Bi' manzaranın eseri
Merhaba.. Yine ben. Başınızın dertli belası ve hayatı sorgulama meleği. Şaka şaka(!)
Bugün bu yazıdaki merakım, yukarıdaki manzaraya baktığınızda neler hissettiğinize dair. Neyi düşündürüyor size bu fotoğraf? Lütfen basit düşünün.. Yalın.. Özgün..
Ben iki gün önce fotoğrafta gördüğünüz ve sizlere neler hissettirdiğini merak ettiğim bu mekândaydım.
Yeryüzünün; kimine göre huzurlu, kimine göreyse muhtemelen öylesine bir deniz kıyısından ibaret olan o topraklarına bastı ayaklarım.
Bu benim o bol göreceli topraklara ilk basışım değildi. İlk görüşüm değildi bu manzarayı ve ilk kez çekişim değildi ciğerlerime, tuzlu suyun ve yosunların kokusunu.. Daha evvel de var olmuştu naçiz bedenim orada.
Bir farkla.
İki gün evvel farkına vardığım bu değişkenin yüreğimi ele geçirişini; ruhuma en yakın yerde olmama rağmen, kendimi kilometrelerce uzaktaymış gibi hissederek izledim.
Orayı ilk keşfettiğimde, bu manzaranın huzurdan ve dinginlikten başka bir hisse yer açmayacağını düşünmüştüm.
Bilmiyordum ki manzaraların hüzünlere göre renklere büründüğünü..
Bilmiyordum ki bulutların duygulara göre şekillendiğini. Bilmiyordum ki hüznün, mutsuzluğun ve çaresizliğin; denizi bile, gökyüzünü bile, yemyeşil ormanları bile ele geçirebileceğini!
Ben sanıyordum ki bazı yerler her zaman, her an, ne zaman, nasıl gidersen git ilaç olur sana..
Yanılmışım sevgili okur. Yanılmışım.
Hiçbir ehemmiyeti yokmuş meğer! Ne denizin ne gökyüzünün ne şehirlerin ve hatta artırıyorum; ne de dünyanın!
Mühim olan yanınızdakilermiş. Yanımızdakilermiş. Yanımdakilermiş. Bizi sevgiden başka hiçbir şey ve hiçbir yer koşulsuzca kucaklayıp iyi edemezmiş.
Değil uçsuz bucaksız bir umman, değil o ummanın ufukta buluştuğu sema, değil toprak, değil hava.. Saf ve tertemiz sevgilerden umulmalıymış medet.
Yürekten. İçten. En içten..
Ancak o zaman koşa koşa kavuşuyormuş meğer siyahlar beyazlara. Ancak o zaman aydınlanıyormuş meğer içimizdeki karanlık. Ancak o zaman doyuruyormuş ciğerlerimizi aldığımız nefes. Ancak o zaman yaşamak, sahiden de yaşamak oluyormuş.
Sevsek ya sevgili okur? Kırmadan, incitmeden sadece sevginin tadını çıkarabilsek ya? Bir manzaranın bizi iyi etmesini bekleyecek kadar aciz olmasak ya? Görebilsek sevginin gücünü. Sığınabilsek ona.
Hadi o zaman neden duruyoruz?
Neden sarılmıyoruz bize en yakın sevgi kaynağına tam da şimdi? Anneye, babaya ya da belki sevdaya.. Yok mu yanınızda bunlardan biri? Arkadaş? O da mı tükendi? Bir hayvan dostunuz vardır belki? Ya da en sevdiğiniz kitabınız, kaleminiz, ne bileyim çiçeğiniz, herkesten sakındığınız eskimemesi için dualar ettiğiniz kazağınız yanı başınızdadır?
Hayır mı?
Hiç önemli değil inanın! Bunların hepsine veya bir kısmına sahip olduğunuz halde sahip olamamanız ya da hiçbirine sahip olmamanız, size sevgisizliğe mahkûm olduğunuzu düşündürmesin. Buna izin vermeyin. Çünkü şimdi hepimiz için ortak, eşsiz ve erişilebilir bir sevgiyi bulmanıza yardım edeceğim. Daha doğrusu o sevgiyi hatırlamanıza..
Ve müjdemi isterim! Bunun için aynanın karşısına geçmekten başka hiçbir şey yapmanıza gerek yok.
Benliğinize karşı duyduğunuz sevgi, şefkat, merhamet ve saygı; mutluluğun ve içinizdeki gücün köküdür sevgili okur. Tabi bu benim şahsi fikrim. Katılmayanlarınız olabilir, bunu da asla yadırgamam.
Bugün isyan etmekten ve sorularda kaybolmaktan ziyade biraz da sohbet edercesine yazmak istedim.
Umarım sıkılmadan eşlik etmişsizdir satırlarıma.
Öyleyse.. Sevgiyle kalın sevgili okur. Çünkü onun aşamayacağı hiçbir engel yok. Benden söylemesi!
B.G.S.
Kalemimden Kitabım
3
Henüz hiç yorum yapılmamış.