Ölü ozanlar derneği
Kitap katı Ortodoks gelenekleriyle eğitim (!) veren bir yatılı okulda geçiyor. Okul Yetkinlik, Gelenek, Onur ve Disiplini 4 temel ilke olarak kabul eden, yenilik karşıtı despot bir yönetimi benimsiyor. Aynı sistem ile mezun olsa da idealistliğini korumayı başarabilmiş ingilizce öğretmeni John Keating’in okula gelmesiyle olaylar başlıyor. Keating daha ilk derste farkını ortaya koyuyor. Kendisine adı dışında “Hey Kaptan! Bizim Kaptan!” diye seslenilmesini istiyor. Ve bu isimlerin hakkını da veriyor. Hayallerinde, umutlarında, birey olma yolunda attıkları her adımda kaptan olma görevini layıkıyla üstleniyor. Aileleri ve diğer öğretmenlerin aksine tek tipleşmekten korumaya çalışıyor, farklı açılardan bakma fırsatı sunuyor. Anı kaçıran öğrencilerin kulağına "CARPE DİEM" diye fısıldıyor.Büyük şairlerin dizelerini okuyup kendi dizelerini yazma hazzını yaşatıyor.Yaşamın iliğini özümsemeyi öğretiyor.
Aykırı duruşuyla etkilediği 7 öğrenci eski bir okul yıllığında gördükleri öğretmenlerinin Ölü Ozanlar Derneğini devam ettirme kararı alıyor. Geceleri yakında olan bir mağaraya gizlice gidip şiirler, yazılar okuyarak, olmak istedikleri kişiler oluyorlar. Ne yazık ki her şey istedikleri gibi gitmiyor. Yaşamın iliğini emerken kemiğini boğazına kaçırmaktan kurtulamıyorlar.
Romanın dil ve anlatımı, duygusal bir yapı taşır. Zeki ve güçlü diyaloglar, karakterlerin iç dünyalarını ve kullanım amacını bir şekilde ifade eder. Kitap, okuyucuyu duygusal olarak etkileyici güçlü sahneler içerir ve insanın iç yaratıklarını derin bir içgörü sunar.
Ancak, "Ölü Ozanlar Derneği", bazı okuyucular için belirli konuların karmaşıklığı ve olası tartışma içerikleri nedeniyle uygunsuz olabilir. Kitapta ele alınan bazı idealler ve eylemler olabilir, çeşitli etik ve ahlaki meselelere değinilmektedir ve okuyucular arasında farklı tepkilere neden olabilir.