lehsüvarisi @lehsuvarisi_451
Bugün yaşadığım "aşırı hassasiyet" üzerine düşüncelerim. Her insanın belli başlı hassasiyetleri vardır tabii ki bu benim gözümde gerçekten saygı duyulası bir şey. Her insan gibi benim de çok hassas ve duygusal yaklaştığım konular var. Peki bu hassasiyetlerimiz yüzünden insanların konuşma özgürlüklerini engelleyebilir miyiz? Bugün öyle bir şey başıma geldi ki hala etkisinden kurtulamadım. Online İngilizce sınıfında intihar olayları üzerine konuşuyorduk. Orada bulunan herkes gibi ben de İngilizcemi geliştirmek üzere bulunuyorum. Bence bir dili öğrenmenin ve o dilde gelişmenin en iyi yolu normal ana dilimizde kurduğumuz cümleleri kurmaya çalışmak. Beynimizi dili öğrenmek için zorlamalıyız. Birkaç kolay kelime kalıpları, basit cümleler vs kurarak nereye kadar dili öğrenebilirsiniz? Öte yandan dil kendinizi ifade etme aracıdır. "kendi" fikirlerinizi "kendi" tarzınızla ifade etmek için dili kullanırsınız. Günlük hayatımda birçok imge kullanan ben, İngilizce konuşurken de imgelerle kendimi ifade etmeyi seviyor ve bunun için uğraşıyorum. Bahsettiğim gibi intihar olayları üzerine konuşuyorduk ve sıra bana geldi. Ben de her insanın aslında bir gözlüğü olduğu ve hayata bu gözlükle baktığını ve gözlüğün camlarının renginin zaman içerisinde değişebileceğini söyledim. Eğer gözlüğünüz camları pembe ise hayata daha mutlu bakabilir ve güzel olan şeyleri daha kolay ayırt edebilir, eğer gözlüğünüz camları siyah ise hayatın güzelliklerini göremeyebilirsiniz dedim. Burada ırkçılığa dair bir şey bulduysanız lütfen beni aydınlatın. Fakat siyahi öğretmenimiz alaycı bir dille neden kötü olan şeyleri siyah renkle bağdaştırdığımı sordu. Bense intihar eden insanların genelde depresyonda olduklarını ve tabiri caiz ise hayatlarının karardığını bu yüzden siyah gözlük camı imgesini kullandığımı söyledim. Öğretmenimiz ise ısrarla siyah rengin bu duygularla bir alakasını olmadığını, siyah renginin kötü şeyleri çağrıştıramayacağını ve bunun yerine gri rengi kullanmamı söyledi. :D Üstelik gözlük kullanan bana verdiğim örneğin çok komik olduğunu ve eğer insanların gözlerinde sorun varsa gözlük kullanmak yerine gözlerini lazerle çizdirebileceklerini söyledi. Şimdi tuhaf olan şey şu. Ben ileri seviye İngilizce konuşabilen birisi değilim. Bu sınıfta olmamın sebebi bu dili konuşabiliyor hale gelmek. Bu dili konuşmak için gösterdiğim onca çabaya rağmen bir öğretmenin hassasiyetleri yüzünden bu çabamın baltalanması hiç hoş değil. Eğer bunun tam tersi olsaydı. Ben Türkçe öğretmeni olsaydım. O da Türkçe öğrenmek isteyen bir öğrenci olsaydı ve kıt Türkçesi ile bir şeyler denerken benim "hassasiyet" konuma ufaktan değmiş olsaydı ben böyle davranır mıydım? Hiç sanmıyorum. Orada ifade etmek istediğim şeyin ırkçılıkla herhangi bir alakası yoktu. Sadece bilmediğim bir dilde kendimi kendi tarzımla ifade etmeye ve bir konu üzerine düşüncelerimi anlatmaya çalışıyordum. Sevgili öğretmenimiz ise duygularının esiri olarak benim konuşma özgürlüğümü engellemekle kalmamış üstüne hiç hak etmediğim bazı ağır ithamlarda bulunmuştu. Böyle bir şeyi yaşadığıma inanamıyorum.