan su içmişti; fakat bardaktaki suyun hepsini bitirmemişti. Kurnaz tilki, belki günün birinde işine yarar diye bu yarısı dolu bardağı dökmemişti. Eşeğin ağzının değdiği bardaktaki su, hayatını kurtaracaktı! Hemen dolaptan kocaman bir et buldu ve elinde tuttuğu bardaktaki su ile eti bir güzel yıkadı…
Kalbi küt küt atarken aslanın yanına koştu. Kapıyı açtı ve elindeki eti aslana uzatıverdi! Tilkinin elindeki kıpkırmızı eti gören aslanın gözleri parladı ve eti tek hamlede mideye indiriverdi…
Bunu gören kurnaz tilki gülümsemeye başladı, çünkü birazdan olacakları biliyordu! Tilkinin güldüğünü gören aslan şaşırdı. Şimdi ne olacaktı? Çok geçmeden aslanın yüzü, bir eşek yüzüne dönüşüverdi…
Bunu gören tilki kahkahalarla gülmeye başladı. Bu sırada aslanın kulakları uzadı ve sivrileşti! Koskoca ormanlar kralı, ‘‘eşek kulaklı ve eşek suratlı’’ bir aslana dönüşüvermişti…
Neler olduğunu anlayamayan zavallı eşek kulaklı aslan, anıra anıra yağan karların altında ilerlemeye başladı ve birazdan gözden kayboldu. Bu sırada kurnaz tilki, kahkahaları gökyüzüne ulaşmaya devam ederken tek bir şeyi düşünüyordu:
‘‘ Bazı aslanlar oldukça akılsızdır…’’

1
muhammeddönmez @muhammed

Yorumlarda buluşalım :)

Yorum yazmak için giriş yapmanız gerekli