Yazar Bayraktar @Yazar_Bayraktar_1163

Boynu Bükük Kalem (öykü)

           Her zamanki gibi sınıfta en arka sıraya geçip oturdum. Sessizce öğretmenin gelmesini bekliyordum. Elimde boynu bükük ödevim vardı. Bir ödevin boynu bükük olur mu, demeyin. Dün akşam saatlerce düşündüm ve bu kalemi icat ettim. İcat ettim dediysem kâğıda çizdim. Zaten öğretmenimiz de hayalinizdeki icadı çizin, demişti.

           Dün gece geç saatte ödevimi yapmak için içi geçmekte olan sobanın yanına kıvrıldım. Aslına bakarsanız çok çalışkan bir öğrenci değilim. Daha doğrusu hiç çalışkan değilim. Öğretmenlerin verdiği ödevlerin çoğu yapmam ama dün gece ödevimi yapmak için oturdum işte. Kalemi elime aldım. Nasıl bir icat tasarlasam diye düşünmeye başladım ki elektrik gitti. Bizim köyde sürekli elektrik kesildiği için hazırlıklıydık bu duruma. Hemen ışıldak devreye girse de ortam loşlaşmıştı. Zaten ödev yapmak istemiyordum. Elektrik kesintisi sayesinde kurtulmuştum.

           Tam sobanın yanında boş boş yatacağım diye sevinirken aklıma bir fikir geldi: Işıklı kalem. Kalemlerin arkasına ışık yapsalar elektrik gidince bile öğrenciler ödevini yapabilir diye düşünmeye başladım. Hemen kâğıdı alıp bir kalem çizdim ve tepesine bir ışık oturttum.

Kalemin arkasına ışık konsa yazacağımız yeri aydınlatamaz. Atalarımız boşuna mum dibine ışık vermez, dememişler. Üstelik kalemin tepesindeki ışık gözümüzü rahatsız eder diye kalemin üst kısmını silip aşağıya doğru tekrar çizdim. İşte aradığım icadı, boynu bükük kalemi, böyle buldum.

Işıldak loşluğunda ödevimi hazırladım. İçim çok rahattı. İlk defa okulda “Ödevin hani?” dediklerinde gururla gösterecektim. Sabah kahvaltımı yaptıktan sonra okula giderken annem elimdeki fon kartonunu sordu. Ben de icat yaptım diyerek anneme ışıklı kalemimi anlattım. Annem büyük bir umursamazlıkla:

-       Öyle icat mı olur? Uçan araba filan yapsaydın bari.

Annemin sözünü duyduktan sonra tüm sevincim yerle bir oldu. Haliyle ödevimin boynu ikinci kez bükülmüş oldu. Büyük bir sevinçle taşıdığım ödevi neredeyse eve bırakıp gidecektim. Son anda vazgeçtim. Eli boş gitmektense kötü bir ödevle gitmek daha mantıklıdır dedim. Sonuç olarak ödev elimde en arka sırada sıranın bana gelmesini bekliyordum.

İlk olarak her zamanki gibi en önde oturan o gözlüklü çocuk ayağa kalktı. Her sınıfta vardır ya hep ön sırada otururlar, hoca daha soruyu bitirmeden parmak kaldırırlar. Tanıdın değil mi? Ayağa kalktı ve uçan arabasını anlatmaya başladı. Herkes ağzı açık dinlerken öğretmenimiz tam istediğim gibi değil dedi.

Ardından bir diğeri kalktı o da uçan traktörden bahsetmeye başladı. Öğretmen traktörün tarlaya dokunması gerekir, uçan traktörün tarlaya ne faydası olacak diye anlatırken ben de ne uçma meraklısıymışız diye düşünüyordum. Bir sonraki öğrenci ayağa kalkınca herhalde bu da uçan motor diyecek diye düşünürken daha orijinal bir fikir geldi: uçan televizyon!

Birkaç öğrencinin daha uçan fikirlerinden sonra sıra bana geldi. Uçan evi, arabayı beğenmeyen öğretmen benim boynu bükük kalemimi hiç beğenmez diye düşünüyordum. Çaresiz ve ürkek şekilde anlatmaya başladım.

Projemin adı boynu bükük kalem, derken sınıftan bir kahkaha koptu. Elektrik gidince ödev yapmak için diye anlatmaya devam ettim. Boynu bükük kalemin anlatımı bittikten sonra yerime oturdum. Kalem gibi boynumu büküp sırama bakıyordum ki bir alkış sesi duydum. Kafamı kaldırdığımda öğretmenimiz beni alkışlıyordu. İlk başta dalga geçtiğini düşünsem de sizden istediğim tam böyle bir icattı. Günlük hayatımızdaki bir problemi çözmek filan deyince gerçekten beğendiğini anladım.

Öğretmenimizin ne söylediğini duyuyordum ama anlayamıyordum. Nasıl olur da boynu bükük kalem uçan arabayı geçer? Bir türlü anlam veremiyorum. Dersin geri kalan kısmı bu düşüncelerle geçti. Öğretmenimiz alkışladı takdir etti hadi bunları geçtim bir de ödevi alıp sınıfın duvarına asmasın mı? Ders bittikten sonra bu işte kesin bir iş var deyip öğretmenin yanına gittim. Annemin bile beğenmediği ödevimi gerçekten beğenip beğenmediğini sordum. Başımı okşayarak harika bir ödev yapmışsın, dedi.

Diğer dersleri de duvardaki boynu bükük kalemime bakarak geçirdim. Eve gidip anneme anlatmak için sabırsızlanıyorum.