Ergin Baltacı @Ergin_Baltaci_253

İnsanın Savaşımı ve Her şey

Bir dağın zirvesinde durmuş bir adam etrafa bakar..

Ne işi vardır orada..

Nedir onu götüren oraya..

Gözün alabildiğince

Ormanlar,

Yükseklikler,

Kayalar…

İçine çeker havanın sert kokusunu…

Teninde hisseder güneşi

Ellerinde,yüreğinde,alnından akan terde..

Bir haykırış kopar içinden yankılanır…

Doğanın saydığı bir insan olmak isterdim.


Kendi sesini duymak istemez..

O tanrı değil ki yalnızlığa mahkum edilemez..

Öyle bir yerde ki tarifi imkansız..

Sığınacak yerlerini zapt etmişler.

Yağmur acımasız yağıyor..

Çırılçıplak o, ıslanacak bir şeyi yok üstünde..

Onu koruyacak olan hiç bir şey de yok..

Oysa yağmurun saydığı bir insan olmak isterdim.


Kaygıların küçülttüğü bir insan olmaktan korkar,

Üzerine giderler..

Çok kalabalık olduklarını zannederler..

Onu korkutacaklarını sanırlar..

Bilmezler ki o tek kişilik bir ordudur..

Soluduğu havayı kirletirler..

Boğmak isterler onu..

Savaşmak ister elinin, dilinin elverdiğince..

Yüreğinin elverdiğince..…

Dağıtmak ister o kötü havayı..

Ama karşısındakiler silah tutmayı bilmez..

Ancak sırt sıvazlarlar..

Bu kadar acımasızdır düşman..

Doğanın saydığı bir insan olmak isterdim.


Kendi içinde yanında yanı başında hisseder.

Doyurulmaz isteklerden korkar..

Onların verdiği kaygının küçültüşünden..

Başka bir dünyada yaşamak isterdi..

Başka insanlarla,başka bir "o" olarak..

İradesini yanında götürmek isterdi..

Cesaretini,korkusunu,başkaldırışını,inancını…

Doğanın saydığı bir insan olmak isterdim.


Ne zaman kafasını çevirse bir insana denk gelsin isterdi..

Belki de hep ondan öyle gördü..

Belki de hep ondan gerçeklerle kafasındakilerin örtüşmeyeceğinden korktu

Işıkların söndürüldüğü bir yerde insan bulmak kolay değil..

Ve karanlık hükmediyor her yere..

İçine siniyor..

Dağıtmaya çalışıyor..

İçlerine siniyor..ses çıkarmıyorlar..sinip gidiyorlar..

Ama o savaşacağını söylüyor..

Doğanın saydığı bir insan olmak isterdim.


Bir var olma şekli onun için savaşmak..

Nefes alamadığını hissetti uzun bir an...

Daha sık nefes aldı...

İçine daha bir çekti karanlığı ,istemeden...

Oysa o güneşin saydığı bir insan olmak isterdi...

Karanlık,

Şimdi yüreklere kadar indi...

Oysa o her türlü yalandan dolandan aldatmalardan uzak yaşamak isterdi..

Bakışlarının şiddetinden korkmazdı...

Anın acımasızlığından da…

Yaşamın saydığı bir insan olmak isterdim.


Çok üzerine gittiler...

Etrafta bir taş bulamadı...

Karanlığa atmayacaktı taşları…

Karanlığa atılan taş neye yarardı ki..

Kuyular diplerine atılan taşlarla dolu..

Birbirine vursa, ses kör karanlık kuyuda yiter gibi gider..

Sonra

Biri geldi..

Her şey….

Önce tanıyamadı...

Elinden tuttu yavaşça...

Gözlerinin içi gülüyordu...

Bir an dışında olduğu zamanı hissetti...

“Karanlık hiç bir şeyi yok etmedi...

Karanlığın saydığı bir insan olmak isterdim.


Görmüyorsun diye yok mu sanıyorsun “dedi.. her şey ona..

Şaşırdı..

Elleri taş dolu gelmişti her şey...

Elindeki taşları yavaşça bıraktı yere..

Yoklamaya başladılar elleriyle toprağı..

Ve uzanıp üzerine…

Yıldızlara baktılar..

Uzaktaki yıldızlar kim bilir ne kadar uzaktaki dünyalara yaşam götürüyorlardı..

Yıldızların saydığı bir insan olmak isterdim.


Sımsıkı tuttu ellerini…

Yeni baştan kuracakları bir dünyada taşları tuttular..

Sımsıkı,

“Ve onlar savaşçılardı”

Karanlığın karşısına dikildiler

Ve birbirine vurdukça taşları, ışığı elleriyle var edeceklerdi..

Sustu...

Daha iyi duymak için şimdi..

Aydınlığın saydığı bir insan olmak isterdim.