Eda Nur @edanclskn

Dijital Minimalizm: Ekran ve Teknoloji Bağımlılığını Aşma Hikâyem

ChatGPT Image 3 Nis 2025 20_26_46.png



Herkese Selam, ben Eda.Bu yazıda, nasıl teknoloji bağımlılığımın farkına vardığımı, bu sürecin hayatımı nasıl etkilediğini, bağımlılıktan kurtulmak için neler yaptığımı ve sonunda nasıl bir değişim yaşadığımı anlatacağım.

Bir zamanlar, telefonuma gelen her bildirime anında bakmak zorundaydım. Herhangi bir mesaj ya da bildirim geldiğinde, elim hemen telefonuma giderdi. Sosyal medyada saatlerce kaybolur, bir şeyler izlerken zamanın nasıl geçtiğini fark etmezdim. Teknoloji, hayatımın her alanına sinsice yayılmıştı ve ben bunun farkına varamıyordum. İlk başta, telefonumda geçirdiğim her saat bana zarar vermiyormuş gibi görünüyordu. Ancak bir gün, durup bu alışkanlıklarımın hayatıma olan etkisini düşündüğümde her şey değişti.


Teknoloji Bağımlılığımın Asıl Sebebi

Teknoloji bağımlılığımın sadece sosyal medyanın cazibesinden veya eğlence ihtiyacından kaynaklandığını düşünürdüm. Ancak gerçekte, bunun çok daha derin bir nedeni vardı: Kendimden kaçıyordum. Gerçek hayattaki sorunlarımla yüzleşmek yerine ekranın ardına saklanıyordum. Sosyal medyada başkalarının hayatlarını izlemek, aslında kendi hayatımın ne kadar durağan ve sıradan olduğunu düşünmemek için bir bahaneydi. Herkes aynı şeyleri yapıyordu, aynı yemekleri yiyor, aynı yerleri geziyor ve aynı pozları veriyordu. Ben de farkında olmadan bu kalıpların içine sıkışmıştım. Kendime özgü hiçbir şeyim kalmamıştı.

Sosyal medya platformları, özellikle Instagram ve TikTok gibi görsel odaklı medya, sürekli olarak mükemmel hayatları sergileyen içerikler sunuyordu. Bu içeriklerin arkasındaki çoğu şey gerçek değil, sadece kişisel markalar yaratmaya yönelik düzenlenmiş, filtrelenmiş görüntülerdi. Ancak o dönemde bunu anlamamıştım. Gerçek duygularımdan, içimdeki boşluk hissinden, belirsizliklerden kaçıyordum. O yüzden sürekli bir ekranın karşısındaydım. Telefonuma her baktığımda, beynime kısa süreli bir mutluluk dozu veriyordum. Bildirimler, beğeniler, yorumlar… Hepsi bana geçici bir tatmin sağlıyordu. Ama ekranı kapattığımda, içimdeki boşluk hissi daha da büyüyordu. Zamanla fark ettim ki, bu bağımlılık yalnızca bir alışkanlık değil, aynı zamanda kendimle yüzleşmemek için bir kaçış mekanizmasıydı.


Gerçekle Yüzleşmek

Bir gün, aynada kendime uzun uzun baktım. Ne kadar yorgun ve bitkin göründüğümü fark ettim. Hayatımda anlam bulmaya çalışıyordum ama bunun yerine ekranlara gömülerek varlığımı unutturuyordum. Kendime şu soruyu sordum: "Ben gerçekten kimim ve ne istiyorum?" O ana kadar verdiğim tüm yanıtlar başkalarının şekillendirdiği şeylerdi. Dijital dünya bana neyin güzel, neyin başarılı, neyin değerli olduğunu dikte ediyordu. Ama benim gerçekten neye ihtiyacım vardı?

Dijital bağımlılığım, yalnızca zamanımı çalmıyor, aynı zamanda fiziksel ve psikolojik sağlığımı da olumsuz etkiliyordu. Ekranlarda geçirdiğim her saat, göz yorgunluğuna, baş ağrılarına ve uyku bozukluklarına yol açıyordu. Ekran süresinin etkileri üzerine yapılan araştırmalar, dijital cihazların aşırı kullanımının dikkat süresini azalttığını, kaygı seviyelerini artırdığını ve uyku düzenini bozduğunu göstermektedir (örneğin, Haro ve ark., 2020). Ancak bu etkiler, dijital yerliler tarafından genellikle göz ardı edilmektedir. Saatlerce ekranlarla etkileşimde bulunmalarına rağmen, uzun vadeli sonuçları düşünmeden.


