Mustinho @Mustinho_172

Dünyanın Sonu: PUERTO WILLIAMS. ŞİLİ

Patagonya’nın yazılı tarihi 1520’de Fernando de Magallanes’in kıtaya düzenlediği seferle başlar. Bir milyon kilometre kareyi aşkın büyük bir coğrafi bölge. Yüzölçümü olarak Türkiye’den daha büyük bir yer. Ayrıca Patagonya bölgesi iki ülkeye bağlı. Arjantin ve Şili. Patagonya’nın bir çok doğal bölgesi bulunmakta ve bana sorarsanız Şili Patagonyası çok özel yerlere sahip. Özellikle de ulusal parkları.. Patagonya aynı zamanda dünyanın sonu olarak nitelendirilmekte. Bunun sebebi gezegenimizde güney yarım kürede Patagonya kadar güneyde bulunan başka bir yerleşim yeri bulunmaması. Patagonya sınırları tarihsel olarak Şili ve Arjantin arasında sürekli bir savaş konusu olmuştur. Ben son iki senemi Patagonya Şili’sinde rehber olarak geçirdiğimden dolayı, bölgenin iki tarafını da detaylı bir şekilde gezerek, tanıdım.

Patagonya ülkemiz açısından bir uzaklık birimi olsa da, doğal güzellikleri, insanları ve huzur veren havasıyla benim hayatımı çok derinden etkiledi. Bu yazıda sizlere dünyanın en güneyinde, Şili’nin Puerto Williams kasabasında yapmış olduğum 4 günlük doğa yürüyüşten bahsedeceğim.

 

PUERTO WILLIAMS ve Dientos de Navarino Doğa Yürüyüşü

Navarino adasında bulunan Puerto Williams kasabasına gelme sebebimiz, Güney Amerika’nın en fantastik ve en bilinmeyen, 4 günlük doğa yürüyüşü rotası olan Dientes De Navarino. Birçok insan Arjantin’de bulunan Ushuaia şehrinin dünyanın en güney ucu olduğunu düşünüyor fakat, Puerto Williams şehri daha da güney uçta bulunduğundan dolayı burası dünyanın sonu olarak nitelendiriliyor. Bu dünyanın en ucu kimde rekabeti bir bakıma Şili ve Arjantinin bir başka kapışma konusu.


 55. Güney enleminde bulunan Puerto Williams şehri Şili’nin ve Güney Kutbu’nun en güney noktası. Türkçe meali Navarino’nun Dişleri. Ya da Navarino Adasının dişleri. Bu dişleri (Bu dişler jeolojik formasyonlar sonucu oluşmuş taşların, kayaların üzerinde görülmekte) aslında doğa yürüyüşümüz sırasında daha da net bir şekilde göreceğiz fakat kasabadan da net bir şekilde görülmekte. Dünyanın birçok yerinde doğa yürüyüşü yaptım, hatta doğa yürüyüşü rehberliği yaptım fakat burada yaptığım yürüyüş benim için en özel yürüyüşlerden biriydi. Buraya Punta Arenas’tan Dap havayollarına ait küçük bir uçak ile vardık. Yaklaşık 35 dakika sürdü buraya Punta Arenas’tan uçakla gelmek. Haftada sadece iki uçak var buraya. Bazen sert rüzgarlardan dolayı uçak seferleri iptal edilmekte. Bu yüzden buralara gelmek istiyorsanız, iyi bir planlama yapmanız gerekiyor. Diğer seçenek ise Punta Arenas’tan 36 saat süren gemi yolculuğu. Açıkcası bu gemi yolculuğu gayet güzel, buzulları ve fiyordları geçerek Puerto Williams’a varmışlardı. Eğer yeterli zamanınız varsa size gelişte gemiyi, dönüşte de uçakla dönmeyi  tavsiye ederim. Güzel bir kombinasyon olabilir. Ben gidiş dönüşü uçak ile yaptım ve yolculuk gayet güzeldi.  Buralara gelmek isterseniz en ideal zaman dilimi Kasım-Mart arası, özellikle de kamp ve doğa yürüyüşü için. Çünkü bu turu bizim gibi rehbersiz yapacaksanız, Mart sonrası çok yoğun kar yağışlı ve bu yüzden rotayı bulmak daha da zor olacaktır. Eğer kamp, doğa yürüyüşü ve navegasyon ile yön bulma konularında tecrübeniz yoksa kesinlikle bu rotayı rehberle yapmanızı öneririm.  Ayrıca bu yürüyüş kolay bir yürüyüş değil. Outdoor konusunda tecrübesi olanlara tavsiye ediyorum. Çünkü rota üzerinde herhangi bir hostel, hotel ya da teahouse bulunmuyor. O yüzden yemeğinizi, uyku tulumunuzu, çadırınızı ve kıyafetlerinizi, kısacası her şeyinizi taşımanız gerekiyor. Eğer taşıyıcı tutmayacaksanız...

