Kayıp Kıta Mu: İnsanlığın Anavatanı mı?
Hepimiz Atlantis’in efsanelerini duymuşuzdur. Peki ya kayıp kıta Mu’yu duydunuz mu?
Mu Kıtası, birçokları tarafından Pasifik Okyanusu’nda var olduğuna inanılan efsanevi bir kıtadır. Bu kıtadan ilk bahseden Augustus Le Plongeon’dur. Kendisi Kolomb öncesi Amerika’daki kalıntıları araştıran amatör arkeolog ve fotoğrafçıdır.
Le Plongeon, Antik Maya yerleşimlerini incelemek üzere Yucatán’a gelir. Burada yaptığı araştırmalar sonucunda Mısırlıların Mayalılara, Mayalıların ise Atlantis’e dayandığını savunur. Kraliçe Moo adında bir kraliçe ve eşinin o kıtadan kaçıp önce Maya Uygarlığına geldiğini, daha sonra ise Mısır’a kaçtığını öne sürer. Bu kıtadan Atlantis olarak bahsediyor fakat düşünceleri pek kabul görmüyor. Atlantis ve Mu’nun hikayeleri o kadar benziyor ki, ikisi aynı kaynağa dayanıyor olabilir. Buna yazımın sonunda değineceğim.
Kayıp Kıta Mu’dan asıl detaylı bir şekilde bahseden kişi James Churchward’dur.
İngiliz araştırmacı, mühendis, balık uzmanı, ressam, eğitimci… Kısaca birçok ilgi alanı olan ancak maceraperestliği ve kâşif oluşuyla öne çıkan James Churchward, 1883 yılında yeni bir macera için Hindistan’a gider. Bazı kaynaklarda asker olarak gittiği yazıyor, kesin bir bilgi edinemedim fakat iki bilgiye de değinmek istedim. Bir kıtlık anına denk geldiğinden bir tapınak okulunda halka destek olmak için baş rahibe yardım eder. Bu sırada baş rahibin arkeolojiye ve eski belgelere olan ilgisini fark eder.
Bir gün rölyefleri incelemesi, baş rahip tarafından fark edilir ve o andan itibaren dostlukları başlar. Rahip Churchward’a, kendisinden başka sadece Hindistan’da yaşayan iki diğer rahibin de konuşabildiği eski bir dili öğretmeye başlar, gittikçe yakın dost olurlar. Bir sohbetlerinde rahip, tapınağın gizli arşivindeki kutsal tabletlerden bahseder. İnsanlığın anavatanı olan Mu Kıta’sında ya da Burma’da yazıldığına inanılan, Naacaller (Nakal) tarafından yazılmış tabletler olduklarından ve Churchward’ın merakını daha da körükleyecek benzer bilgilerden bahseder. Churchward tabletleri görmek ister. Baş rahip ne kadar kibar biri olursa olsun kutsal olduklarından kimsenin bu tabletlere dokunmaması gerektiği konusunda ısrarcı olur. Gerekli yetkilere sahip olmasına rağmen kendisinin de yıllarca bu tabletleri incelememesinin sebebi budur. Churchward her yolu dener, hatta en azından tabletlerin sağlam olup olmadıklarını kontrol etmeyi teklif eder fakat çabaları bir sonuca ulaşamaz.
Bu durumun üstünden altı ay geçtikten sonra rahip, merakına yenik düştüğünden mi yoksa tabletleri kontrol etmek gerektiği fikri aklına yattığından mı bilinmez, tabletleri Churchward’a gösterir.
Bunlar kilden yapılıp güneşte kurutulmuş tabletlerdir. Baş rahip ve Churchward, ilk tablet üzerinde çalışmaya başlarlar ve çok ilginç bilgiler edinirler. Rahip çalışmayı burada bırakamayacaklarını, kendisine Churchward aracılığıyla bu tabletleri koruması gerektiğine dair kutsal bir uyarı gönderildiğini söyler ve böylelikle diğer tabletleri de çıkarırlar. Tabletler sıralı değildir ve eksik tabletler vardır. Kırılmış olanları alçıyla onarırlar.
Churchward bu tabletlerin devamının peşine düşer ancak bulamaz. Yine de Mu kıtası ile ilgili çalışmalarını sürdürür. Birçok antik medeniyetin kaynaklarını araştırır ve karşılaştırır. Bulduğu bilgiler tutarlıdır.
Henüz hiç yorum yapılmamış.