Sosyal Medya ve Oyun Düzeni: Zaman ve Para Tuzağı

Teknoloji ve dijital dünya sadece zamanımı çalmıyordu, aynı zamanda paramı da sömürüyordu. Oyun dünyası, mikro ödemelerle insanları kendine çekiyor, sürekli yeni bir şeyler almamız için bizi manipüle ediyordu. Sosyal medya ise "ücretsiz" gibi görünse de, aslında dikkatimizi, verilerimizi ve hatta zihinsel sağlığımızı bizden çalıyordu. Her yeni uygulama, her yeni özellik, bizi daha fazla ekrana bağlamak için tasarlanmıştı. Yıllar boyunca, kullanıcılar daha fazla etkileşimde bulunmaları için yönlendirilmiştir. Bu etkileşimlerin genellikle "etkileyici" bir yaşam tarzı sunan içeriklerle şekillendiği unutulmuştur.

Özellikle oyun dünyasında fark ettim ki, sırf bir oyunda daha iyi olabilmek için para harcayan milyonlarca insan vardı. Oyun içi kozmetik eşyalar, özel avantajlar veya premium üyelikler… Tüm bunlar, bizi ekrana daha fazla bağlamak için tasarlanmış bilinçli stratejilerdi. Gerçek hayatta bir karşılığı olmayan sanal bir dünyanın içinde kendimizi kaybediyorduk. Bir süre sonra bu oyunların bana gerçek anlamda hiçbir şey katmadığını fark ettim. Sadece zamanımı tüketiyor ve bana yapay bir başarı hissi veriyordu.

Sosyal medyada da benzer bir durum vardı. Her an bir bildirim almayı beklerken, hayatımı sürekli başkalarının hayatıyla kıyaslıyordum. Kendi başarılarımı, paylaşımlarımı yeterli bulmuyor, daha fazlasını elde etmeye çalışıyordum. Ancak bir süre sonra fark ettim ki, sosyal medyanın sunduğu tatmin, yalnızca kısa süreli bir zevkti ve uzun vadede beni mutsuz ediyordu. Bu durumun ekonomik boyutları da vardı. Reklamlar, sponsorlu içerikler, ve "gizli reklamlar" artık her yerden çıkıyordu. Bu içerikler, gizliden gizliye bizim psikolojimizi manipüle ederek tüketmeye devam ediyordu.


Dijital Minimalizme Geçiş ve Zorlanma Süreci

Bu bağımlılıktan kurtulmak kolay olmadı. Öncelikle, çevremdeki insanlarla konuşarak dijital bağımlılık hakkında farkındalık kazanmaya çalıştım. Çevremdeki birçok kişinin de aynı durumda olduğunu fark ettiğimde bu sorunun ne kadar büyük bir kitleyi etkilediğini anladım. Ayrıca dijital dünyaya karşı olan bu bağımlılığım, yalnızca benim sorunum değildi. Küresel olarak, bir araştırma (Pew Research Center, 2021) dijital medya tüketiminin dünya çapında arttığını ve insanların büyük çoğunluğunun sosyal medya ve oyunlar için daha fazla zaman harcadığını belirtti.

Sosyal medya hesaplarımı kullanmayı bırakmak başta zor oldu. Boşluk hissi yaratıyordu ama zamanla alıştım. İnsanlarla fiziksel olarak iletişim kurdukça, sosyal medyanın sunduğu yapay samimiyetten ne kadar uzaklaştığımı fark ettim. Gerçek sohbetlerin, yüz yüze yapılan konuşmaların kıymetini yeniden anlamaya başladım. Dijital dünyadan kopmak, başlangıçta yalnız hissettirse de sonrasında daha özgür ve huzurlu hissetmemi sağladı.


