Anılardan Kalanlar
Nedir bu hayatın anlamı? Nedir amacı, amacım? Ne yaparsam mutlu yahut doğru olacağım? Nedir mutluluk? Nedir doğru olan? Nasıl bir yolda yürüyorum? Daha da önce, bir yolda mıyım? Bu hesap makinesi gibi çalışan beynim ne vakit eğri ya da doğru bir sonuç bulacak ve bu sonuç ile kıvanacak? Nerede, nasıl, kime ifade edeceğim kendimi? Diyelim ki herhangi bir yerde, diyelim ki yazarak yahut çizerek. Fakat kime ? Kim benim yazıp çizmelerimi anlayacak ? Kim benim engin denizlerimde boğulmayacak ? Kim, hangi insan evladı, şu rezil yüzyılın yapay hastalıklarından kurtulup, benim özgürlük ve samimiyetle kanatlanıp hakikate süzülen uçağıma binecek? Tanımadım ne böylesini ne de böylesine yakınını. Öyleyse bu sevdadan vaz mı geçmeli? Her şeyi , herkesi bir kenara atıp hedonistçe bir yaşam mı sürmeli? Boşuna mı şimdi bunca okuduğum kitap, halen adam olamadıysam? Yahut insan? Değil mi ki mutluluk, doğruluk veya insanı pekçe tatmin edebilecek bir duygu, entelektüel bilginin içinde? Eğer öyleyse, biz bir gün mutlaka arşa erecek; hakikati soluyacağız. Şayet değilse, geriye ziyan olmuş bir ömür bırakacağız.