Yazar Bayraktar @Yazar_Bayraktar_1163

KOMUTAN

KOMUTAN


           Gösterişli bir odada, büyük bir masanın arkasında, pahalı bir kalemle bazı önemli evrakları imzalıyordu komutan.

Yüzünde yılların komutanlığı vardı. Gözlerinizi kapatıp yağız bir komutan hayal edin, desem bizim komutan canlanır gözünüzde. Sivil giyinip sokağa çıktığında bile herkes anlardı onun komutan olduğunu. Yolda yürürken bastığı yer hissederdi onun geçtiğini.

Komutan evrakları imzalarken kapı çaldı. İçeri en az kendi kadar komutan başka bir komutan girdi.

-        Komutanım emrettiğiniz askeri getirdik!

-        Teşekkür ederim, çıkabilirsiniz.

Çıktı, yalnız bıraktı askeri içerde.

Asker utangaç biriydi. Kaldı olduğu yerde yaklaşsam mı uzaklaşsam mı diye düşündü, bilemedi. Sustu, bekledi. Zayıftı, çelimsizdi bizim asker. Gözlerinizi kapatıp dal gibi, kara kuru bir asker hayal edin desem gözünüzde canlanır bizim asker.

           Komutan “Yaklaş!” dedi. Asker birkaç ürkek adım attı. Kafasını kaldırıp etrafına bakınmak istiyordu ama bir türlü cesaret edemiyordu. Kalbi heyecandan o kadar hızlı atıyordu ki duracak sandı. Kalbin durmadan önce hızlanması hatta çok hızlanması ne kadar garip bir şey diye aklından geçirdi. Çocukken köyde İnci adında bir tavşanı vardı askerin. Kırmızı gözleri olan bembeyaz, inci gibi bir tavşandı. Adı da o yüzden inciydi zaten. İnci bir gün talihsiz bir kaza geçirdi ve boynu kırıldı. Asker koştu, İnci’yi eline aldı ve ölme diyerek ağlamaya başladı. Askerin başparmağı İnci’nin kalbine denk geliyordu. Tavşanın kalbi o kadar hızlı atıyordu ki yerinden fırlayıp çıkacak zannetti. Sadece birkaç saniye sonra kalp yavaşlamaya başladı ve son bir atıştan sonra durdu. Asker o anı ömrü boyunca hiç unutmadı. Biraz dikkatini yoğunlaştırıp o anı düşünse kalbin kaç defa attığını bile söyleyebilirdi.

           Başka şeyler düşünmek biraz rahatlatmıştı askeri. Kalp atışları biraz daha normalleşmişti.

-        Adın ne asker?

-        Mehmet komutanım…

Komutan askerin adını zaten biliyordu. Belki heyecandan tir tir titreyen askeri sakinleştirmek için belki de lafa nasıl gireceğini bilemediğinden askerin adını sormuştu.

-        Neden yaptın Mehmet?

Mehmet suç işlemiş bir çocuk gibi sustu. Bükük boynunu biraz daha büktü.


6

Henüz hiç yorum yapılmamış.

Yorum yazmak için giriş yapmanız gerekli