Arayış Yanılsaması
Çevremde her zaman insanların birbirlerini tercihleri, seçimleri hatta fiziksel görünüşleri nedeniyle eleştirdiğini gördüm. Düşünmeden yapılan bu eleştirilerin insanların hayatlarında sandıklarından daha fazla etkiye sebep olabileceğine şahit oldum. Çoğu zaman bu önyargıların hedefinde dahi oldum. Ancak o aynayı kendime çevirdiğimde hayatım boyunca iyi bir insan olmanın gerekliliği olarak gösterilen önyargısız olma koşulunu ne kadar sağladığım konusunda ne yazık ki emin değilim. Belki de önyargılarının esiri olduğunu düşündüğüm insanlardan olmaktan korkuyor ve bu yüzden gerçeklerle yüzleşmekten kaçıyorumdur. Korktuğum şey o insanlardan birine dönüştüğümü görmek mi yoksa toplumla çelişen düşüncelerim mi bundan dahi emin olamıyorum.
Can Dostum (Intouchables) filmi, toplumdaki basmakalıp yargılara farklı bir açıdan bakmamı ve kendimle ilgili sorgulamalarımı daha iyi anlamlandırabilmemi sağladı. Driss karakterinin dış görünüşü sebebiyle her zaman insanların önyargılarının hedefinde olması ve kendinin dahi kendine bir şans vermiyor oluşu beni derinden etkiledi. İş başvurusundan kabul almayacağını düşünerek işe başvurmak yerine sadece başvurduğunu gösterip imza ile işsizlik maaşı almak istemesi oluşturduğumuz yargıların ne kadar büyük etkilere sahip olduğunu görmemi sağladı.Bazen toplumun bir parçası olabilmek adına insanların bize dikte ettiği şeylerin peşinden kendi doğrularımızı hiçe sayarak gidiyoruz. Bazen Driss gibi topluma girme şansımız olduğunu dahi düşünmüyor hayatımızı olduğu gibi kabul ediyoruz. Kendi seçimlerime baktığımda aldığım kararlarda toplumsal normların ve el alem ne der kaygısının büyük bir rol oynadığı kanaatindeyim. Bazen insanların düşüncelerini o kadar hayatımın merkezi haline getiriyorum ki kendi fikirlerimi, hislerimi göz ardı ediyorum. Günün sonunda sosyal bir hayatım olsa dahi bu hayat yaşamak istediğim türden olmuyor. Sürdüğüm hayatın başrolünde ben olmam gerekirken çoğu zaman kendimi yan rol olarak buluyorum. Toplumda var olabilmenin şartının toplumsal normlara ve basma kalıp düşüncelere bağlı olması çoğu insanın hayatını içinden geldiği gibi yaşayamamasına sebebiyet veriyor. Vereceğimiz kararlarda “İnsanlar acaba ne der?” sorusunun aklımızdan geçiyor olması dahi gidişatta bazı şeylerin yanlış olduğunun göstergesi değil midir zaten? Toplumun bir parçası olmanın alt metninde yatan gerçeklerin yenilikçi görüşlerin önüne geçtiğini ve sürü misali peşinden gittiğimiz basmakalıp düşüncelerin bizleri yozlaştırdığını kanaatindeyim.
Öte yandan Philipp karakterinin hayatında o kadar olumsuzluk ve zorluk olmasına rağmen asla denemekten vazgeçmemesine hayranlık duydum diyebilirim. Hangi amaç uğruna yapılırsa yapılsın asla yolundan vazgeçmiyor oluşu takdire şayan. Hayatın gidişatına kendimi kaptırmış yaşanılan olaylar, kişiler dahi silik imgelerden ibaretken uğruna çabalayacağım bir amacımın var olup olmadığını sorguluyorum. Uğruna çabaladığım şeyler olsaydı kendimi yine de bu kadar sıradan hisseder miydim? Her şey olabildiğince monotonlaşmışken belki de yaşamımı daha anlamlı kılabilmek adına bir amaca ihtiyaç duyuyorum. Philipp’in bir hedefinin olması onu bir yerde şartlar ne kadar zor olsa da hayata bağlıyor. Durup kendi yaşamıma baktığımda bağlarımda hatta isteğimde kopukluklar olduğunu görüyorum. Kaynağımı sorguladığımda ise gerçeklerle yüzleşiyor ve aslında hepsinin alt yapısında yarın güne uyanmak için isteğimi arttıracak bir sebebimin olmayışdan kaynaklandığını görüyorum. İnsanların ön yargılarına maruz kalıp onların eleştirilerinin gölgesinde bir hayat sürme düşüncesi isteğime ket vuruyor. Diğer bir yandan aslında en temellerimde amacımın olmayışını görmek beni darmadağın ediyor. Yaptığım bu öz farkındalıklar başlarda beni ne kadar yorsa da daha sonrasında hayatıma nasıl devam etmek istediğimle ilgili düşüncelerimden emin olabilmemi sağlıyor.
Yaptığım bu sorgulamaların sonunda insanların hakkımdaki düşüncelerine değil kendi fikirlerime önem vermem gerektiği sonucuna vardım. Aldığım kararların günün sonunda sadece beni etkilediğini unutmamam gerek. Hayatımla ilgili kararlar vermeden önce bu kararları neden tercih ettiğimi sorgulamam ve insanların hakkımdaki oluşturdukları önyargıların bana yön vermesine izin vermemem gerek. Diğer yandan karşımdaki insanlara da aynı şekilde yaklaşmam gerektiği düşüncesindeyim. İnsanların hayatlarında kendi kendime oluşturduğum yargıların sandığımdan fazla yaptırımları olabileceğini aklımdan çıkarmamam gerek.
Kaynakça:
Duval-Adassovsky, N. (Yapımcı) ve Nakache, O. (Yönetmen). (2011)
Can Dostum [Sinema Filmi].
Fransa: Ten Films
#EASTPAK https://www.eastpak.com.tr/tranverz-s-sailor-red-tekerlekli-valiz_128355
https://www.elzkozmetik.com/
"ELZ KOZMETİK" ürünleri ve firmayla.ilgili birçok yorum okudum ve kazanan şanslılarından biri olmayı istiyorum.
1
Henüz hiç yorum yapılmamış.