Güzel ve Etkili Konuşmanın Altın Kuralları

Nasıl İyi Bir Konuşmacı Olabilirim?
İnsanlar ve hayvanlar dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren derdini karşısındakilere anlatmak için konuşurlar. Tek fark hayvanlar doğası gereği kendilerine has bir dil kurarken biz insanlar derdimizi anlatmak için evrensel ve anlaşılır bir dil kullanmak zorundayız. Dünyanın neresinde doğmuş olursak olalım bebekliğimizden itibaren işittiğimiz ve daha sonrasında dağarcığımıza yansıyan bu kelimeler bizim insanlarla iletişimimizin ve ilişkimizin temelini kurar. Ne kadar doğru bir temel üzerinden yola çıkarsak da iletişimimiz bizi o kadar kolay anlaşılır ve ikna edici kılabilir. Aksi takdirde üzerine çalışılmamış, düşünülmemiş ve hatta anlamını bile bilmeden kullanılan kelimeler, insan ilişkilerimizde bize gülünç anlar yaşatabilir ve kişilerle olan güven bağları zedelenir.
Hayatın her alanında, dünya üzerindeki tüm meslek gruplarında, okullarda, sunumlarda, kitlelere hitap etmek istediğimizde güzel ve ikna edici konuşmak her zaman bizleri bir adım ileriye taşıyacaktır.
İyi Bir İletişimci/ İyi Bir Konuşmacı Olma Konusunda Adım Adım İlerledim
Merhaba değerli arkadaşlar, özetle kendi adıma konuşmam gerekirse ben her zaman doğru hitabete ve anlaşılır konuşmaya önem veren biriydim. Kendimi bildim bileli hep doğru ifade etmeye ve karşı tarafa fikrimi, konuşmamı kabul ettirmeye çalıştım, dolaylı yoldan hitabetim ve anlaşılır konuşmamla karşı tarafa karşı güven vermek ve onu ikna etmek adına çaba sarf ettim. Eksik yanlarımın farkına vardım ve onları tamamlamak için pratikler yaptım. Bunun güzel ve basit bir metodu olduğunu keşfettim. Ve benim gibi hedefleri olan ve hedeflerinin yolculuğunda iletişimini güçlendirmek isteyen arkadaşlarıma GÜZEL ve ETKİLİ KONUŞMANIN ALTIN KURALLARI’nı paylaşmak için bu blogu yazmak istedim. Bu blog sayesinde zaten bildiklerinizi ve geliştirmeye açık yönlerinizi fark edeceğinizi umuyor, eksik gördüğünüz yönlerinizi geliştirebilmeniz adına maddeler halinde aşağıya iyi bir iletişimci olmak adına mekik dokumamız gereken altın kuralları ekliyorum.
Ne duruyoruz! hadi başlayalım o halde…
1.İyi bir dinleyici ol.
Her şeyden önce iyi bir konuşmacı olabilmek için iyi bir dinleyici olmak gerekiyor. Karşımızdaki kişi bize ne anlatmak istiyor? Söz kesmeden lafını bitirmesine müsaade etmelisin.
2.Kitleniz hakkında bilgi sahibi olun.
Konuşma yapmayı ve hatta ikna etmeyi düşündüğünüz kişi veya kitlenin o konu hakkındaki görüşü nedir? Karşıt bir görüş barındırıyorsa kullandığınız kelimelere dikkat etmelisiniz. Aksi takdirde ters bir laf yanlış bir atak karşınızdaki kişinin kendini size karşı cephe almasına yol açar.
İkna etmeniz zorlaşır kendinizi bir münakaşa içinde, tartışma ortamının içinde bulursunuz. Bunun için konuşmanızı daha uygun ve karşı tarafın olumlu yönde dikkatini çekecek bir formda tasarlamanız gerekir.
3.Empati ve duygular…
Anlatmak istediğiniz konuyla ilgili empati yapın. Kendinizi dinleyicinin yerine koyarak anlatmayı hedefleyin. Öyle bir empati ki konuşmanızla vereceğiniz duygu hedef kitlenizin kendisini sizden biriymiş gibi hissetmesini sağlamalı.
