Kmlkcr @Kmlkcr_1337

Kendini Yaşatma Sanatı

Önsöz

“Ölüm, sadece geride kalanlar için zordur, ölen kişi bunun farkında olmaz.” demiş Albert Einstein. Evet, ölen kişi artık dünyaya dair bir şeyle bağ kuramaz. Dünyaya ait hiçbir şeye üzülemez, sevinemez ve dünyada zerre kadar bir etkiye sahip olamaz. Bir çocuğun başını okşayamaz ve bir kelebeğin kanadını incitemez. Yaşamın tüm zihinsel döngülerinin dışına çıkmıştır. Geride bıraktığı beden, fiziksel ve biyolojik döngülerin bir parçası olmaya devam edebilir. Bu, insanın ölümünün ilk adımıdır.

Artık sadece zihinlerde yaşayan bir karakter kalmıştır. Onu seven, özlem duyan, nefret eden ya da hiç umursamayan insanların zihninin bir köşesinde, bir süre daha yaşamaya devam edecektir. Bir an gelecek ve onu tanıyan, adını bilen, hayatına dair küçücük bir detaya vakıf olan son insan da bu dünyadan ayrılacaktır. İşte bu, insanın ölümünün ikinci adımıdır. İlkindeki gibi ne gözyaşı döken, ne yas tutan, ne özleyecek olan vardır. Feryatsız, figansız, sessiz ve derinden bir ölümdür bu. Aslında ilkinden çok daha ürkütücü, çok daha hüzün doludur. Ama insanın ölümü bununla da bitmez.

Kendisi ve bir şekilde dokunup iz bıraktığı herkes dünyadan gitse dahi, bir nedenden ötürü dünyanın herhangi bir yerinde adı anılmaya devam edebilir insanın. Bir şekilde hayatından bir parçaya tanık olup ona dair kırıntılar yaşatılabilir. Belki biri hayatını ilginç bulup yazmıştır. Belki kendisi, üzerine düşünmeye değer bir eser bırakmıştır. Biri onun fırça darbelerine bakıp, zihninin yansımalarını kendi zihninde canlandırabilir. Bu bile hala dolaylı olarak yaşam sürmek demektir. Sakın küçümsemeyin! Yaşam sürmenin azı çoğu olmaz. En dolu yaşayanımızın bile evrendeki etkisi hiçten biraz fazladır. Hepimiz bu kadar şanslı olmayabiliriz. Kimilerimiz için iki adımdır ölüm.

Bir gün sizden iz taşıyan her bir eser dünyadan yok olmuşsa, adınızı anan kimse kalmamışsa, fikirleriniz bir kişiye bile yön vermiyorsa artık, işte o gün gerçekten ve kalıcı olarak ölmüş olursunuz. Bu, insanın ölümünün üçüncü ve son adımıdır. Dünyayı terk etmenin en azametli şeklidir. Neyin varsa alıp gitmişsindir. Gittiğinin farkına varacaklar da, kaldığına dair tüm izlerin de yok olmuştur. İşte bu, en hakiki gidiştir. Hiç gelmemiş gibi…