ugurr @ugurr_296

Kemal Bey, müteahhit'le ticaret yapa yapa ruhunda saklı dünyaları keşfetmiş bir görünür zengin idi. Görünmez zengin mi olur a be kuzum! demeyiniz sevgili okurlar, kanaatimce en güzel zenginlik görünmez olandır, gösterimeye ihtiyaç duyulmayan zenginlik. Belki de yazar yanılıyordur, kimbilir. Ama bilinen bir gerçek varsa o da şu ki bu akşam salonda oturan iki adamdan biri kesinlikle yanılacak. Memur mu yoksa Kemal Bey mi? Cihar atsak șeș oynasak yine de bilemeyiz kimin yanılacağını! Çünkü insan en az talih kadar bilinmezdir, en az talih kadar ansızın'dır.. O yüzdendir ki bir insanı gerçekten tanımak, zor, çok zor'dur. İnsan çoğu zaman kendini bile tanıyamaz, ya da şanslıysa kendini tanımaya çalışır, zaman ayırır buna, değer verir. Eskiler tefekkür dermiș, modern batıda ise buna 'me time' ismini koymuşlar. Yani insanın kendiyle başbașa kalması, kendine katlanabilmesi, o en çıplak düşüncelerin en rahatsız edici seslerini duymaya tahammül edebilmesi. Hele şu zamanda, bu kadar çok uyaran varken, dikkat dağıtan bu kadar çok cazibe varken, insan nasıl olurda kendiyle başbașa kalmaya cesaret gösterebilir ki? Şimdiden deneyeceklere başarılar, biz Kemal Beyin deneyeceği şeye odaklanalım. Kemal Bey için zaman daralıyor.. İkramlar yapıldı, hatırlar soruldu ve nihayet sadede gelindi. Yazar kısmı, sadede zor gelir dostlar, meşrebimiz böyledir bizim, hemen göstermek istemeyiz manzarayı, söyle uzata uzata anlatmak isteriz. Çünkü amacımız, göstermek değildir, anlatmaktır, anlatırken duyduğumuz o 'dinleniyor olma' hissidir bizim müstesna zevkimiz. Şimdi, aklınıza gelir, biliriz, ne olacak bu hikayenin sonu deyip durursunuz. Her hikaye gibi bununda bir sonu olacak elbet, amma doğru amma yalan. Önemli olan, o son'a nasıl ulaştığımız. Ne diyor üstad fuzuli; aldanma ki şair sözü elbet yalandır!