Teknolojiyi Azaltmak ve Hayatımı Yeniden Yapılandırmak

Teknolojiyi azaltmak, hayatımı verimli kullanmaya başlamama yardımcı oldu. Başta zorlayıcıydı ama zamanla alıştım. Kitap okumaya başladım, eski hobilerime döndüm. Fark ettim ki, eski alışkanlıklarım beni hapseden zincirlerdi. Dijital dünyadan uzaklaştıkça kendimi daha özgür hissetmeye başladım. Ayrıca, mindfulness ve meditasyon gibi uygulamalara yöneldim. Araştırmalar (örneğin, Goyal ve ark., 2014) bu tür pratiklerin, dijital bağımlılıkla mücadelede etkili olduğunu göstermektedir.


Kendimi Daha İyi Tanımaya Başladım

Teknoloji kullanımımı azalttıkça, kendimi daha iyi tanımaya başladım. Gerçekten neyi sevdiğimi, neye ilgi duyduğumu keşfetmeye başladım. Dijital dünyanın bana empoze ettiği şeyler yerine, kendi ilgi alanlarımı belirledim. Sanata, yazıya, spora ve doğaya olan ilgimi yeniden keşfettim. Gerçek dünyada var olmanın, anı yaşamanın ne kadar değerli olduğunu anladım.

Ayrıca, zamanımı verimli kullanmaya başladıkça kendime yeni hedefler koydum. Okumadığım kitapları okumak, yeni hobiler edinmek ve kendi hayatımı bilinçli bir şekilde yönlendirmek… Bunları yapmaya başladığımda, aslında yıllardır kaybettiğim benliğimi geri kazandığımı fark ettim. Gerçekten yaşamak, sanal dünyada kaybolmak yerine anı yaşamak, bana büyük bir huzur verdi.


Dijital Dünyanın Ekonomik ve Psikolojik Etkileri

Dijital minimalizmin, yalnızca fiziksel sağlığımı değil, aynı zamanda psikolojik sağlığımı da nasıl iyileştirdiğini gözlemlemeye başladım. Sosyal medyada geçirdiğim zaman, sürekli diğer insanlarla kıyaslama yapmamı sağlıyordu. Başkalarının başarılarına bakarak kendi hayatımda eksiklik hissine kapılıyor, bu da beni mutsuz ediyordu. Kendime odaklanmaya başladıkça, başkalarının hayatlarını sorgulamayı bıraktım ve gerçek anlamda özgürleşmeye başladım.

Bu süreçte dijital dünyanın ekonomik etkilerini de fark ettim. Her yeni uygulama, oyun, içerik… Hepsi bir şekilde bize bir şeyler satmayı hedefliyordu. Mikro ödemelerle oyun dünyasında harcadığım paralar, sosyal medya platformlarına abone olma zorunluluğu, daha kaliteli içeriklere ulaşmak için sürekli yeni bir şeyler satın almak zorunda kalmak… Tüm bunlar, zamanla cüzdanımda delikler açıyordu. Teknolojik bağımlılığım, fiziksel dünyadaki bütçemi de etkiliyordu.



Sonuç olarak dijital minimalizm, bana sadece daha sağlıklı bir yaşam tarzı kazandırmakla kalmadı, aynı zamanda daha anlamlı ve tatmin edici bir yaşam sürmemi sağladı. Zamanımı değerli bir şekilde kullanmaya başladım ve kendimi daha özgür hissettim. Artık yalnızca "ekranlar" arasında kaybolmak yerine, gerçek dünyada var olmaya başladım. Ekranlar bir araç haline geldi, ama asla hayatımın merkezi olmadılar. Dijital dünyayı bilinçli bir şekilde kullanmak, hayatımda büyük bir dönüşüm yarattı. Artık teknolojiyle olan ilişkim dengeli ve sağlıklı. Kendimi tanımak, geçmişteki kaygılardan ve toplumsal baskılardan uzaklaşmak, gerçek dünyada varlık göstermek… İşte tüm bunlar, dijital minimalizmin bana sunduğu en değerli hediyelerdi. Şimdi, hayatımda gerçek anlamda varım ve teknoloji yalnızca bir araç olarak yerini alıyor.


Eda Nur Çalışkan

Henüz hiç yorum yapılmamış.

Yorum yazmak için giriş yapmanız gerekli