Padişahın biri
Padişah kıza yaklaşıp sormuş; Merhaba kızım, baban evde mi?
Kız: Babam evde değil, azı çok etmeye gitti.
Padişah: Annen evde mi?
Kız: Annem de evde değil, o da biri iki etmeye gitti.
Padişah: Evladım eviniz pek güzel ama bacası eğri.
Kız: Bacası eğridir ama dumanı doğru tüter.
Padişah: Sana bir kaz yollasam yolar mısın?
Kız: Emriniz başım üstüne, en ince tüylerine kadar yolarım.
Padişah: Öyleyse hadi selametle kal.
demiş ve ardından veziriyle tekrar yola koyulmuş. Saraya varınca vezirine sormuş; "Kız ile konuştuklarımızdan ne anladın?"
Vezir ne diyeceğini bilemeyerek bir an duraksamış ardından, "Doğru söylemek gerekirse hiçbir şey anlamadım padişahım" demiş.
Padişah, "O halde tez vakitte git öğren yoksa seni vezirlikten azlederim!" demiş.
Vezir endişeyle fırlamış gitmiş, nasıl öğreneceğini düşünüp dururken en iyisi ilk ağızdan öğrenmek deyip kızın yanına gitmiş.
Vezir: Aman güzel kızım, hanım kızım sana işim düştü. Biz bugün yanımda bir adamla yanına gelmiştik. Yanımdaki adam muhabbet etti. Konuşmalarınız ne anlama geliyordu? Onları söyleyiver bana, sonra da dile benden ne dilersen.
Kız: Konuştuklarımızı size açıklarım ancak her cevap için sizden on altın isterim, demiş.
Vezir hiç düşünmeden kabul etmiş, kız başlamış anlatmaya;
"O amca bana babamı sorduğunda 'azı çok etmeye gitti' diyerek; babamın çiftçi olduğunu, tarlaya tohum ekmeye gittiğini anlatmak istedim", demiş.
Vezir kıza on altını vermiş, kız devam etmiş;
Annemi sorduğunda 'annem biri iki etmeye gitti' diyerek; annemin ebe olduğunu ve doğum yaptırmaya gittiğini anlatmak istedim."
Vezir on altın daha vermiş, kız da devam etmiş anlatmaya;
"Amca, 'Eviniz pek güzel ama bacası eğri' diyerek; benim güzel olduğumu ancak gözlerimin şaşı olduğunu söylemek istedi. Ben de; 'Bacası eğridir ancak dumanı doğru tüter' diyerek; şaşıyım ancak gözlerim oldukça iyi görür demek istedim."
Vezir kıza on altın daha verip, hemen atılmış;
"Peki 'Sana bir kaz yollasam yolar mısın?' diyerek ne demek istedi?" demiş. Kız gülümseyip açıklamış; "O kaz da sizsiniz, bunları öğrenmek için bana onlarca altın verdiniz.."
Olayın özü; İşitmek bir kabiliyet, dinlemek ise bir sanattır.