4.Konuşmanızın hazırlığını önceden yapın.
Konuşmanızı paragraflara bölün. İşte ilk paragraf konuya giriş, sonraki konun geliştirilmesi, konuyu destekleyen fikirler ve örnek detaylar vs. Eğer konuşmanızın aşamalarını planladıysanız korkmayın o konuşma uygun bir şekilde akıp gidecektir. İşinizi doğaçlamaya bırakmayın derim ben, hele ki hedef kitleniz sizin için önemli, saygın ve kalabalık bir kitleyse…
5.Konuya hâkim olmalıyız.
Kitlelere karşı konuya hâkim olmalı, konuşmamızla ilgili sorulan soruları cevaplayabilecek donanımda olmalıyız. Aksi halde kimse kem küm edip soru karşısında donakalan birine ikna olmaz. Kısacası sınavımıza iyi çalışmalı, tüm sorulara doğru yanıtlar verebilmeliyiz.
6.İnsanlar başarı hikayelerini sever.
Kitlenize karşı ben de bir zamanlar o yollardan geçtim şeklinde kendinizden veya insanların dikkatini çekecek kişilerin başarı hikayelerinden bahsedin. İnsanlar yerden yükseğe gerçek başarı hikayelerini kendi durumlarıyla kıyaslayarak konuşmada kendinden bir parça görmeyi sever. Bakın ben de sizden biriyim, biz aslında benzer kişileriz mesajı verilir. Bu şekilde kitlenizi fikrinizin başaracağına ikna etme olasılığınız artar, dinleyiciyle ilişkiniz bu noktada güçlenecektir.
7.Konuşmanızı görsellerle destekleyin.
Daha anne baba demeyi bilmiyorken görmeyi deneyimleyen canlılarız. Algılarımız okuduklarımız ve duyduklarımızdan önce ilk olarak görmeye yöneliktir, gördüğümüze inanmak daha kolaydır demek sizce yanlış olur mu?
Biz insanlar işitsel olduğumuz kadar aynı zamanda görsel canlılarız da. Dikkatimizi birçok dergide, haberde, gazetelerde, kitaplarda yayımlanan yazılardan çok ve ilk olarak görselliğe veririz. Kapak fotoğraflarına bakar ilgimizi çekerse içeriğine girmek isteriz. Dolayısıyla kitlelere veya bir dostumuza, hocamıza veya da başka herhangi birine bir şeyler anlatmak istiyorsak arka fonda ya da bir yerlerde konuyla ilgili görsel bir yardıma başvurmamız bize yardımcı olacaktır.
8.Süsten uzak, olabildiğince ‘‘sade’’, anlaşılır ve net olun!
Şimdiye kadar yazdığım maddelerden belki de en önemlisi dilimizi olabildiğince temiz bir şekilde kullanarak anlaşılır olmak. Bizim önceliğimiz hedef kitlemiz tarafından anlaşılır olmak olduğundan anlatmak istediğiniz olguyu olabildiğince abartıdan uzak tutun, gereksiz kelimelerle süsleyip püslemeyin. Bunu günlük hayatınızda da pratik edinin. Kimse anlamını bilmediği, uzun uzadıya kelimelere ve imgelere dikkat kesilemez. Dolayısıyla size özgü olan o mükemmel konuşma yine size özgü berbat bir anlaşılmazlığa sürüklenir.
Ortak mirasımız olan dilimizi, Türkçemizi olabildiğince doğru şekilde telaffuz etmeye özen gösterelim ki bir başkasını da doğru konuşma konusunda olumlu yönde etkileyelim. Zaten günümüzde yeterince kirli bir şekilde çeşit çeşit kullanıma, saçma sapan tüketimine maruz kalıyoruz. Dilimizi bilinçli kullanmak ve bilinçli bir şekilde tüketmek hele ki bizim gibi iletişimciler için kitlelere bir kurs niteliğinde etki etmektedir. Bunu rutin bir şekilde güzele kullanmalıyız, ne dersiniz?
