İmgehan @Imgehan_1723

Dünya tekerrürden ibarettir (?)

Dünya tekerrürden mi ibarettir, yoksa ‘’Dünya tekerrürden ibarettir.’’ varsayımına gereğinden fazla kapılıp, bu varsayıma fazlaca inandığımız için mi dünya tekerrür etmeye devam ediyor? (Tabii ediyorsa) Öncelikle dünyanın tekerrürden ibaret olduğu düşüncesini, bir varsayım (Aynı zamanda sosyal bir varsayım) olarak görüyorum çünkü bu önerme geçmişe bakarak, gelecekte olup biteceklere dair bir göndermede bulunuyor. Sadece geçmişte olmuş bitmiş şeylerin özelliklerini tanımlamak için ileri sürülmüş bir önerme gibi de görünüyor olabilir (Bu zorlama bir çıkarım olacak olsa bile, böyle bir fikri en baştan saf dışı bırakmak isterim). Ancak, böyle bir anlam bile taşıyor olsa, geleceğin, geçmişte olmuş bitmiş şeylerin bir tekrarı olacağı fikrini taşıyor. Ve en nihayetinde, geçmişteki olaylara ve bu olaylar arasındaki ilişkilere bakarak, geleceğe doğru yapılmış kuvvetli bir tahminden öteye gitmiyor: bir teori, bir varsayım oluyor.

Bu noktada bir gard almak isterim: Sosyal teorileri küçümseyen ve işe yaramaz birtakım tahminler olarak gördüğüm anlaşılmasın. Böyle bir anlaşılma konuyla tamamen alakasız olacaktır. Burada sınamak istediğim düşünce; varsayımların gerçekleşme ihtimaline fazlaca odaklanarak ve hiçbir şeyin değiştirilemeyeceği fikriyle hareket ederek, söz konusu varsayımın gerçekleşmesine katkı mı yapmış oluyoruz? Ya da tam tersi, kendini gerçekleştiren kehanette (Pygmalion etkisi) olduğu gibi yarınlar umut ettiğimiz gibi olmaya mı meyilleniyor? Öğretilmiş/öğrenilmiş çaresizlik ve kendini gerçekleştiren kehanet gibi fikirleri sosyal açıdan karşılaştırma ve sınama amacındayım. Öğrenilmiş çaresizlik fikrinde olduğu gibi; şimdiye kadar olmadı, bundan sonra da olmayacak fikriyle hareket ederek yarınlarımızın değişmemesine mi sebep oluyoruz? Ya da Pygmalion etkisinde olduğu gibi yarınları farklı umut ederek yarınların farklı olmasına katkı mı sağlıyoruz? Bu sınama elbette ilk defa yapılmıyor. Neticede dünya tekerrürden ibaret (!)  

Sosyoloji biliminin ana hatları varsayım üzerine kuruludur. Birtakım verilere bakılarak bir varsayım (hipotez) kurulur. Bu da bir varsayım fakat bu varsayımın nesnesi olanların, bu varsayımın isabetli olup olmamasını etkilediği bir varsayım (Birçok sosyal teoride olduğu gibi.) Bu varsayımın nesnesi olan insanlar, ‘’Bugün dünün aynısıydı ve yarın da bugünün aynısı olacak.’’ gibi bir inanışla hareket ederek varsayımın gerçekleşmesine katkıda bulunurlar. Böylece inanışları gerçeğe dönüşünce bu fikre daha büyük bir kuvvetle sarılırlar ve bugün yine dünün aynısı olur.

Yarının farklı olabileceğini umut edersek, yarının farklı olması için gerçekten harekete geçerek, yarının farklı olmasına katkıda bulunabilir miyiz? Yoksa umut, bize hep bugünlerde hayal kurdurup, bugünün aynısı olan yarınlarda acı mı çektirir? Bu iki zıt görüş, iki ünlü düşünürün sözlerinde de açığa çıkar:

N. Chomsky: Eğer hiç umut olmadığını varsayarsan, hiç umut olmayacağını garantilemiş olursun. Eğer özgürlük için bir içgüdün olduğunu varsayarsan, bir şeyleri değiştirme şansın olur, daha sonra da dünyayı iyi hale getirmek için katkıda bulunma olasılığın olur.

F. Nietzsche: Umut en büyük kötülüktür, çünkü acının süresini uzatır.

 



5

Henüz hiç yorum yapılmamış.

Yorum yazmak için giriş yapmanız gerekli