Bir Sevgi de Sen Bırak
“Hayat öyle kısa ki; tartışmalara, özür dilemelere, kıskançlıklara, hesap sormalara zaman yok. Sadece sevmek için ‘bir an’ var”
Zaman akıp giderken bazı şeylere geç kaldığını sen de düşünüyor musun? Geriye dönüp baktığında senin de keşke o adımı daha önce atsaydım dediğin oldu mu? Neden bilmiyorum ama o çok istediğin şeye bazen adım atamazsın. İçinde bir yerde bir şeyler seni durdurur. Sonra da o adımı atmamanın pişmanlığını duyarak yaşamaya devam edersin. Herkesin pişmanlığı kendine özgüdür elbette ama bunların içinde belki de en zoru vaktinde sevgini göstermemiş olmak… İnsanların birçoğu duygularını belli etmede zorlanır. Bazı insanlar vardır ki ölene kadar birine sevdiğini söylememiştir. Söylerse zayıf olacağını düşünür. Hadi kabul edelim çoğumuz öyle düşündük bir yerde. Lisede aşık olduğun ve açılman gereken kızı ya da oğlanı bir düşün. Ya reddederse diye korkarsın ya da söylersen karşısında güçsüz kalmaktan korkarsın. Babalarımızı düşünün. Belki birçoğumuzun babası size hiç sevdiğini söylemedi çok sevdiği halde. Bir de size birilerinin sizi sevdiğini söylediği anları düşünün. Eminim bu anları düşünen herkesin içini bir anda bir sıcaklık kapladı bile. Sevmek ve sevilmek çok kıymetli şeyler. Kaybedilmemesi gereken şeyler. Toplum olarak sevgimizi göstermedeki eksikliklerimiz yüzünden içimizi sımsıcak yapacak bir sürü anı hiç ettiğimizi düşünüyorum. Belki bu yüzden öfkeli bir toplum haline döndük. Sağımız solumuz şiddet ve öfkeyle doldu. Sevginin olmadığı yerdeki boşlukları öfke hemen dolduruyor. Sevgisi azalan toplumlarda bir öfke salgını başlıyor. Bu salgın belki dünyadaki tüm salgınlardan daha tehlikeli. Belki sonumuzu getirecek. Bu salgınla mücadelenin ise tek bir yöntemi var. Daha çok sevmek. Her bir boşluğu sevgi ile doldurmak…
Gelecek hepimizin. O geleceği süslemek ve güzelleştirmek hepimizin elinde. Bunu mahvetmek isteyenlere karşı birbirimizi daha çok severek karşı durmalıyız. Onlara bize öfke saçtıkça biz daha çok sevmeliyiz. Herkes bu hayat yolculuğunda belli bir noktadan sonra yolun sonuna gelmekte. Hepimizin belirli bir süresi var. Bu süreyi iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Yol bitene kadar adım attığımız her yere biraz sevgi bırakalım. Çünkü hayat sanıldığı kadar uzun değil. Mark Twain’ın dediği gibi “Hayat öyle kısa ki; tartışmalara, özür dilemelere, kıskançlıklara, hesap sormalara zaman yok. Sadece sevmek için ‘bir an’ var”
2
Ağacı güvenmeden seversin ama ya verdiği meyveden ya da göze gelen güzelliğinden seversin ağacı ağaç diye sevmekten bahsediyorum ben. Ağacı ağaç olduğu için sevmek günümüzde yok denecek kadar az. Herkes alacağı karşılığı düşünürken sevmek için güvenmek şart.
İnsan bir ağacı da sevebilir güvenmesine gerek olmadan. Birileri güvenimizi kırdı diye sevgi gibi önemli bir duyguyu sunmaktan mı vazgeçeceğiz?. Zaten her şeyden önce kendimizi sevmemiz gerekmez mi?