Sade ve anlaşılır olmak bir yana bir başka husus da net olmak. Net olmak, konudan sapmamak insanların gözünde, zihninde size olan güveni arttırır. Bir konuşmacı ikna edici olmak istiyorsa eğer ele aldığı, savunduğu ve sunduğu ürünün/konuşmanın/fikrinin kökünü tohumdan ağaca sarsmadan sulamalı, büyütmelidir ki meyvesini hem kendi yesin hem de kitlesine çekirdeğiyle bir armağan etsin.
9.Konuşmanıza ilk olarak görünüşünüzle hitap edin.
Görünüşten kastım kılığınız, kıyafetiniz ve gösterdiğiniz özen. Kitlenize ve ortamınıza uygun giyinmenizi tavsiye ediyorum. Bu işin renk boyutları da var ama tek tek yazmaktan ziyade genel bir şekilde örneklendireceğim. Diyelim ki bir iş görüşmem var ve mülakata girmem gerekiyor. İnsanlar için ilk izlenim her zaman çok önemlidir. Sizce ben işveren kuruma karşı eşofmanla, dağınık saç başla mı gitsem daha hoş bir etki yaratırım yoksa kuruma uygun bir şekilde pantolonumu, gömleğimi, ceketimi, giyinip saçlarımı düzgün bir şekilde topladığım şekilde mi gitsem daha hoş bir etki bırakırım? İkincisi değil mi? Kimilerine tuhaf geldiğini bilsem de bu bazı muhataplar için saygı göstergesi olabiliyor. İnsanların ilk izlenimleri nasıl göründükleridir. Bunu kendine göre yerine göre zaten birçoğumuz ayarlar. Demek istediğim insanlar karşılarındaki muhataba önce bakar sonrasına sonra bakar. Görünüşümüz aynı zamanda hedefimize karşı ve hedefimize söyleyeceklerimize karşı ilk ataktır diyebilirim. Ortam ve kitle duruma göre değişir kısacası bu bazen daha rahat bir ortam bazen de biraz özen isteyen bir kurum olabilir. O iş sizde!
10.Beden dilinin doğru kullanılması gerekir.
Beden diliniz, hitabetiniz ve etkili konuşma becerinizde en altın kurallardan biridir. Ve bu altın kuralın da altın kuralları vardır. Bunlardan başlıca olanı aşırılıktan uzak durmak.
Beden dilinizin hiç kullanılmaması konuşmayı aşırı şekilde monotonlaştıracağı gibi, bunun aşırı şekilde kullanımı da çok fazla antipatik olacak ve dinleyicinizin gözünü yoracaktır. Bu anlamda bir denge kurmak çok önemlidir.
Beden dilimizi çok çeşitli şekillerde kullanırız. Örneğin konuyu destekleriz kafamızı onaylar biçimde aşağı yukarı sallarız, stres yaparız bacağımızı titretiriz, ellerimizi dışa doğru açar hitap ve örneklerde bulunuruz, gözlerimizi devirir sıkıldığımızı belli ederiz vs. şeklinde çok fazla hareketlerimizi okumada bulunabiliriz. Önemli olan tüm bu vücut dilimizi yerinde ve konuşmamızı destekler nitelikte kullanmalıyız.
11.Kitlenizle göz teması kurun.
Boşluğa bakmak veya göz kaçırmak sizi güvenilir değil aksine korkak, kaçamak cevaplar veren ikna kabiliyeti zayıf birer birey gibi gösterir. Bu yüzden başınızı kaldırın ve kitlenizin göz hizasında tutun. Alttan bakmayın, üstten bakmayın, doğrudan bakın, göz gezdirin. İnsanlar oradalar, sizin karşınızdalar ve sizi dinledikleri gibi dinlediklerini görmenizi istiyorlar.
