Tuğcan özen @Ardemus

Spirituel Gelişim Rehberi

GİRİŞ
İnsanın ruhsal olarak yol kat edebilmesi için kendisini tanıması gerekir. Kendisini tanıması ve keşfetmesi için, değişime açık olmalıdır. Değişmek, uyanmak, 
şuurlanmak için; fazlalıkların terk edilmesi, içsel bir mücadeleye girişmek ve özdeşleşmeyi meydana getiren ba-
ğımlılıklardan soyunmak şarttır. Üstün çaba gösterilmeden, kendi üzerinde çalışmadan; değişmek, uyanmak 
mümkün değildir.

İnsanın iç özgürlüğü elde etme yoluna girmesi "tabiatını terk etme"ye hazır hale gelmesine bağlıdır. Herhangi bir şeyi kaybetmekten korkmayan, kaybedile-
cek bir şeyi olmadığının şuuruna varan kimse, bu şekilde her şeyi kazanır.
Bizler çoğunlukla, kendi varlığımızın kökeni ve özellikleri hakkında yeterli bilgiye ve yeterli anlayışa sahip olmadan yaşamımızı sürdürürüz. Böyle olunca da, kendi varlığımızın iç potansiyelini, iç gücünü çoğunlukla kullanmadan kısıtlı imkanlarla yaşamaya kendimizi mahkum ederiz. Ve yaşamımızın 
büyük bir bölümü böyle geçer...

İçimizdeki mevcut potansiyel güçten habersiz kendimizi son derece hür ve öz-
gür zannederek; aslında tam bir mahpushane yaşantısı sürdürürüz... Hapiste olduğumuzu farketmediğimiz için de, hapisten kurtulmak için hiçbir çaba sarfetmeyiz... İnsanın mevcut iç potansiyel gücünü kullanmadığı bu dünya yaşamında özgür olamadığını, çok kısıtlı imkanlarla yaşadığını farkeden toplumlar, çok eski çağlardan beri bu yolda önemli çalışmalar içine girmişlerdir.

Dünyada yaşamın gayesi nedir? Ben kimim? Nereden gelip nereye gidiyoruz? 
Hayat gailesi adını verdiğimiz bu yaşam çarkına kendimizi öyle bir kaptırıp gidiyoruz ki; bu hengamede, sözünü ettiğimiz sorular, çoğu zaman aklımızın ucundan bile geçmiyor. Arada sırada bu soruları kendimize sorduğumuzda ise tam bir cevap bulamıyoruz.Bulamayınca 
da ister istemez, sırtımızı bu sorulara dönüp, o tatlı uykumuza devam ediyoruz...

Çocuk denecek yaşlarda sorulan bu nerden gelip nereye gidiyoruz soruları zamanla toplum şartlanmalarıyla kesilmiş ve insan çıkar savaşına girerek bu soruları tekrar kendisine sormayı ihmal etmiştir. Artık hayatta daha önemli şeyler vardır o insana göre: Para kazan-
mak, kariyer sahibi olmak, önemli bir kişilik olarak toplumda söz sahibi olmak... Peki neden? Biz mi bu değer-
leri hedef olarak seçtik. Hayır. Çocukluktan beri bize neyin iyi neyin değerli olduğu neyin yapılmaması gerek-
tiği beyin yıkama yöntemiyle bizlere aşılanmış ve asıl amacımızı unutmuşuz: Varlığımızı sorgulamayı…

Tüm bunların sonucu olarak, bir süre yapay ihtiyaçlarla ve maddenin bizi cezbetme aracı olan arzular içine kendimizi adeta hapsederek, yaşamaya gayret ediyoruz... Nefes alarak ve yemek yiyerek... Bunun da adına yaşam denebiliyorsa eğer.
3

Henüz hiç yorum yapılmamış.