 

Puerto Williams’ın küçük havalimanına vardıktan sonra bir taksi ile yürüyüşe başlayacağımız noktaya hareket etmek için yola koyulduk. Rotamız telefonda kayıtlı, maps.me gibi uygulamaları kullanabilirsiniz. Ayrıca elimizde haritada var. Bu rotayı tek başınıza yapmayı tavsiye etmiyorum. En az bir kişi yanınızda olsun. Yol üzerinde bir dükkanda durarak yemek pişirmek için gaz aldık. Yaklaşık sırt çantasında 15-16 kiloluk bir yük ile yola koyulduk. Ilk gün yaklaşık 10-12 kilometre yürüdük fakat 16 kiloluk sırtçantası ile çok da kolay olmadı. Parkurun ilk bölümü çok dik yokuşlarla doluydu ve çamurluydu. Kesinlikle tozluk getirmenizi öneriyorum. Jeolojik açıdan Patagonya bölgesi çok özel bir bölge. İnanılmaz manzaraların en büyük sebeplerinden biri, göllerin ve lagunaların oluşturduğu inanılmaz renk uyumui. Kamp yapacağımız yere vardığımızda sadece 6 kişi daha vardı. Bunlardan ikisi Avustralyalı bir çiftti. Kendileri bu rotayı daha da uzatıp, balık tutacaklardı. Kendileriyle tanışmak gayet keyifliydi. Kendime soramadan edemedim, neden hep bu Avustralyalılar olmayacak yerlerden çıkarlar? Harika bir gezme aşkları ve enerjileri var. Gerçekten seviyorum Aussieleri.

 

 Bu rotada toplam 4 gün boyunca yürüdük ve en fazla 20 kişi gördük ve ayrıca bu rotayı turistlerin en yoğun olduğu dönemde yaptık. Yani kısacası bulunduğumuz yer neredeyse hiçbir  turistin bulunmadığı bir yer, bundan olsa gerek bakir ve nefes kesen bir doğası var. Unutmadan bazen Cape Horn ve Beagle kanalında gemi turu yapanların günü birlik durduğu bir yer Puerto Williams ama gelgelelim Dientes de Navarino doğa yürüyüşü tamamen macera tutkunlarının bulunduğu bir yer.

 

 Yürüyüş boyunca üç tane Şilili arkadaşımla birlikteydim. Dört gün boyunca dünyanın sonunda kamp yaparak, kendi yemeğimizi pişirerek ve kendi yüklerimizi taşıyarak doğayı yaşadık. Yürüyüşün son gününde çok dik bir yokuştan aşağıya doğru inerken, yaz olmasına rağmen, kar vardı ve buradan belki de dört günlük yürüyüşün özeti olacak bir manzaraya tanık olduk. BEAGLE KANALI bize selam veriyordu ve kanal boyunca bir kaç büyük gemi gördük. Buradan ayrıca Ushuaia’yı kısmen görüyorduk. Beagle Kanalının ismini tarıhten, çok özel bir yerden almaktadır. 1835 yılında Fitz Roy’un kaptanlığını yaptığı HMS BEAGLE gemisinden almaktadır. Ayrıca bu gemide Charles Darwin’de vardı. Bu kasabada, Puerto Williams ayrıca antropoloji ile ilgilenenler içinde ilginç bir yer olabilir. Burası sömürgeci Avrupalılar gelene kadar Yaganlıların eviydi. Tierra del Fuego’nun yani Ateş Topraklarının yerlileriydi Yaganlılar. Hatta bir takım kaynaklar Darwin’in Türlerin Kökeni adlı kitabını yazmasında Yaganlıların ve diğer Patagonya’daki yerli kabilelerinin büyük etkisi olduğunu söylerler. Bundan dolayıdır ki, Darwin 5 yıllık dünya turunda hatırı sayılır bir vakit geçirmiştir Patagonya’da. Yaganlılar davranışları ve görünümleriyle sadece Darwini değil, aynı zamanda da Macellan, Francis Drake ve James Cook’u da etkilemiştir. Yaganlılardan bahsetmişken Jemmy Button’dan bahsetmemek olmaz. Fitz Roy’un HMS BEAGLE ile yaptığı birinci sefer sonucunda Button’ı kendisiyle birlikte İngiltere’ye götürmüştür. Yaganlılar bu bölgede adlarından tarihsel ve kültürel açılardan çokca söz ettirmişlerdir. Şu anda kasabada Yaganlıları görmek pek mümkün değil. Ama eğer antropoloji, tarih ve kültüre meraklıysanız, Martin Gusinde müzesini ziyaret edebilirsiniz. Burası aynı zamanda dünyanın en güneyindeki müze olarak anılıyor.


