SayfaVeEkran @SayfaVeEkran

H.G.Wells - Zaman Makinesi (Spoilerlı İnceleme)

 Akılalmaz ama anlatımıyla o ölçüde inandırıcı ve akla yatkın bir hikaye.


0001731073001-1.jpg


 Victoria dönemi Londra’sında yaşayan bir bilim insanı zamanda yolculuk yapmak üzere icat ettiği makineyle geleceğin İngiltere’sini ziyaret eder. Sekiz Yüz Bin Yedi Yüz Bir yılında yaşadığı macerayı bir dost meclisinde anlatır. Geleceğin dünyası ayrıcalıklı insanların; güzel, narin ve tembel Eloi’ların rahat ve kaygısız bir yaşam sürdükleri bir yerdir. Ancak Zaman Gezgini bu macera sırasında çok geçmeden yeraltı dünyasına ait hortlaksı Morlock’ları da keşfetmişti.


 Kitabı, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan okudum. Dolayısıyla arka kapakta yer alan hikaye özetini yukarıda aynen aktardım. Zaman Makinesi eserini gelin, beraber inceleyelim.


 100 sayfalık bu hikayenin benim için en önemli yanı kendi içinde bir mantık yaratması ve bu mantığın hikayeyi akla yatkın kılması oldu. Örneğin; bugünün şartlarıyla bile icadı imkansız olan zaman makinesine yazarımız bir çerçeve oturtmuş. Altını çeşitli bilimsel araştırmaların da desteğiyle güzel bir şekilde doldurmuş. Kurguladığı gelecekte de yine bu mantık çıkıyor karşımıza. Tasarlanan gelecek kapitalist düzenin yarattığı adaletsizliğin olması muhtemel çarpıcı bir sonucu. Dolayısıyla, okunduğunda inanması güç olan ama sakince düşünüldüğünde bugünün şartlarının 800.000 yıl sonra gayet açık şekilde yaratabileceği bir düzen.


 Belirttiğim gibi, bu gelecekte iki insan türü var. Birincisi, bugünün zengin sınıfının mirası olan Eloi’lar. Zengin atalarının hayallerindeki hayatı yaşıyorlar. Gün içinde yaptıkları yalnızca üç şey var: uyumak, yemek yemek, eğlenmek. Yıllar içinde doğaya karşı mutlak bir zafer kazanmışlar. Doğada tek bir zararlı bitki, hayvan dahi yok. Bütün toplumsal sorunların üstesinden gelmişler. Trafik, işsizlik, mülkiyet kavramı, paraya ihtiyaç, problem, dert, tasa; bunların hiçbiri yok. Mutlak güvenlik ve rahat içinde yaşıyorlar. Bir eli yağda, bir eli balda yaşamak yıllar içinde tembelleşmelerine yol açıyor. Hepsi fizik ve zeka kapasitesini kullanamayan tek tip sevimli yaratıklar(Eloi) olup çıkıyorlar. İyi gözüken bu mutlak güvenlik durumu onların fizik ve zeka güçlerine mâl oluyor. Düşünsenize uzun yıllar boyunca hiçbir problem ve güçlükle karşılaşmadığınızı, ne bir problemi çözmek için zekanızı kullanıyorsunuz ne de bir engeli aşmak için fizik gücünüzü. Bu konuyu şu ünlü söz ile kapamak istiyorum: ‘’Seni öldürmeyen şey, güçlendirir.’’ İnsanoğlu bu, doğaya karşı zaferle yetinir mi? Zafer kazanılması gereken bir de kendi soyu var(!) Bunun sonucunda da bu geleceğin ikinci insan türü, bugünün ezilen işçi sınıfının mirası Morlock’lar ortaya çıkıyor. Zengin kesimi ‘’Dünya’da tek ben olmalıyım!’’ düşüncesiyle sanayiyi bahane ederek ezdiği işçi sınıfını yerin altında yaşamaya mahkum bırakmış. Kabullenmekten başka çaresi olmayan işçi sınıfı bin yıllar içinde soluk benizli, gün ışığında göremeyen, iri kızıl gözlü, vahşi birer Morlock’a dönüşmüş.(Gollum’un beyaz hali gibi.) Zaman Gezgini’nin gittiği Sekiz Yüz İki Bin Yedi Yüz Bir yılında da; bin yıllardır ezilen sınıfın dönüştüğü bu yaratıklar(Morlock’lar) isyan bayrağını çekmiş. Kendisinin bu halde olmasının yegane sebebi olan zengin sınıfının mirası Eloi’ları avlamaya başlamışlar.


 Etraflıca düşündüğümüzde bu temel anlamda çok uzak bir öngörü değil. Tabii ki geleceğimizde Eloi’lar, Morlock’lar olmayacak . Neticede bu bir yandan bir bilim kurgu eseri. Fakat sonuçlar anlamında baktığımızda uzak bir gelecek için olası bir tahmin bu.


 Zaman Gezgini, hikayede daha uzak bir geleceğe de gidiyor. Bu gelecekte ise yaşam neredeyse kalmamış, solunan hava bile rahatsız edici. Bu öngörü de yine oldukça mantıklı. Zira Mars’ta yaşam bulma çalışmaları boşuna yürütülmüyor. Uzak bir gelecekte Dünya’mızı yaşanmaz kılacağımız bence de çok açık.


 Yazar tembel hayvanı hikayenin belli yerlerinde Eloi’lar ve Morlock’lara her anlamda gönderme yapmak için kullanmış gibi geldi bana.


 Toparlayacak olursam, Zaman Makinesi hem güzel bir bilim kurgu hikayesine hem de sağlam eleştirilere sahip. Kelime dağarcığımı da altta paylaştığım kelimelerle genişletmeyi başardı.


 Belemnit: Soyu tükenmiş kafadanayaklılar grubu. Belemnitler, günümüzdeki mürekkepbalığı ve ahtapotun ataları sayılırlar.


 Sepya: Mürekkepbalığının kendini korumak için salgıladığı sıvıdan elde edilen kahverengi boyarmadde. Rönesans’ta yaygın bir çizim malzemesi olarak kullanılmaya başlamıştı.


 Mihnet: Keder, üzüntü, sıkıntı.


 Kösnüllük: Cinsel isteğin olağanüstü yükselmesi.


 Cuşa gelmek: Coşkuyla kendinden geçmek.


 Çotuk: Ağaç ya da çalı kökü.


 Gümrah: Gür, bol, sık, çok. (çimen, çalı için kullanılır.)


 Sürmenaj: Genellikle sürekli ve aşırı zihinsel çalışma yapanlarda görülen bitkinlik, yorgunluk.


 Kâfur: Mumsu, kokulu, yanıcı ve şeffaf olan bir katı.


 Piştov: Değişik türleri bulunan, Osmanlı ordusunda bir süre kullanılmış olan bir çeşit tabanca.


 İhtiyozor: Soyu kabaca 140 milyon yıl önce tükenmiş olan bir deniz sürüngeni. Yunusbalığına benziyordu.


 Görsel: https://www.dr.com.tr/Kitap/Zaman-Makinesi/Edebiyat/Roman/Bilim-Kurgu/urunno=000173107300 

1

Henüz hiç yorum yapılmamış.

Yorum yazmak için giriş yapmanız gerekli