Bir kişiyi konuşmanıza dahil etmek, onu fikrinizin içine çekmek istiyorsanız eğer onla göz teması kurun. Size bakan birine kayıtsız kalmak zor olur değil mi? O yüzden gözlerinizi hedefiniz veya hedefleriniz üzerinde orantılı bir şekilde gezdirin, insanların bu şekilde ilgisini ve tepkisini rahatça okuyabilir, konuşmanın akışında ve seyrinde ortama uygun düzeltmeler ve oynamalar yapabilirsiniz. Kısacası insanlara bakarak insanları konuşmanıza dahil edin, sizin onlara bir bakışla bile dikkat vermeniz belki de konuşmanız boyunca karşınızdaki kişinin dikkatini üzerinizde tutmaya yetecek.
12.Tonlama ve vurgu kullanın.
Tekdüze konuşmak sizce de çok sıkıcı değil mi? Hep aynı tonda, aynı seste, aynı ritimde olmak kimi yormaz, kimin uykusunu getirmez ki? Hah işte bu noktada top sizde arkadaşlar. Uzun bir konuşmanız veya bir sunumunuz varsa bunu tek tip bir tondan değil, çeşitli şekilde konuşmanıza uygun inişler çıkışlarla yaparsanız daha dinlenebilir ve daha anlaşılır bir şekilde dinleyicinize hitap edecektir. Bir başka unsur olarak da vurgular önemlidir. Vurgular konuşmanızın girişini, gidişatını ve bitişini etkileyebilir. Cümleyi vurgulamak, bir kelimeyi vurgulamak çoğu zaman konuşmanın özellikle anahtar ve kilit kısımlarında akılda kalıcılık konusunda çok işinize yarar.
13.Alıntı yapın.
Özellikle ele alınan konuşmanın konusuyla ilgili alanında bilindik bir kişinin sözüne yer vermek, konuşmanızın kabul edilebilirliğini destekler nitelikte olacaktır. Bu sizin referansınız olarak görünebilir. Birinin görüşüne konuşmanızda ya da projenizde yer vermek o kişiyi bilen veya da konuya ilgi duyan kişiler için başka bir kaynak olacaktır. Elinizin altında yani çalışmanızda güvenilir bir kaynağın izinin olması belki de size başka dinleyiciler, yeni kitleler açabilir.
14.Giriş ve bitiş cümlenizin etkisine kulak verin.
Demin başka bir maddede konuşmanızı önceden planlayın demiştim. Bir konuşmayı başlatmak da bitirmek de insanlar üzerinde etki bırakmalıdır. Bu anlamda ilgi çekici olmak sanırım muazzam olacaktır. Başlangıçlar güzeldir dendiği kadar sonlar genel olarak hor görülse de bu bir sinema filmi değil ki sonda başrol ölsün… Bence asıl sonlar mükemmel olmalı diyorum ve bence en güzel konuşmaların kapanışın, dinleyiciyi de son kez sözlerimizin içine katarak soru formatında topu onlara atarak yapılması diyebilirim. Tabii bu benim düşüncem elbette ki her konuşma soru formatıyla bitmek zorunda değil, sadece bir fikir. Siz elinizden gelenin en iyisini yapın!
Bu adımları dikkate alıp uygularsanız alanınızda çok iyi birer konuşmacı olacağınıza yürekten inanıyorum. Yazımı baştan sona okuyup kendine ait bir şeyler bulabilen arkadaşlarım umarım okurken keyif almışsınızdır. Sizlere hayatınız boyunca çok güzel iletişimlerde bulunmanızı diliyor ve bir alıntıyla blogumu sonlandırıyorum, sevgiyle kalın.
‘‘Herhangi bir ikna türünde benzerlikleri ve ortak değerleri belirlemek ister şahsen olsun ister yazılı, çok önemlidir. Sevmediğimiz insanlardan ziyade sevdiklerimiz tarafından ikna ediliriz. Hemen hemen her durumda bir bilgiyi doğru kabul etmemiz, o bilginin bizimle ayni görüşlere sahip insanlar tarafından verildiğini bildiğimizde daha kolay olur.’’
-Trish Hall
‘‘Güzel ve etkili olan iletişim doğru iletişimdir, doğru olan iletişim güçlü iletişimdir.’’
-Tuğba Yıldırım
Henüz hiç yorum yapılmamış.