Sümerlerden ISS'e Hukuksal Evrim
Suskun Kadın:
“Suskun Kadın” vakası tarihte bilinen ilk davadır. Bu dava M.Ö. 1850 yıllarında Sümer Krallığı’nda yaşanmıştır. Olay şöyle aktarılıyor: Nanna-Sig, Ku-Enil ve Ennil-Ennam adında üç adam Lu-İnanna adında bir din görevlisini öldürürler. Nedeni bilinmeyen bir sebepten ötürü adamın karısına suçlarını itiraf ederler. Kadın üç kişiyi ihbar etmez. Olay dönemin Kralı Ur-Ninurta’ya ulaşır ve dava Nippur’daki mahkeme işlevi gören Yurttaşlar Meclisi tarafından görülür. Meclisin dokuz üyesi kadının suçu saklamaktan dolayı katillerle beraber cezalandırılmasını, iki üye ise kadının cinayete karışmamasından dolayı suçsuz olduğunu savunur. Mahkeme üyeleri savunmanın görüşüne katılırlar. Kocasının sağlığında kadının gereksinimlerini karşılar gibi görünmediğinden, kadının suskun kalmakta haklı olduğunu bildirirler. “Gerçek katillerin cezasının infazına” ifadesiyle karar sonuca bağlanır ve buna göre üç kişiye ölüm ceza verilir.
Benzer bir durumla karşılaşıldığında çağdaş mahkemenin kararının ne olabileceği Owen J. Roberts’a sorulmuştur. Bu davada çağdaş hâkimlerin Sümerli meslektaşlarıyla hemfikir olduklarını ve kararın aynı olacağını bildirmiştir. Roberts’ın kendi sözlerinden aktarmak gerekirse; “Bizim yasalarımıza göre, kadının olay sonrası suç ortaklığıyla suçlanabilmesi için cinayetin işlenmiş olduğunu bilmesi yeterli değildir. Suçluyu görmesi, onu teşvik etmesi ya da etmiş olması gerekir.”(Kramer,2014, s.84.)
ISS’de Suç:
Geçtiğimiz yılın(2019) ağustos ayında Summer Worden isimli eski ABD hava kuvvetleri subayı eşinden banka hesabına izinsiz eriştiği gerekçesiyle şikayetçi oldu. Olay buraya kadar normal gözüküyor fakat olayın detayları hukuk kurumunun geldiği, evrildiği noktayı gözler önüne seriyor. Worden’ın şikayetçi olduğu eşi Anne McClain NASA tarafından tamda boşanma arifesindeyken uzaya gönderiliyor. McClain boşanma davası sürerken ISS’de kaldığı altı ay boyunca eşinin banka hesabına girdiğini itiraf ediyor. Bunun için bahanesi ise çocuklarının vekaleti için eşinin hesabında yeterince para olup olmadığını kontrol etmek oluyor. Federal mahkeme Worden’ın eğer eşinin boşanma arifesinde olsa dahi banka hesabına erişmesini istemiyorsa hesap bilgilerini değiştirmesi gerektiğini söyledi.
Davanın ilgi çekici ve bizim konumuz olan hukukun evrimi ile tek bağlantısı olayın uzayda işlenen ilk suç olabileceği iddiası değil. Olayda adı geçen kişiler fark ettiyseniz eşcinsel evlilik yapmış kişiler. Hukukun geldiği noktada eşcinsel evliliklerin ve bu evliliklerin boşanma davaları bile var. Örneğimizden dolayı Amerika özelinde baktığımızda ilk eşcinsel evlilik Massachusetts’de 2004’te yasallaştı. Hukuk her konusuyla olmasada birçok yönden evrimleşmiştir. Davada diğer dikkat çeken nokta eşlerin bir de çocuk sahibi olmaları. Davada çocuklarının vekaleti de konuşuluyor. Çok uzağa gitmeden 20 yıl önce bile böyle bir davadan söz etmek mümkün olamazdı. Durkheim’in de dediği gibi hukuk toplumların ihtiyaçları ve onların yaptırım gücü ile evrimleşir. Bunun için bir otoriteye ihtiyacı yoktur zaten ABD’de bazı eyaletlerde bu yasa halk oylaması ile alınmıştır. Bu tip uç konularda toplumlar kendi ihtiyaçlarını kendileri yaratır ve bunun bir otorite tarafından onanmasını beklemezler. Devlet gibi otoriteler zaten bu ihtiyaca karşılık vermek zorunda kalırlar çünkü otoriteyi sağlayan da yine bunu isteyen halktır. Hukuk halk tarafından evrilir diyebiliriz. Eşcinsel birlikteliklerin Yasallaşmadığı bölgelerde ise eğer toplumlar bunu içselleştirmişse devletlerin buna yaptırım güçleri o kadar yüksek olmaz. Durkheim bu durumu toplumların gelişmişlik düzeyi ile açıklar ona göre bir toplum ne kadar az gelişmiş ise merkezi otoritenin yaptırım gücü o kadar yüksek olur. Durkheim toplumların gelişmişlik düzeyi ile cezai yaptırım arasında ters bir ilişki kurar. Durkheim cezanın şekli ile ilgili olarak ise cezaların gelişmiş toplumlarda daha insancıl olduğunu söyler. Bunu şöyle ifade eder: Suçların ağırlık derecelerine göre değişen zaman devreleri olarak hürriyetten mahrum edici cezalar, gittikçe, tecziyenin normal sekli haline gelmeye temayül etmektedir.”( Durkheim, Ceza Evriminin İki Kanunu, s. 16.)
Sonuç:
Sonuç olarak konuyu Herbert Spencer’a bağlayacak olursak. Spencer ‘’Sosyal Darwinizm’’ teorisi ile toplumların da evrimleştiğini söyler. Evrim konusunu Spencer Darwin'den önce çalışmıştır, Darwin ondan etkilenip Origin of Species (Türlerin Kökeni) eserini yayınlamıştır ve Spencer Social Darwinism kavramını ortaya atmıştır. Spencer toplumların da tıpkı biyolojik organizmalar gibi evrimleştiğini söyler. Sosyal oluşumlarda güçlü olan hayatta kalır(Survival of the Fitteset kavramını da ilk kez Spencer kullanır) bu sayede toplumların evrimleştiğini söyler. O sosyal evrimi biyolojideki Lamarckian kavramıyla açıklar. Lamarckian, kullanılan organın genetik bilgisinin bir sonraki nesle aktarılmasıdır. . Spencer toplumlarda da böyle olduğunu savunur ve iki tür bilgi edinme yöntemi olduğunu söyler; birey tarafından kazanılan bilgi ve geçmişten gelen ırksal, genetik bilgi. Hukukta toplumsal bir kurum olduğundan onun evrimi de bu şekilde açıklanabilir.
Henüz hiç yorum yapılmamış.