Pencereleri Kapatmayın
Her güne bir yenisi eklenen teknolojik ilerlemenin bundan sadece 10 yıl öncesine kadar her aşaması bizi meraklandırır heyecanlandırırdı.Bugünse gözleriyle değil,zihniyle ve kalbiyle bakan bizim kesimi endişelendirip korkutuyor.Gelişim ve değişim kaçınılmazdır elbette. Bunun bir parçası olmak da keza öyle.Ama bizim gibi gözleriyle bakamayanlar tehlikenin tam ortasında olduğumuzu görüyorlar.
İlerleyen değişim insanı önce tembelleştirdi, sonra mesafeleri kısalttığı gerçeğiyle aslında bizi birbirimizden uzaklaştırdı.Eskiden başka bir şehirdeki yakınımıza telefon açtığımızda bunun bir anlamı vardı ve o konuşma iki taraf içinde ciddiye alınırdı.Konuşulan her kelime unutulmaz, birbirimizi kırmamak için özen gösterirdik.Çünkü bilirdik bir daha telefonla konuşana kadar hayli bir zaman geçecek ve birbirimizin sesini duymamız kolay olmayacak, öyleyse neden birbirimizi incitelim ki? Oysa bugün her şey emojilerden pardon imgelerden ibaret. Karşı tarafın mesajını görüp cevap yazmamak bir üstünlük göstergesi oldu, üstelik bunu birde görmedim yalanıyla desteklemek daha da büyük show demek.Bir şeyin bu kadar el altında ve kolay ulaşılır olmasını hazmedemedi insanımız. ‘Hoşçakal’ın yerini by’ aldı. ‘Günaydın’ ise Güno’ kısaltmasına büründü. Bunun için teknoloji sayesinde geldiğimiz noktanın en küçük parçası diyebiliriz. Bu durum, düzenin içine girmeden yaşayamadığımız, içine girdiğimizde de ya yalnızlıkla sınanacağımız ya da kendimizden olacağımız bir ikilem..Peki nasıl yapmalı bu ipin hangi ucundan tutmalı?
Henüz hiç yorum yapılmamış.