Hiçbir Yerdeki Adam Bölüm 2
Gloria’yı, Charlie’nin ısrarlarıyla dışarı çağırdığım gece de bu şarkı çalıyordu bulunduğumuz barda. Gloria, sürpriz bir şekilde ilk seferde kabul etmişti teklifimi o gece. Bara giriş yaptığı anı hatırlıyorum da, gerçekten bizim için fazla klas bir kadın demiştim içimden. Dürüst olmak gerekirse, hem Charlie hem de ben Gloria ile flört etmeye çalışmıştık. İki zavallı adam olarak beş bardak viskiden sonra, hamlelerimizin çok iyi olduğunu düşünüyorduk ama ne Charlie ne de ben kendimizi rezil ettiğimizi düşünemeyecek kadar sarhoştuk. Gloria ise tamamen farkında olmasına rağmen, durumun tadını çıkarıyordu. Gecenin ilerleyen dakikalarında üç bardaktan fazla içtiğim için Charlie ve Gloria arasında olan bitenin pek farkına varamıyordum ama Charlie oldukça ayık gözüküyordu. Charlie ve Gloria arasında her ne oluyorsa sevinmiştim bile. Belki sarhoş olduğumdan belki de artık umursamadığımdan dolayıydı. Açıkçası düşündüğüm şey bu şehrin beni yavaş yavaş değiştirdiğiydi. Ne anlamda diye sorarsanız, tam da düşünüdüğünüz anlamdaydı. Artık birtakım ahlaki değerlerimi umursamıyordum, ya da ikinci plana atıyordum. İlk başlarda suçlu hissetsem de, sonraları bunun üzerine on dakikadan fazla düşünemez olmuştum. Tam da bu yüzden Charlie ve Gloria’ya birkaç dakika vermek adına tuvalete gitmiştim. Aralarında neler olduğunu görmek istemiyordum fakat bir yandan da ikisi de bir şeyler hissettikleri için mutluydum. Belki de bu tarz bir mutluluğu kendime yakıştıramadığım içindi. Kendimi kandırıyordum! Charlie ve Gloria adına mutluydum çünkü bir başkası tarafından beğenilmek veya sevilmenin yakınından geçebiliyordum sayelerinde. Kendimden başka iki kişiye, duygusal anlamda yararım dokunmuştu. Tanrım! Başkalarının hislerini ortaya çıkarmalarına ve özgürce yaşamalarına yardım etmiştim. Tuvalette işerken farkettim bunu. “Morrison, terzi kendi söküğünü dikemezmiş. Sen de aynı o hesap.” diyip hafifçe gülümsedim kendi kendime. Elimi yıkayıp tuvaletten çıkarken, Charlie ve Gloria’nın birbirlerine daha yakın durduklarını farkettim. Bunu farketmemle beraber de ayılmam gerektiğini anımsadım çünkü ertesi gün işe gitmem gerekiyordu. O anda beynimin içini, komidin lambasını yakmak için çektiğiniz ipin çıkardığı ses ve devamında gelen aydınlık ısıtmıştı hafiften. Tuvalete girip ellerimi bir daha yıkadım fakat bu sefer kurulamadım. Acele adımlarla Charlie ve Gloria’nın yanlarına gittiğimde ne olduğunu anlamayan gözlerle bir bana bir ıslak ellerimde tuttuğum çağrı cihazıma bakıyorlardı.
“Ofisten çağrı aldım. Gitmem gerek.” diyebildim sadece. İyi bir iş için bile yalan söyleyemiyordum. Biraz da hayal kırıklığına uğramış bir tavır takınmaya çalıştım. Gloria tabii ki olayı anlamıştı. O yüzden Charlie’den çok onun yüzüne bakıyordum. Onayını istiyor ve affını diliyordum gözlerinden. Durumu ilk onun anlayacağını bilmem Gloria’nın hoşuna gitmişti. Charlie’ye sahip çıkıyor olmam da hoşuna gitmiş olmalıydı ki yanakları hafifçe kızardı.
Gloria: “Nasıl yani?! Gecenin bu saatinde ne işi bu Morrison. Gitmek zorunda mısın?! Uyuduğun için gelen çağrıyı duymamış olsan mesela?”.
Charlie: “Ama çok önemli bir şey de olabilir. Belki de.. neydi şu senin teğmenin ismi Stranger mıydı.. seni terfi ettirecektir.
“Springer.”
Charlie: “Domates ya da domatez işte her neyse. Merak etme ben Gloria’yı eve bırakırım. Bu bölgedeki polislerin hepsini tanıyorum, hepsi arabalarının bakımı için bana geliyorlar. Dostun Charlie’nin de kendine göre bir oyun anlayışı var Morrison.”
“Charlie haklı. Gitmen de gitmemen de kötü tercihler olabilir ama gitmen daha iyidir belki.” dedi Gloria.
O'nun yüzüne bakarken, bir defa daha ne kadar zeki bir kadın olduğunu düşündüm. Cüzdanımdan elli dolar çıkarıp Charlie’ye verdim. Dışarı çıktığımda çağrı cihazımın üstündeki su damlalarını ceketimin kenarına sildim ve tekrar kemerime taktım. Kafamı kaldırdığımda ise havanın hala güzel ve yumuşak olduğunu farkettim. Arabama binip, beynimdeki navigasyon cihazına ‘Ev’ yazdığımda, damarlarıma ekstra huzur enjekte edilmiş gibi hissetmiştim.