 Ayrıca bu kanal geopolitik açıdan hem Şili hem de Arjantin için savaşlara neden olmuştur. Çünkü bu kanal aynı zamanda Büyük Okyanus ile Atlas Okyanusunu birbirine bağlamaktadır. En son olarak 1978 yılında Şili ve Arjantin arasında çıkan sınır gerginliğinin sebebi  yine bu kanaldır.


Gün batımını Beagle Kanalına bakarak izlerken, hem tarihi hem de bulunduğumuz güzelliği hissetmek çok özel bir duyguydu. Gün batımını izledikten bir beş dakika daha yürüyüp,  çadırlarımızı kurup, yemeklerimizi pişirdik. Nohutlu, ton balıklı pilavımızı yiyip mutlu bir şekilde uyuduk.


Yürüyüşün son günü genel olarak yokuş aşağı yürüyerek geçti ve kasabaya yürüyerek vardık ama gideceğimiz hostele otostop ile geçtik. Son gecemizi kasabada bir hostelde geçirdik. Puerto Williams’da toplam 3000 kişi yaşıyor. Yerlilerle tanışıp, sohbet etmek çok güzeldi. İnsanlar son derece sıcakkanlı ve turist gördüklerinde direkt sohbete başlıyorlar. Bir kaç saat kasabada yürüdükten sonra hemen hemen bütün kasabayı tanıyorsunuz zaten. Bizim yaptığımız uzun doğa yürüyüşünü yapmasanızda, gene de buraya gelip, kısa yürüyüşler yapıp, bu güzel kasabayı tanıyabilirsiniz. Burada bulunduğumuz ay Şubatın sonu Mart ayının başıydı. Yani buranın yaz sonuydu fakat inanılmaz rüzgarlıydı. Zaten rüzgar buranın, Patagonya’nın klasik elementi. Özellikle de yaz aylarında. O yüzden buraya mevsim farketmeksizin rüzgar koruyucu ince montlar ile gelmenizi öneririm. Çok aşırı soğuk değil bu aylarda ama rüzgar işi değiştiriyor. Bu söylediğim genel olarak Patagonya için geçerli, sadece Puerto Williams için değil. Bazen 100-120 kilometre hızında rüzgarlarla karşılaşmanız mümkün. Bu bölgenin bitki örtüsü genelde pampa. Bir nevi bozkır. Düz, kurak ve ağaçsız platolar. (Şili Patagonyası daha fazla yeşil alana sahip Arjantine oranla) Batı’dan, Pasifik Okyanusundan gelen kutup rüzgarları sert bir şekilde Patagonya’yı etkiliyor. Özellikle Şili tarafını çünkü Pasifik’e daha yakın olmasından ötürü.

 

Bir sonraki gün öğlen saatlerindeki uçağımıza binmek için havalimanına dönüyoruz. Buradan Punta Arenas’a uçuyoruz. Yıllarca bir askeri üs olarak önemli sayılan Puerto Williams, umarım bir gün daha fazla insanın ilgisini çeker ve bu güzel ve özel yeri bütün doğasever gezginler ziyaret eder. Patagonya’yı yazmaya dünyanın en sonundan başlamak istedim, kim bilir, belki de burası bazıları için dünyanın sonu değil, başlangıcıdır...


MUSTAFA CIHAN AKBABA