Pandeminin Sosyolojik ve Psikolojik Sonuçları
Covıd-19 virüsü yaklaşık 1 yıldır dünyayı saran global bir sorun haline geldi. Öyle ki artık Covıd yazısını okumak bile çoğumuz için sıkıcı olabiliyor. Bazılarımızsa duruma alıştı ve kendini bu sürece adapte ederek yeni hobiler, uğraş alanları buldular. Muhakkak ki pandemi her gün sosyal mecralarda bir numaralı gündem olmaya devam ediyor, edecektir de. Fakat her gün duyduklarımız ne? Neyi konuşuyor neyi konuşmuyoruz bu sürece değin? Ben bugün bu sorulara cevap vermek niyetindeyim.
Mart ayından beri ülkemizde var olmayı sürdüren covıd-19'un en önemli tehdidi fizyolojik sağlık ve can kaybına yol açmaksa da bunun dışında gündeme pek getirmediğimiz göz ardı ettiğimiz konular yok mu gerçekten? Bu süreç bittiğinde sağlıklı ve mutlu bir biçimde, hiç bir şey olmamış gibi hayatlarımıza devam edebilecek miyiz? Sanmıyorum. Sanmıyorum çünkü pandeminin hiç konuşmadığımız sosyolojik ve psikolojik problemleri o kadar da yabana atılası değil. Bu süreçte iflas eden, borç batağına sürüklenen esnaflar, evden dışarı çıkıp hareket edemeyince rahatsızlanan yaşlılar, kısıtlamalara tahammül edemeyecek anksiyete hastaları, gönlünce oynamaktan aylarca alıkonulmuş çocuklar.. Nasıl olacak da hayatlarına kaldıkları yerden devam edebilecek? Mümkün mü böyle bir şey? Bunları neden kimse konuşmuyor? Sürekli yalnızca can kayıpları ve aşı haberlerine maruz bırakılıyoruz. Elbette bu konularda haber yapılmalıdır ve konuşulmalıdır. Lakin başka hiçbir sorunumuz yokmuşçasına da hareket etmek yanlış olacaktır.
Yorumunuz için teşekkür ederim. Evet çoğu koşulda vermiş olduğumuz kararların, sergilediğimiz davranışların bize ait olmadığı ve üretilmiş değerler olarak bize aktarıldığı doğru. Fakat felsefenin de sosyolojinin de yapabileceklerinin teşhis koymakla sınırlı olduğuna katılmıyorum. Bir şeyleri değiştirme ümidi olmaksızın yalnızca anlamaya çalışmak o kadar meşakatli bir görev değil. Felsefe ve sosyolojinin yapmaya çalıştığı kanımca çok daha yüce bir çabadır. Bir şeylerim hiç değişmeyeceğine yönelik fikriniz umarım bir gün değişir. Çünkü var olan durumları yaratan insanoğlu, onu yıkabilir ve yeniden inşa edebilir. Bu konunun nesnel olarak tartışılamamasının sebebi belki de nesnel olarak tartışılamayacağını düşünmektir. Fikirleri, ideolojileri sözle sabitlemek yerine, onları fiiliyata dökebilsek belki de her şey çok daha kolay olur. Sevgiler.
übermensch depresyona girmezi sosyalliğe de ihtiyaç duymaz, zayıflar elensin, kalan sahalar bizimdir dostum. (: 'siz' sosyologlar teşhis koymaya devam edin, biz felsefeciler onları deşelim, kalanını da psikologlar tamamlasın, fakat buradaki sorun bunlarla giderilmeyecek kadar büyük; devletler, yönetimler ve mevcut sistemler insanların daha çok tüketip daha az düşünmesini istiyor, eğitimsiz bireyler artmaya okumaktan intihar edenler çoğalmaya devam edecektir. çözüm ne dersen, şimdilik bilmiyorum cevabı politik tartışmalardan arınmamı ve daha fazla düşünmemi sağlıyor, o yüzden bu tür konuların nesnel olarak tartışılıp çözülebileceğine inanmıyorum, toplum sağlığını ne sosyologlar ne felsefeciler ne de psikologlar düzeltebilir, biz sadece teşhisi koyar ve sorunu deşer ne olduğunu anlarız. Kavramsal olarak insalık nereye isterse oraya gider, evrim kaçınılmaz determinist yasalarla belki de 'tanrı' tanrı tarafından sonsuza kadar desteklenecektir.